Mersin Kadın Platformu, Şırnak’ın Silopi ilçesinde gördüğü şiddet üzerine yaşamını yitiren Gülizar Yıldız için basın açıklaması düzenledi. Platform adına açıklamayı Çiğdem Göksoy okudu.
Açıklamada, Gülizar Yıldız’ın yalnızca bireysel bir şiddet sonucu değil, sistematik ve politik bir erkek şiddetiyle hayattan koparıldığını vurgulayan Göksoy, “Kadınların her gün öldürüldüğü bir ülkede, hiçbir kadın güvende değil” dedi.
“GÜLİZAR BİR İSİMDİR, BİR YAŞAMDIR, BİR KADIN MÜCADELESİDİR”
“Gülizar’ın adı artık öldürülen onlarca kadının arasına yazıldı ama biz onu bir istatistik olarak görmüyoruz. O bir isimdir, bir yaşamdır, bir kadın mücadelesidir” diyen Göksoy, bu durumun yalnızca bireysel bir öfkenin değil, erkek egemen sistemin sonucu olduğunu savundu.
“SİYASİ İRADE, KADINLARIN YAŞAM HAKKINI YOK SAYIYOR”
Kadınların her gün en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken Göksoy, “Kadınlar defalarca yardım istiyor, korunma talep ediyor ama duyulmuyor. Devletin kurumsal körlüğü, adalet sisteminin erkek lehine işleyen dili ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınları ölüme itiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen siyasi irade, kadınların yaşam hakkını yok sayıyor. 6284 sayılı yasanın uygulanmaması, kadınların adalet kapılarında sürünmesine neden oluyor” diye konuştu.
“KADINLAR SAVAŞIN İLK HEDEFİ OLUYOR”
Açıklamada yalnızca bireysel şiddete değil, savaşların kadınlar üzerindeki yıkıcı etkisine de dikkat çeken Göksoy, Suriye, Filistin, İran ve dünyanın birçok coğrafyasında kadınların savaşın ilk hedefi olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:
“Suriye’de savaşın başladığı günden bu yana kadınlar sistematik olarak katlediliyor, tecavüze uğruyor, kaçırılıyor, zorla evlendiriliyor. Kadın bedeni savaşın ganimeti haline getiriliyor. Erkek egemen savaş düzeni, kadınları susturmanın ve yok etmenin aracına dönüşüyor. Mezhebi, kimliği, aidiyeti ne olursa olsun, kadınlar bu savaşın ilk hedefi oluyor. Alevi kadınlar, bu süreçte hem mezhebi kimlikleri hem de cinsiyetleri nedeniyle özel olarak hedef alındı; toplu katliamlar, kaçırmalar, işkence ve zorla alıkoymalarla yok edilmeye çalışıldılar. Kadınlara yönelik bu çok katmanlı saldırı, savaşın sadece topraklar üzerinde değil, bedenler ve kimlikler üzerinde de yürütüldüğünün en açık göstergesidir.”
“SAVAŞ, ERKEK ŞİDDETİNİN ÖRGÜTLÜ BİÇİMİDİR”
Ayrıca IŞİD’in Ezidi kadınlara yönelik operasyonunu hatırlatan Göksoy, bugün hala Türkiye sınırlarının ötesinde kadınların hayatta kalabilmek için ölümle pazarlık yaptığını söyleyerek, “Savaş, erkek şiddetinin örgütlü biçimidir. Erkeklik, sadece bireysel düzeyde değil, politik, askeri ve kültürel iktidarlar eliyle yeniden üretiliyor. Kadınlara yönelik şiddet, barış zamanında da savaş zamanında da aynı erkek egemen zihniyetin ürünüdür” ifadelerini kullandı.
“BU ŞİDDETİN FAİLİNİ SESSİZ KALAN TOPLUMDA ARIYORUZ”
Silopi’de öldürülen, Rakka’da tecavüze uğrayan, İdlib’de bomba altında can veren ve İstanbul’da sokakta öldürülen kadınının aynı şiddetin hedefinde olduğunu belirten Göksoy, "Bu şiddetin failini sadece bireylerde değil; patriyarkal devlette, militarist politikada, sessiz kalan toplumda arıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“BİR KİŞİ DAHA EKSİLMEYECEĞİZ”
Kadınlar, açıklamanın sonunda dünyanın dört bir yanındaki kadınlarla dayanışma içinde olduklarını belirterek, şu mesajı verdi:
“Bizler ne savaşlara, ne erkek adalete, ne de sessizliğe boyun eğeceğiz. Kadın cinayetlerine karşı susmuyoruz, itaat etmiyoruz, korkmuyoruz. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz. Barış içinde, eşit ve özgür bir dünyayı kadın dayanışmasıyla kuracağız.”