“Toplum için sanat en mutlu yöntemdir”

“Toplum için sanat en mutlu yöntemdir” cukurovagazetesi.com

Mersin Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde, Plastik Sanatlar Topluluğu’nun ’Melekleri Öldürmeyin’ isimli sergisinin bilgilendirme toplantısı yapıldı. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurseren Tor, “Bir toplumun eğitimi için de ‘sanat’ en güzel, en kolay, en eğlenceli ve en mutlu edici yöntemdir” dedi.


Haber – Barış Köksal

Uluslararası Mersin Kadın Art 2021 kapsamında, Mersin’de katledilen kadınların anısına “Melekleri Öldürmeyin!” konulu serginin basın açıklaması, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleştirildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla uluslararası düzeyde yapılacak olan sergide birçok ülkeden sanatçının ürettiği 100 resim sergilenecek. Serginin önemine değinen Prof. Dr. Nurseren Tor, “Kentimizin bu zor günlerde ihtiyaç duyduğu aydınlanma ve kültürel kalkınma için bir ilaç, bir araç olmaktadır” diye konuştu. Kadına yönelik şiddetle ilgili örnekler vererek Hammurabi Yasaları’na atıfta bulunan Nurseren Tor, “Tüm Mersinli kadınların günü kutlu olsun. Katledilen Mersinli kadınların haberlerini her gün okuyoruz. Bu kadınlar sadece Mersin’de değil ülkemizin ve dünyanın birçok yerinde öldürülüp topraklarına getirilip gömülüyor. Basında bile haberi olmayıp öylece öldürülüp izi silinen kadınların ise çığlıklarını kulaktan kulağa duyuyoruz. İzleri siliniyor mu yoksa bu izleri çocukları ya da anneleri alın yazısı olarak taşıyor mu bilemedim. Adem oğlu diye tanımlarız insanı çoğu zaman ama Havva oğlu ya da Havva kızı diyemeyiz. İnsanoğlu ama insankızı değil. Öyle yerleşmiş dilimize, hiç de sorgulamamışız. Yani insan, Adem oğlu ise Adem ve Havva’dan doğma kız insan olamıyor mu? İnsan olmuyorsa onlar melek mi?  Bu sorularla başlamak artık şart oldu. Dilimize vurmuş birçok tanımlar, yaşam biçimimizi oluşturmuştur. Böyle bir yaşam biçimiyle de Kadın, her zaman 2. sınıf tanımlama ve konumlamada yer almıştır. Birçok kaynakta Kadın, tüm toplumlarda insanoğlunun baş belası olmuştur.  Neden? Karısını, kızını, kardeşini, anasını, ebesini de cinsiyetsiz ‘Melek’ olarak gören erkek, bu dişi varlıkları, insan olmaya başladıkları an ya da insan olmak istedikleri an öldürmeye, bitirmeye ve yok etmeye başlamıştır. Neden? Doğanın ve düzenin adaletsizliği, erkeğin çok hoşuna gitmiş olabilir mi? Başı sıkışan erkek, Havva anamıza sığınır da Adem babamıza neden sığınmaz? Yani ilk sığınacağı yer neden ananın kucağı oluyor? ‘Bir kadın mazbut değilse ve lakin hafifmeşrep ise, kocasının itibarını iki paralık ediyor ise, bu avrat suya atıla’ diyor Hammurabi Yasası. Neden? Tüm bu despotizm yasalar yumağı olan Hammurabi Yasası, tüm kültür ve inancımızı etkilemiştir sonucuna varabilir miyiz?” dedi.

“MERSİN KURULUŞUNDAN BERİ ŞİDDET HİKAYELERİ YAŞAMIŞTIR”

Kadın erkek eşitliği konusunda bir krizin yaşandığını savunan ve bunu Mersin’li Madam Martha örneği ile anlatan Tor, “Mersin’li Madam Martha’nın hikayesini ile adil olmayan kültürel düzeninin, değişmeye başlamasıyla günümüzde Atatürk’ün devrim ve ilkeleriyle netliğe kavuşan ‘Kadın – Erkek eşitliği’ Türk kadınına oy verme hakkı, nüfusa kayıt hakkı, okuma, eğitme hakkı, sanat yapma hakkı gibi önemli yasal haklarla var olmuşlardır.  Günümüzde yaşanan dil, inanç, kültür, ekonomik ve korona kriziyle de yeniden bir kaosa sürüklendiklerini görüyoruz. Mersin kuruluşundan bu yana; birçok öldürülme ve şiddet hikayeleri yaşamıştır. Hangi birini anlatacağımı şaşırdım. Ama bir arkadaşımın paylaşımından kendisi de sanatçı olan Madam Martha’nın hikayesini okumak istiyorum. “Türkiye’nin ilk balerinlerinden 1920 Mersin doğumlu Madam  Martha, Mısır asıllı bir Hristiyandı. Osmanlı Bankası Müdürü olan babasının tayini üzerine çocuk yaşta İstanbul'a gitti. St. Benoit Lisesi'ni bitirdikten sonra 1921 yılında Sovyet Devrimi'nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova'nın öğrencisi oldu ve Türkiye'nin ilk balerinlerinden biri olarak tanındı. Evlenip Burgazada'ya yerleştikten sonra kendisini doğaya ve denize adadı. Martha'nın evi aslında Aya Nikola Meydanı'ndaydı. Ancak vaktinin çoğunu sonradan ismini alan bu koyda eski bir kulübede geçirirdi. Hiç üşenmeden tüm koyu kendisi temizledi. Yüzmeyi çok seven ve yaz kış soğuk suyla yıkanan Martha, denizden topladığı taşlarla çocuklara kolyeler yaptı. Her yağmurdan sonra, ‘Biraz Allah suyuyla yıkanayım’ diyerek biriktirdiği yağmur sularını kullandı. O zamanlar henüz moda bile değilken; uzun saçlarına alından sıkma bandanalar bağladı, tahta bilezikler, kocaman halka küpeler taktı, ayak bileğini halhallarla süsledi. Her akşam rengarenk elbiselerle iskeleye inip eşini karşıladı. Ancak bu rahat tavırları ada sakinleri tarafından dedikodu malzemesi yapıldı. Ve bu dedikodular, sonunda onu intihara kadar sürükledi. 80'lerin başında dedikodulara dayanamayıp ardında, ‘artık rahat edersiniz’ yazılı bir not bırakarak yaşamına son verdi. Tüm bu nedenlerle her ne sebeple olursa olsun öldürülen, işkence gören, aşağılanan bu melekleri Mersin’de öldürülen kadınlar ve öldürülen mersinli kadınlar anısına ‘Melekleri Öldürmeyin!’ adlı sergimizi Uluslararası Dünya Kadınlar günü nedeniyle açacağız. Üniversitemiz ve Büyükşehir Belediyemiz iş birliği ile yapılan Plastik Sanatlar Topluluğumuzun bu etkinliğinde 100 resim sergilenecektir. Uluslararası olan bu sergide tüm dünyadan sanatçılar konuyla ilgili ürettikleri resimlerin yüksek çözünürlükte fotoğraflarını burada 300X200 santimetre boyutlarında basılarak cadde üzerinde elektrik direkleri arasında monte edilen taşıyıcılara asılacaktır. Sergi, salgın nedeniyle belli mesafe kuralları çerçevesinde planlanmıştır” diye konuştu.

