Mersin’de sendikalarda örgütlü emekçiler bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Çok sayıda iş kolunda hizmet veren emekçiler, halaylar çekip, sloganlar atarak emeklerinin hakkını istediler.
Kamu emekçileri, yüksek enflasyon ve düşük maaş artışları nedeniyle yaşadıkları geçim sıkıntısını protesto etmek amacıyla Türkiye genelinde iş bırakma eylemi yaptı. Mersin’de de Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, KESK, BASK, HÜR-SEN ve ASİM-SEN üyeler iş bırakarak, tepkilerini dile getirdi. Özgür Çocuk Parkında bir araya gelen emekçiler, davul zurna eşliğinde halaylar çekip, sloganlar atarak tepkilerini dile getirdi. Burada ortak basın metnini okuyan BES Mersin Şube Başkanı ve KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Kemal Göçmen, kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkum edildiğini belirtti.
Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz ifadelerini kullanan Göçmen, “TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürükleniyoruz. 2025 yılını yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu emekçileri ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54, işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları ile karşıladık. 1 Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur” diye konuştu.
“TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI DAHİ ALAMIYORUZ”
Kamu emekçilerinin aldığı ücretin, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla eridiğini vurgulayan Göçmen, “Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir. Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Kamu emekçileri, maaşlarının büyük bir kısmını oluşturan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmamasından dolayı emekli olduklarında ciddi bir gelir kaybı yaşamaktadır. Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Özellikle gıda, konut, ulaşım ve enerji gibi temel harcamalara yapılan zamlar karşısında kamu emekçileri tarihin en hızlı yoksullaşma süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir ücret, sadece ekonomik bir talep değil, aynı zamanda insani bir haktır. Kamu emekçileri, geçim sıkıntısı çekmeden çocuklarının geleceğine güvenle bakabilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelidir” dedi.
Kamu emekçilerinin şu anda geçinemediğinin altını çizen Gökken, “Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Eşit işe eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Kamu kaynaklarının ‘müşteri garantili’ projeler için değil, halk için kullanılmasını talep ediyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz. Özetle savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.