Antmen: ’Tasarrufu vatandaş değil, devlet yapacak’

Antmen: ’Tasarrufu vatandaş değil, devlet yapacak’ cukurovagazetesi.com

Katıldığı bir televizyon programında ekonomiye ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, "Cumhuriyet Halk Partisi, iktidara geldiğinde tasarruf yapacak. Tasarrufu vatandaş yapmayacak, devlet yapacak" dedi.


Haber-Mehmet Çetin

 

Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Alpay Antmen, katıldığı bir yerel televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Artan fiyatlar ve vatandaşın yaşadığı ekonomik sıkıntılara değinen CHP'li Antmen, Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklardaki harcama kalemlerinden bazılarını eleştirdi. CHP olarak iktidara hazırlandıklarını vurgulayan Antmen, iktidara geldiklerinde vatandaşın değil, devletin tasarruf yapacağını söyledi.

 

"BİR TEK ÇOCUK YATAĞA AÇ GİRİYORSA ALLAH BÜTÜN SİYASETÇİLERİN BELASINI VERSİN"

Anne ve babaların, beslenme çantasına koyacak bir şey bulamadıkları için çocuklarını okula gönderemediklerini kaydeden Antmen, "Eğer bir tek çocuk yatağa aç giriyorsa Allah bütün siyasetçilerin, ben sahil belamızı versin. Çok açık ve net söylüyorum. O çocukların bütün vebali, ülkeyi yönetenlerin boynundadır. Yazıktır, günahtır. Hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Türkiye Cumhuriyeti çok güçlü bir devlet. Ne diyorlar? 'Fırat'ın kıyısında bir kuzu kaybolsa sorumlusu benim'. Yalan. Vallahi yalan billahi yalan. Sen müteahhitlerine ballı kaymaklı ihaleler vereceğine Türkiye'deki fakirlikle mücadele etmek zorundasın. İktidar bunu yapmıyor. Çocuklarını insanlar beslenme çantasına koyacak bir şey bulamadığı için okula gönderemiyorlar. Anne diyor ki 'ya içine bir sandviç koyacağım ya meyve koyacağım. İkisini bir anda koyamıyorum. Muz alamıyorum. Çocuğumu okula göndermeye zorlanıyorum.' Bu olmaz" diye konuştu.

 

"HEPİMİZ, BÜTÜN SİYASETÇİLER HALK İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ"

Antmen, anne ve babaların üzüntülerinin ötesinde önemli bir konu daha olduğunu sözlerine ekleyerek, "Çocuklarımız süt içmezse; et, balık, tavuk yumurta yemezlerse zekaları gelişemeyecek. Biz çocuklarımızı makarnayla, patatesle değil; etle, sütle, balıkla, yumurtayla beslemek zorundayız. Bu da nasıl olur? Saraylarda ahkam keserek, saray şürekalarını zengin ederek olmaz. Halk için politika yapılır. Bu ülkede vergiyi ödeyen halktır ve siyasetçilerin, iktidar sahiplerinin, milletvekillerinin, bakanların, Cumhurbaşkanı'nın maaşını ödeyen halktır. Hepimiz, bütün siyasetçiler halk için çalışmak zorundayız" dedi.

 

"ÇİFTÇİ BU KADAR AĞIR BİR GİRDİ MALİYETLERİ YÜKÜ ALTINDA ÜRETEMİYOR"

İnsanların artık tek derdinin karınlarını doyurmak olduğunu vurgulayan Antmen, "Tek dertleri çocuklarının yatağa aç girmemesini sağlamak. Bunu da nasıl çözersiniz; önemli olan bu. Siz tarıma, hayvancılığa, üretime, sanayiye öncelik vermezseniz, Türkiye'nin vergilerini, gelirlerini betona yatırırsanız ve bununla da ballı ihaleler verirseniz bu Türkiye'nin tarımını, üretimini, hayvancılığını, ziraatini, sanayicisini bitirir. Çocuklarımız yatağa niye aç giriyor veya insanlarımız niye yeterince beslenemiyor? Mutfakta neden yangın var? Çünkü çok açık ve net; çiftçimiz desteklenmiyor, hayvancımız desteklenmiyor. Geçen sene 50-100 lira olarak 1 kilogramlık hayvan yemi bu sene 400-500 liralarda. Gübre 5 kat arttı. 90 lira olan bir gübre 1-1,5 yılda 500 liraya çıkmış. Sadece bu değil. Fide, tohum, gübre, zirai ilaç; hepsi çok pahalı. Çiftçi bunlara ulaşamıyor. Bunları alamıyor. Girdi maliyetleri çok yüksek, mazot çok yüksek. 30 liralardaydı şimdi 25 liralarda. Çiftçiden mazottan ÖTV ve KDV alınıyor. Çiftçi bu kadar ağır bir girdi maliyetleri yükü altında üretemiyor. Üretse maliyet yükseliyor, maliyet de doğrudan soframıza yansıyor" ifadelerine yer verdi.

