Emek ve demokrasi örgütleri, son günlerdeki gözaltılar ve tutuklamaları protesto etmek için Mersin’de bir araya geldi. KESK, DİSK, TTB ve TMMOB üyeleri, “Gözaltı ve tutuklamalara derhal son verin” çağrısıyla Özgür Çocuk Parkı’nda toplandı.
Grup adına açıklama yapan BES Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Kemal Göçmen, “Türkiye’de uzun yıllardır ülkeyi yönetenler emeğe, emekçilere sırtını dönmüştür. Dolayısıyla demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü gibi temel değerler de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır yok sayılmaktadır. Son aylarda, özellikle son iki hafta içinde yaşanan gelişmeler ise mevcut iktidarın ülkeyi hızla zifiri bir karanlığa sürüklediğini göstermektedir. Seçme ve seçilme hakkımızdan sendikal hak ve özgülüklerimize, düşünceyi ifade özgürlüğünden toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımıza, haber alma hakkımıza kadar en temel hak ve özgürlüklerimiz ayaklar altına alınıyor. Bugün geldiğimiz yer en temel hak ve özgürlüklerimizin yok sayıldığı, baskıların, şiddetin, hukuktan yoksun soruşturmaların, göz altıların ve tutuklamaların olağanlaştığı yerdir. Her şey, hepimizin gözleri önünde yaşanıyor. Ülkeyi yönetme kudretini gittikçe kaybeden, ekonomiyi çıkmaza sürükleyen iktidar bir yönetememe krizi yaşıyor. Bu krizi demokratik yollardan aşamayacağını gördükçe baskıcı politikalara, hukuksuzluğa, şiddete daha fazla sarılıyor. Bunun için 1 yıl önce halkın oylarıyla seçilen yüzlerce belediye başkanı ve meclis üyesi hakkında yeni yeni soruşturmalar açılıyor, yerlerine kayyımlar atanıyor. Bunun için 16 milyonluk bir şehrin Büyükşehir Belediyesi Başkanı’nın 35 yıl önce aldığı diploması Cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek için hukuksuz bir şekilde iptal ediliyor. Gizli tanıkların ‘görmedim, şahit olmadım ama öyle dediklerini duydum’ gibi garabet ifadeleri ile tutuklanıyor” diye konuştu.
“Halkın gerçekleri görmesi engellenmek isteniyor”
Bu süreçte yüzlerce üniversite öğrencisinin gözaltına alınıp, tutuklandığını ifade eden Göçmen, “Bunun için sadece eğitim emekçilerinin değil çocuklarımızın eğitim hakkını savunan, çocuklarımızın geleceğini tarikatlar, cemaatler, MESEM ve CEDES gibi projelerle karartmak isteyenlere karşı mücadele eden Türkiye’nin aydınlık yüzü Eğitim-Sen hedef gösteriliyor. ‘Boykot’ yaparak üniversiteleri özgürleştiren öğrencilere destek için akademisyen ve öğretim elemanlarının katıldığı bir günlük iş bırakma kararı alan Eğitim-Sen’in yöneticilerine ev hapsi cezası veriliyor. 65 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük barolarından biri olan, hukukun ve adaletin yılmaz savunucusu İstanbul Barosu’nun yönetimi görevden alınıyor. Halkın gerçekleri görmesi engellenmek isteniyor. Muhalif basın hedef alınıyor. Gerçeği halka ulaştırmak isteyen gazeteciler tutuklanıyor. Ülke öyle bir hale getirildi ki, sokak röportajına katılan yurttaşlar hatta falcılar dahi iktidara, siyasilere hakaret gerekçesi ile gözaltına alınıyor, cezaevine konuluyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen bu hukuksuzlukların, baskıların faturası da yine daha fazla yoksulluk, daha fazla geleceksizlik ile emeği ile geçinen kesimlere, bizlere yıkılıyor. Nitekim son iki haftada ülke ekonomisi alt üst olmuştur. Borsa taban, döviz kurları ise tavan yapmıştır. Kurdaki yükselişi engellemek için son iki haftada 25 milyar dolara ulaşan bir döviz rezervi satılmıştır. Böylece son iki yıldır işçilerin, emekçilerin, emekliklerin, asgari ücretlilerin yani hepimizin maaşlarının, ücretlerinin TÜİK’in sahte enflasyonu ile baskılanması üzerinden biriktirilen rezerveler sadece son iki hafta da buharlaşmıştır. Bu tablo doğrudan hepimizin sofrasına yansıyacak yeni zamların, açlık sınırına dayanmış maaşların, ücretlerin daha da erimesinin habercisidir. Tüm bunlara rağmen toplumun ezici çoğunluğunu hedefine koyan hukuksuzluk, adaletsiz, karşısında susmamızı, boyun eğmemizi istiyorlar. Yargıyı sopası olarak kullanan, kamu kaynaklarını, bizlerden alınan vergileri yandaşlara peşkeş çeken yağma düzenlerine itiraz etmememizi istiyorlar. Emeğin haklarını yok sayan, milyonlarca emekçiye 19. Yüz yıl kölelik koşullarını reva gören, baskıdan-şiddetten beslenen bir rejime biat etmemizi istiyorlar” dedi.