Son zamanlarda akaryakıta, gübre ve diğer girdilere gelen peş peşe zamlar karşısında çiftçi üretemiyorken, üretilen de pahalı olduğu için satılamıyor durumda. Domatesin kilosunun bile 5 liradan 23 liraya kadar çıktığı sebze ve meyve pazarlarında artık halk boş poşetlerle dönmekte. Akşama kadar tezgahta bazen de hiç satış yapamadığını söyleyen sebzeci esnafı Ayhan Kara, “Halk, ‘keşke asgari ücrete zam gelmeseydi ki, hayat pahalılığı artmasaydı’ diyor. Şu aşamada asgari ücret 10 bin olsa geçim ancak sağlanacak. Cumhurbaşkanı’nın ‘her tarafı ekin, biçin’ demesi yeterli değil, kesinlikle destek sa
Özel Haber - Mehmet ÇETİN
Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan hayat pahalılığında en çok etkilenen sektörlerin başında gelen tarım ve üretim sektöründe pahalılık diz boyu. Pahalılıktan dolayı halkın artık evlerine sebze-meyve götürmediğini belirten sebzeci esnafı Ayhan Kara, “Halk, hayat pahalılığından şikayetçi olduğu kadar biz esnaflar da şikayetçiyiz meyve ve sebzenin fiyat artığından. Vatandaşı bırakın biz bu işin toptancılığını yaparken bile alım ve satışlarda çok ciddi sorunlar yaşamaktayız. Fiyat yükselişinin en büyük sebebi mazotun çok yüksek olmasıdır. Haliyle bu fiyata yansımakta ve vatandaş da bu durumdan ister istemez çok fazla etkilenmekte. Durum böyle olunca da satışlarımızda haliyle düşüş var. Vatandaş alamıyor. Bugün halden 19 liraya toptancının almış olduğu domatesi vatandaş nasıl alsın” ifadelerini kullandı.
“HÜKÜMETİN BİR AN ÖNCE ZAMLARA DUR DEMESİ GEREKİYOR”
Vatandaşın geçim sıkıntısı çektiğine dikkat çeken Kara, “Çiftçi bence şu anda kazanıyor durumda. Bana göre çiftçi kazanıyor durumda. Çünkü zaten daha önce ekildikleri için bu sebzeler ve meyveler eski girdi fiyatları üzerinden hesap yaptı ve şu anda ise o girdiler olmadan ürünleri pahalıya satabiliyor. 19 liraya domates satılıyorsa çiftçi de kazanıyor, komisyoncu da kazanıyor durumda. Lakin kim kazanıyorsa kazansın, vatandaş kaybediyor. Vatandaşın alım gücü yok. Yani hükümet her ne kadar asgari ücreti 4 bin 253 lira yapmış olsa da halka olumlu değil olumsuz yansımaları oldu. Halk, ‘keşke asgari ücrete zam gelmeseydi ki, hayat pahalılığı artmasaydı’ diyor. Şu aşamada, şu anki zamlara göre asgari ücret 10 bin olsa geçim ancak sağlanacak. Çünkü domates 5-6 lirayken şu anda biz 20-22 liraya satmaktayız. Bir olmuş 50 lira. Haliyle insanlar fiyatını bile sorduğuna bin pişman oluyor. Bu zamlara, bu hayat pahalılığına hükümetin bir an önce el atması gerekiyor. Özellikle mazotta indirime gitmesi gerekmekte. Seralarda ürünler toplanamıyor artık” şeklinde konuştu.
“KEPENK İNDİRMEMEK İÇİN DİRENİYORUZ”
Pahalılık karşısında sirkülasyon olmadığını kaydeden Kara, dükkan kapatan esnaf arkadaşlarının olduğunu ve kendisi de dükkan kapatmamak için direndiğini belirterek, “Bu hayat pahalılığının bir de nakliye süreci de var haliyle. Daha önce bir araç İstanbul’a gitmek için yola çıktığında yakıt masrafı 3-4 bin iken, şu anda 15 ile bin lira arasında yakıt masrafı olmakta ve hal böyle olunca nakliye için kamyonlar gidemiyor ve haliyle bu da vatandaşın cebine yansıyor. Şu anda pahalılıktan dolayı satışlarımız yarı yarıya düşmüş değil, artık dükkanları kapatmamak için direniyoruz. Biz kapatmamak için kendimizi zorluyor durumdayız. Hatta birçok arkadaşın kepenk kapattığına, birçok pazarcının işe gitmediğine şahitlik ettim. Maydanoz Antalya’dan 5 liraya gelmekte ve bunu burada kar yaparak satmaya çalışsam bu sefer de kimse bir maydanozun bir bağına o kadar para da vermek istemez. Vatandaşın alım gücü yok ve vatandaşın alım gücü olmadığı zaman da aynı gün satamadığımız sebze elimizde kalıyor ve elimizde kalıp, bozulmasındansa zararına satmak durumunda kalıyor ve böyle küçülüyoruz, küçüldükçe de yok oluyoruz” dedi.
“DESTEK SAĞLANSA, BAZI ŞEYLER DAHA FARKLI OLABİLİR”
Kara, “Belki şimdiki dünya şartları bunu az bir şey etkiliyor olsa da bu kadar etkilemez; burası Türkiye” diyerek, çiftçinin desteklenmesini belirterek, “Burası dört mevsimin yaşandığı ülke. Yani biz tarımda dışarıya bağımlı kalmışız. Ne gerek var. Bizim Konya ovalarımız bile değerlendirilse bazı şeyler daha farklı olabilir. Destek sağlansa ülkede ekilmeyecek, biçilmeyecek ürün yoktur. Ama bütün bunlara rağmen gel gör ki; buğdayı, arpayı, samanı, yulafı bütün her şeyimiz dışa bağımlı durumdayız. Yani hükümetin tarımsal anlamdaki politikası kesinlikle sınıfta kalmış durumda. Cumhurbaşkanı’nın ‘her tarafı ekin, biçin’ demesi yeterli değil, kesinlikle destek sağlanmalı. Mazot fiyatı en azından şu anki piyasanın yarı fiyatına sağlanmalı çiftçiye. Şu anda evde meyve-sebze yemek lüks olmuş durumda” sözlerini kullandı.