İletişim olgusu, insan yaşamının olduğu her yerde ve her zaman var olmuştur. Tarih boyunca insanlığın her alanda yaşadığı değişim ve dönüşümlerle beraber kişiler arasındaki iletişim biçimi ve iletişim araçları da dönüşüme uğramıştır. En eski çağlarda yaşamış olan kişilerin seslerini ve beden dillerini kullanarak iletişim kurmaya çalışmasından bugüne değin iletişim araçları farklılaşmış, geliştirilmiş ve dönüşüm geçirmiştir. İnsanlar öncelikle, doğada buldukları taş, ağaç gibi nesnelerden bir iletişim aracı olarak yararlanmış ve bu nesneler yoluyla anlaşmışlardır. Sembollerden faydalanarak mağara duvarlarına şekiller çizmiş, ateşi kullanmışlardır. Daha sonra yazının icat edilmesi, iletişimin şekline ve kullanılan araçlara farklı bir boyut getirmiştir. Yazının bulunmasından sonraki süreçte insanlar; kağıdı, matbaayı, telgrafı, telefonu, radyoyu, televizyonu icat etmiş ve iletişim aracı olarak kullanmaya başlamışlardır. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise dijital çağın zeminini hazırlayan bilgisayarlar ortaya çıkmış ve zaman içerisinde geliştirilerek küresel çapta ağ dolaşımı sağlayan sistemsel bir bütüne dönüştürülmüşlerdir.

Bilgisayar ağlarının internetle entegrasyonu sonucunda yeni iletişim teknolojileri ortaya çıkmıştır. Bununla beraber bu süreci pek çok yenilik izlemiştir. Yeni iletişim teknolojileri temelde iş yapısını değişime uğratmıştır. Bu ne demek? İnsanlar artık sahip oldukları teknolojiler aracılığıyla işyerine gitmeye gerek kalmadan evlerinden çalışabilmektedir. İletişim teknolojilerindeki yenilikler, eğitimden sağlığa; ekonomiden medyaya kadar pek çok sektöre sirayet etmiş ve bu alanların işleyişlerini ciddi biçimde dönüşüme uğratmıştır. Buna paralel olarak yeni yaşam tarzları da ortaya çıkmıştır elbette. Bunun yanı sıra teknolojide görülen bu gelişmeler sonucunda zaman kavramının ortadan kalkması ve mesafelerin önemini kaybetmesi de bu yeniliklerin önemli bir çıktısı olmuştur. Bilgiye daha hızlı erişilebilmesi ve bilginin daha hızlı bir biçimde yayılması, verilerin depolanması, işlenmesi ve iletilmesi, maliyetten tasarruf sağlanması gibi pek çok kolaylık yeni iletişim teknolojileri ile mümkün hale gelmiştir. Ayrıca çift yönlü iletişime olanak sağlayan bu teknoloji, kullanıcıları pasif alıcı olmaktan çıkararak iletişime katılımda bulunan aktif bireyler haline getirmiştir. Tüm bu gelişmeler neticesinde yeni iletişim teknolojileri, sosyal hayatın ve iş hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir diyebiliriz. İnsanların cep telefonu, kişisel bilgisayar ve tabletler ile gazete, dergi ya da makale okuyabilmeleri; sosyal medya hesaplarında istedikleri zaman gönderi ve fotoğraf paylaşarak bunlara yorum yapabilmeleri; resmi işlemlerini bilgisayarlar aracılığıyla gerçekleştirebilmeleri, yeni iletişim teknolojilerinin geldiği noktayı özetleyebilecek nitelikte örneklerdendir.

Yeni İletişim Teknolojileri Ne Kadar Güvenilir?

Gün geçtikçe kullanıcısı artan ve daha yoğun kullanılan yeni iletişim teknolojilerinin hayatımızı oldukça kolaylaştırdığı yadsınamaz bir gerçek ancak bu teknolojinin, insanların yaşantısını kolaylaştırmanın yanında kaygılandıran bir yanı da var. Bu kaygılar, kullanıcıların kendilerine ait bilgilerin art niyetli kişiler tarafından kötüye kullanılacağı konusundadır. Kullanıcılar bazı hizmetlerden faydalanmak adına kişisel bilgilerini, hizmetlerden yoksun kalmamak ve toplumsal değişimlere ayak uydurabilmek için modern çağın zorunluluğu olarak görmekte ve bu bilgilerin işlenmesini onaylamaktadır fakat bir yandan da bu bilgilerin 3.taraflarla paylaşılacağından endişe duymaktadır. Bu durum, yeni bir güvenlik anlayışını zorunlu hale getirmiştir; siber güvenlik. Siber güvenlik; bilgisayarları, sunucuları, mobil cihazları, elektronik sistemleri, ağları ve verileri kötü amaçlı saldırılardan koruma uygulaması olarak tanımlanabilir. Kurum, kuruluş ve kullanıcıların varlıklarına ait güvenlik özelliklerinin siber ortamda bulunan güvenlik risklerine karşı koyabilecek şekilde oluşturulmasını ve idame edilmesini sağlamayı amaçlar.