 

"NE NAKLİYECİNİN GÜNAHI VAR NE ÜRETİCİNİN NE DE KOMİSYONCUNUN"

Üreticinin ve satıcının da artan maliyetler nedeniyle sıkıntılı olduğuna değinen Antmen, "Örneğin, Erdemli'de üretilen bir domates tarlada para etmiyor. Çiftçi parasını, hakkını alamıyor. Emeğinin karşılığını alamıyor. Ama bu domates, İstanbul'a giderken yolda ödediği navlun, mazot ve nakliye nedeniyle fiyatı 1-2 katına çıkıyor. Burada kimse kusura bakmasın; ne nakliyecinin günahı var ne üreticinin günahı var ne komisyoncunun günahı var ne de satan marketlerin ya da pazarcıların günahı var. Bu kadar yüksek girdi maliyetlerinde insanlarımızın ucuz et, süt, meyve, sebze, yumurta yeme imkanı yok" dedi.

 

"VATANDAŞ 'KENDİ KARNIMI DOYURAMIYORUM, HAYVANIMIN KARNINI NASIL DOYURAYIM' DİYOR"

Hayvancılıkta da ciddi yem sıkıntı yaşandığını sözlerine ekleyen Antmen, "Başka bir şey daha var. İnsanlarımız özellikle hayvancılık yapmıyor artık, yapamıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri Bütünşehir Yasası'yla eski köyle mahalleye çevrildi, orada hayvancılık durdu. Onu boş verin, hadi onu bir şekilde aşıyorsunuz. 500 lira 50 kilo bir yem. Vatandaş diyor ki ben kendi karnımı doyuramıyorum, hayvanımın karnını nasıl doyurayım? Hayvanı açlıktan öleceğine kasaba gönderiyor. Daha önce de söyledim; Kurban Bayramı'nda pazara kurbanlık olarak satılan hayvanların çoğu dişiydi. Dişi hayvanları biz kesersek ertesi yıl onlardan yavru alamayız" diye konuştu.

 

"SADECE 2 YILDA 33 MİLYON KİRA PARASI VERMİŞLER"

Türkiye'de 'tasarruf' sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Antmen, şunları söyledi; "Türkiye'de idarede, şu an iktidarda; Cumhurbaşkanlığı'nda ve bakanlıklarda tasarruf yok. Ne diyorlar? Biz tasarruf yapmayacağız. Niye yapmayacağız. Biz büyük devletiz. Hayır, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda kullanılan sadece araçların fiyatları, kiraları veya onlara harcanan akaryakıt milyonları buluyor. Ben sadece Enerji Bakanlığı'ndan örnek vereyim. 2 tane bağlı kuruluş var. Bir maden arama, bir petrol arama şirketi. Bu iki şirkete 460 civarında araç kiralamışlar. Sadece 2 yılda 33 milyon kira parası vermişler. 5 milyon da benzin harcamışlar. 2 tane şirket, 460 tane araç. Bu araçları ne yapıyorlar? Bu araçlar belki de birilerine tahsis ediliyor. 460 aracın kirası 33 milyon lira. Bunlar inanılmaz paralar. Bu sadece 1 bakanlıkta. Bir sürü bakanlık var, bir sürü devlet dairesi var ama biz mesela Cumhurbaşkanlığı'nda kaç tane araç var, kaç tanesi kiralık, kaç tanesi mülkiyet olarak alınmış, ne kadar benzin parası veriliyor, kaç personel çalışıyor, kaç koruma var öğrenemiyoruz. Cevap şu; yeteri kadar."