“MUTLU TOPLUMLARDA ADİ SUÇLAR YÜZDE 0’DIR”

Kültür ve Sanat etkinlikleri ile Mersin’i baştan yaratmak istediklerini ifade eden Tor, toplumların sanat sayesinde mutlu olduklarına vurgu yaparak, “Başkanlığımızın, ‘Mersin’i, sanatın her alanında en iyi noktalara getirmek adına halkımıza söz verdik, sanat kenti, kültür kenti ve kardeşlik kenti Mersin’i yaratmak istiyoruz; Çağdaş, modern, insanların barış ve kardeşlik duygularıyla birbirini sevdiği ve saydığı, kimsenin ötekileştirilmediği kentimizde, ‘Sanat her alanında en iyi noktalara gelecek’ sloganıyla bir kere daha güvende hissetmenin keyfini yaşamaktayız. Mersin Uluslararası Uray Art 2019, Uluslararası Akdeniz Kentleri Sanat Oluşumu etkinliklerinde ve en son Romanlar Mahallesi’nde hali hazırda devam eden ancak salgın nedeniyle ara verilen Duvar Resmi projesinde birlikte çalışmanın onuru yaşıyoruz.  Rektörlüğümüz, Atatürk’ün devrim ve ilkeleri çerçevesinde Güzel Sanatlar Fakültesi ve Plastik Sanatlar Topluluğunun etkinliklerini önemsemektedir. Bu bağlamda gençleri ve sanatçıları teşvik etmeyi büyük bir görev saymaktadır. ‘Kent-Üniversite-Belediye’ üçgeni içinde birçok kültür-sanat etkinlikleri, kentimizin bu zor günlerde ihtiyaç duyduğu aydınlanma ve kültürel kalkınma için bir ilaç, bir araç olmaktadır. Tek başına öğretim, belli süreci kapsamaktadır. Fakat eğitimin süreci ömrümüz boyunca devam etmektedir. Bir toplumun eğitimi için de sanat en güzel, en kolay, en eğlenceli ve en mutlu edici yöntemdir. Bu bağlamda baktığımızda, mutlu toplumlarda adi suçların yüzden 0’a yakın olduğunu biliyoruz. Mozart’ın babasının atlı arabayla çocuklarını alıp köy köy dolaşarak konser verdiklerini okuyoruz. Bizim birçok gelişmiş ülkelere örnek olan ‘Köy Enstitüleri’ modelleriyle yetişmiş ve aramızda yaşayan kültürlü ve birçok beceriye kavuşmuş büyüklerimizden güzel tecrübelerini dinliyoruz” şeklinde konuştu.

“KENTİMİZE KÜLTÜR- SANATLA ÇÖZÜM OLMAK İSTİYORUZ”

Mersin’de  sanatsal faaliyetlerle amaçladıkları misyonu sırasıyla açıklayan Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Bölüm Başkanı Nurseren Tor, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde açık hava sergisi ile ve bundan ilhamla kentimizde yaşanan bu eğitim krizine ve toplumsal bunalıma, ‘Kültür –Sanat’ etkinlikleriyle bir çözüm olmak, çarpık kentleşme içinde ise bu sergilerle ‘Estetik- Güzel’ algısının gelişmesini sağlamak, ‘İyi – Güzel’ duygusun gelişmesini sağlamak,  ‘İnsan-Doğa’ sevgisini geliştirmek, kentimizin, sosyokültürel ve sosyoekonomik kalkınmasına destek olmak asil görevlerimizdendir. Bu anlamlı sergisiyle, galeriye ve müzeye gidemeyen halkımızın ayağına gitmek bizim için en büyük mutluluktur. Tüm Mersinliler 8-15 Mart tarihlerinde görülebilecek açık hava sergimize davetlidir” ifadelerini kullandı.