Toplardamar pıhtılarının tedavi edilerek hastaların sağlığına kavuşması için ilk 15 günün çok kritik olduğuna dikkat çeken Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, "İlk 15 gün içerisinde anjiyo ile damardan müdahale edilirse o pıhtıyı tamamen yok etme şansınız var. Hasta bize 25 gün sonra geldiği zaman bu pıhtıyı temizleyemiyoruz. Şansımız azalıyor, 1 aydan sonra artık imkânsız hale geliyor. İlk birkaç gün kahve telvesi gibidir, içerisini girip çekebiliriz. 15 gün diyoruz ama ne kadar erken o kadar iyidir" sözlerine yer verdi.
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 2024 Türk Girişimsel Radyoloji 19. Yıllık Toplantısı, 2-6 Şubat tarihleri arasında Antalya-Belek Titanic Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Toplantıda girişimsel radyolojideki bilimsel son gelişmelerin ve güncel uygulamaların sunulması ve karşılaşılan sorunlara çözümler üretilmesi yönünde görüşler ele alındı. 650’yi aşkın katılımcının takip ettiği kongrede alanında söz sahibi 26 uluslararası bilim adamı davetli olarak yer aldı. Kongrede ele alınan konular arasında son yıllarda hastaların korkulu rüyası pıhtı da konuşuldu.
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, pıhtının vatandaşlar üzerinde ciddi korkulara yol açtığına dikkat çekti. Toplardamarda oluşan pıhtıların bacakta, kolda, karaciğerin portal damarında, böbreklerde her yerde olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, “Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta pıhtının kendisi atmadan sorun oluşturuyor mu. Toplardamar pıhtıları en sık bacak toplardamarlarında oluşur. Buna biz ven trombozu diyorduk. Bacakta olduğu zaman derin ven trombozu diyoruz. Derin kelimesi vücutta ana toplardamarlar için kullanılır” dedi.
“Hasta bu süre içerisinde şişlikten ve ağrıdan muzdarip olur”
Bacak toplardamarın tıkandığı zaman görülebilecek belirtiler hakkında bilgi veren Oğuzkurt, “Hastamızın ayağı şişer. Birdenbire oluşur. Davul gibi şişti derler, bazen de gerginleşir. Şiddetli ağrı, morarma olabilir. Bu durumda vücudun yapmaya çalıştığı o pıhtıyı çözmektir. Onu çözemez, yeni damarlar çıkarmaya çalışır. O damarlar artık çalışmaz, yeni damarların çıkması 2 ayı bulabilir. Hasta bu süre içerisinde şişlikten ve ağrıdan muzdarip olur. Doktora gittiği zaman kendisine kan sulandırıcı verilir. Hasta bunu tedavi edici ilaç olarak algılar, bunu kullanması gerekir. Ama kan sulandırıcı ilaç pıhtıyı eritemez. Pıhtıyı eriten dünyada bir tane ilaç var. Bu ilaç da sadece damar içerisinden verilebilir. İlaçsız olarak da tedavi edebiliyoruz. Nasıl? Bir şekilde damarın içerisinden girerek o pıhtıyı temizlersek, hasta hiçbir şey yaşamaz. Hastanın ilk 10-20 gün yaşadığı ayak şişliği dert değil, bunların tümü azalıyor. Ama hastaların yarısında uzun dönem düzelmeyen rahatsızlıklar oluyor. Toplardamarların kapakları bozuluyor, bu kapakçıklar kanının ayakta birikmesini engelleyen yapılar. Onlar bozulduğunda bu hastaların yarısı hayat boyu ayak şişliği yaşıyorlar” ifadelerine yer verdi.
“İlk 15 gün içerisinde anjiyo ile damardan müdahale edilirse o pıhtıyı tamamen yok etme şansınız var”
Hastaların yüzde 3-5’i arasında ayak yarası görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, “Bu ayak yarası aylarca iyileşmeyebiliyor. Peki, bu hastalık önlenebilir mi? Toplardamar pıhtılarında eğer ilk 15 gün içerisinde anjiyo ile damardan müdahale edilirse o pıhtıyı tamamen yok etme şansınız var. Akciğere pıhtının atmasını engelleme şansımız var. Bu tüm pıhtılar için geçerlidir. Hasta bize 25 gün sonra geldiği zaman bu pıhtıyı temizleyemiyoruz. Şansımız azalıyor, 1 aydan sonra artık imkansız hale geliyor. İlk birkaç gün kahve telvesi gibidir, içerisini girip çekebiliriz. 15 gün diyoruz ama ne kadar erken o kadar iyidir. Hasta 5 yıl sonra geldi diyelim, hiç mi çaresi yok. Onlarda da var, o hastalarda tıkanan damarı balon ve stent ile açma şansınız var. Toplardamarlarda hastaların hepsinde anjiyo tedavisi gerekmiyor. Kötü gideceğinizi düşündüğümüz hastalarda gerekir. Kasığa kadar tıkandı ise bizim için anjiyo tedavisine ihtiyaç var” diye konuştu.
“Alçıda hareketsiz kalan ayakta pıhtı olabilir”
Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şu anda kalp damar cerrahlarımız da bu işi yapıyor. Onların yapmasıyla tedavi olan hasta sayımız arttı, ama tedavi olması gereken hasta grubu tedavi edilmiyor. Tedavi edilmediğinde 2 şey oluyor; bu hastanın bir kısmı sorunsuz yaşıyor. Yarısı dertli yaşıyor, yarısı da hayat kalitesini bozan, yaşamı zorlaştıran bir mücadele veriyor. Varis çorapları kullanıyorlar, işinden geri kalıyor. Bunlar net tedavi oluşturmaz. Peki, bu pıhtı kimlerde görülür? Herkeste olabilir, doğduğumuz anda genlerimizin kodladığı pıhtılaşma eğilimlerimiz oluyor. O hastalarda birdenbire oluşuyor. Bunun dışında bazı hastalıklar da pıhtılaşma eğilimi oluşturur, örneğin ayağınız alçıya alındı ve hareketsiz kaldınız ise olabilir. Gebelik döneminde ve lohusalık döneminde risk yüksektir. Genellik