 

"CUMHURİYET HALK PARTİSİ, İKTİDARA GELDİĞİNDE TASARRUF YAPACAK"

Antmen, CHP olarak iktidara hazırlandıklarını vurgulayarak, "İşte Cumhuriyet Halk Partisi, iktidara geldiğinde tasarruf yapacak. Tasarrufu vatandaş yapmayacak, devlet yapacak. Cumhurbaşkanlığı'na bağlı 13 tane uçak var. Genel Başkanım 'hepsini' diyor ama diyelim ki 1 tanesi Cumhurbaşkanlığı'nda kalsa 12 tane uçağı satarsınız. Bunun personel maliyeti, yakıt masrafı, bekleme maliyeti ve parça maliyeti, bakım maliyeti hepsi birden tasarruf olur. Cumhurbaşkanlığı'nda binlerce araç var, binlerce koruma. Bakanlıklarda binlerce araç var. Bundan tasarrufa gittiğiniz zaman bile Türkiye ekonomisi rahatlar. Sadece bir kalemde" dedi.

 

"GÖNLÜM GENEL BAŞKANIM KEMAL KILIÇDAROĞLU'NDAN YANADIR "

Millet İttifakı'nın göstereceği Cumhurbaşkanı adayına ilişkin de açıklamalarda bulunan Antmen, "Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu, 6'lı Masa uygun görürse tabii ki Cumhurbaşkanı adayı olur, bizim gönlümüzden o geçer. Ama 6'lı Masa kimi aday gösterirse göstersin, açık ve net söylüyorum; gönlüm Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yanadır, onun olacağına da ben şahsen inanıyorum. Kesinlikle ve kesinlikle 14 Mayıs'taysa erken seçim, Haziran'daysa da yarınsa da Çankaya'dan yönetecek. O saraylardan, yazlık saray, uçan saray, kışlık saray, Beştepe'deki sarayın hepsi kamuya açılacak. Sanata, bilime, edebiyata ve Mustafa Kemal Atatürk'ün oturduğu, devleti kurduğu ve yönettiği Çankaya Köşkü'nden tekrar 2'nci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti düzene girecek" diye konuştu.

 

"CUMHURİYET HALK PARTİSİ İKTİDARA HAZIRLANIYOR"

Seçim hazırlıklarının sürdüğünü belirten Antmen, "Şu an Cumhuriyet Halk Partisi iktidara hazırlanıyor. 1 hafta içinde çıkarılacak kararnamelerden, 1 ay içinde yapılacak, 6 ay içinde yapılacaklar, 6'lı Masa'nın Türkiye'de tekrar demokrasiyi kurmak için yapacakları; her biri üzerinde tek tek çalışılıyor. 6'lı Masa haftada bir Genel Başkan Yardımcıları toplanıyor, görüşüyor. Yani Türkiye'de vatandaşımız için öncelikle demokrasiye geçmek ve Türkiye'yi refaha çıkartmak için şimdiden çalışmalar hazırlanıyor. Yoksa seçimi yaptık, kucağımızda iktidarı bulduk ve iktidarı bulur bulmaz sudan çıkmış balık gibi olmayacağız" dedi.

 

"6'LI MASA 5 DE DEĞİL, 7 DE DEĞİL"

Şeffaf bir seçim süreci yürüttüklerini vurgulayan Antmen, "6'lı Masa 5 de değil, 7 de değil. Biz şeffafız. Altında da üstünde de kimse yok. Türkiye'de demokrasiye kim inanıyorsa, insan haklarına kim inanıyorsa, birlikte yaşama kültürünü kim içselleştiriyorsa, eşit yurttaşlık bilinci içerisinde kim Türkiye'nin geleceğini düşünüyorsa bize oy versin. Kim tek adam rejiminden memnunsa, mutfaktaki ateş sönmesin istiyorsa, köylü, çiftçi, emekli, emekçi, hayvancı, esnaf ezilsin, yanmaya devam etsin diyorsa onlar bu rejime tekrar oy verecekler. Ama ben vatandaşımızın ferasetine güveniyorum. Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu 2 şeyin üstüne basa basa vurguluyor. 'Bizim 2 kırmızı çizgimiz var' diyor. Bir vatanımız, iki bayrağımız. Ben üçüncüsünü de ekleyeyim. Bir tek Allah'ın kulu iktidarımızda tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalamayacak. Hiç kimse Hazine'nin parasını kendi parası gibi harcayamayacak ve daha önceden kim çalmışsa, kim tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatmışsa, kim devletin malını yağmalamışsa; bunların hepsi Hazine'ye burunlarından fitil fitil getirilerek iade edilecek" ifadelerine yer verdi.