Sınav döneminin yalnızca öğrenciler için değil, aileler için de oldukça zorlayıcı olabileceğini vurgulayan Mutlu, “Birçok ebeveynin aklında ‘Çocuğum sınava yeterince hazır mı?’ ya da ‘Sınavda heyecanlanır mı?’ gibi sorular var. Bu kaygılar farkında olmadan çocuklara da yansıtılıyor. İyi niyetle söylenen motivasyon cümleleri bile çocuk üzerinde baskı yaratabiliyor. Bu dönemde en sağlıklı yaklaşım, nasihat vermekten çok çocuğun duygularına alan açmak, yargılamadan dinlemek ve yanında olduğunuzu hissettirmektir” dedi.
‘Sürekli Sınav Üzerine Konuşmayın’
Sınav konuşmalarının dozunda tutulması gerektiğini belirten Mutlu, “Sürekli sınav üzerine konuşmak, çocuğun hayatını sadece sınavdan ibaretmiş gibi gösterir. Oysa onun ilgi alanlarına, hobilerine, mizahına yer açmak, sınavı yaşamın merkezinden çıkarır. Bazen küçük bir dokunuş, birlikte yürüyüş yapmak ya da sadece dinlemek, söylenen birçok sözden daha güven verici olabilir” ifadelerini kullandı.
Sınav Kaygısı Öğrenciyi Tembel ya da Disiplinsiz Yapmaz
Sınav kaygısının öğrencinin tembel ya da disiplinsiz olduğunu gösteren bir işaret olmadığını söyleyen Mutlu, “Bu kaygı çoğu zaman potansiyelini gösterememe korkusundan, mükemmeliyetçilikten ya da aileyi hayal kırıklığına uğratma endişesinden kaynaklanır. Bu nedenle çocuğunuzun başarısından çok çabasını takdir edin” dedi. Fiziksel sağlığın psikolojik durumu etkilediğini de hatırlatan Mutlu, evde sağlıklı yiyecekler hazırlanmasının, uyku düzenine dikkat edilmesinin ve günlük rutinlerin korunmasının çocuğa güven ve kontrol duygusu kazandırdığını belirtti. Sınavın önemli olsa da telafisi olan bir süreç olduğuna dikkat çeken Mutlu, “Ancak bu süreçte ebeveynin tutumu çocuğun hafızasında kalıcı duygusal izler bırakır. Eğer aşırı kaygı, uykusuzluk, sinirlilik, iştahsızlık ya da içe kapanma gibi belirtiler görülüyorsa bir ruh sağlığı uzmanından destek almak çok kıymetlidir. Bu destek yalnızca sınav başarısı için değil, çocuğun kendini algılayış biçimi için de önemlidir” diye konuştu