Özdemir, 2025–2030 ABD Beslenme Rehberi Danışma Komitesi’nin, Protein Gıda Grubu’nda baklagillerin et, tavuk ve yumurtadan önce listelenmesini tavsiye ettiğini hatırlatarak, “Bu tavsiye, ülkemizdeki ilgili kurumlar tarafından da dikkate alınmalı” dedi.
Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) verilerine göre Türkiye’nin, temel protein kaynaklarına erişimde Avrupa’da ilk sırada yer aldığına dikkat çeken Özdemir, OECD ülkeleri arasında da en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Bakliyatların yalnızca açlıkla ilgili değil, bağışıklık sistemi ve hastalıklara karşı direnç açısından da kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Özdemir, “Uzmanlara göre yeterli proteine erişememek, bağışıklığı zayıflatıyor ve hastalıklara karşı savunmasızlığı artırıyor. Oysa 100 gram pişmiş bakliyat 19–26 gram arasında protein içeriyor. Ayrıca demir, fosfor, çinko ve potasyum gibi mineraller bakımından zengin, lif oranı yüksek, kolesterol ve gluten içermeyen, düşük yağlı gıdalar” ifadelerini kullandı.
Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre düzenli bakliyat tüketiminin obezite, kalp hastalıkları, diyabet, böbrek rahatsızlıkları ve bazı kanser türlerinin riskini azalttığını vurgulayan Özdemir, ekonomik avantajlarına da dikkat çekti: “Birçok gıda tek ya da birkaç porsiyonluk yemek imkânı sunarken, kuru fasulye, barbunya, nohut, kırmızı ve yeşil mercimek gibi bakliyatlarla 16 ila 18 porsiyon yemek yapılabiliyor. Porsiyon başına maliyet çok daha düşük. Ayrıca doğru koşullarda saklandığında bozulma riski yok denecek kadar az.”
Toplumda bakliyat tüketiminin artırılması için kamu spotları, sosyal medya kampanyaları ve eğitim faaliyetlerinin önemine değinen Özdemir, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve RTÜK’ün iş birliğiyle geniş kapsamlı bir farkındalık çalışması yürütülmesi gerektiğini söyledi. “Gençlere yönelik projeler, televizyonlarda kısa tanıtımlar ve okullarda beslenme eğitimleriyle bakliyat tüketimini artırabiliriz. Bu sayede hem sağlıklı hem de ekonomik beslenme alışkanlıkları güçlenecektir” dedi.