Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, içerisinde kanser, diyabet, hormon, tüp bebek tedavisi ilaçları ile bazı antibiyotiklerin bulunduğu 508 kalem ilaca yüzde 1 ile yüzde 200 arasında değişen oranlarda zam yaptığını söyledi. Konuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Özgün Sağır, “Aynı günkü listede 116 ilacın fiyatı da düştü. Burada ilaca zam yapıldı veya yapılmadı olayından ziyade, 508 ilacın fiyatı artarken ve 116 ilacın fiyatı düşüyorsa, ilaçla ilgili olarak izlenen ve uygulanan politika herhangi bir somut gerçekliklerle değil, günü kurtaran amaçlarla be
Özel Haber – Mehmet Çetin
Yükselen enflasyon rakamları nedeni ile artık zam haberleri günlük olarak gelmeye başlarken bir rekor zam haberi de ilaç fiyatları için yapıldı. Euro kurunda yaşanan yükselişe bağlı olarak uzun süredir gündemde olan ilaç fiyatlarına zam, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan düzenleme sonrasında resmiyet kazandı. Eczaneler yapılan zammı ‘zorunlu fiyat düzenlemesi’ olarak duyururken toplamda 508 ilacın yapılan fiyat düzenlemesi nedeni ile zam gördüğü ilan edildi. Zam gören ilaçlar arasında diyabet ilaçları, tüp bebek tedavisi ilaçları, kanser ilaçları, kronik hastaların kullandığı ilaçlar, antibiyotikler ve serumlar gibi çok sayıda ilaç yer aldı. Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Özgün Sağır, “508 kaleme gelen zamlar yüzde 200 değil yüzde 200’lere varan bir zam oranı. Çünkü kontrol etiğimizde bu listeyi; yüzde 3, yüzde 5, yüzde 43, yüzde 128 gibi rakamlar da var içerisinde. Bu zam gelen ilaçların büyük bir çoğunluğu zaten devlet tarafından karşılanıyor. O yüzden vatandaşın ulaşımı açısından, devlet tarafından ödenebilir olması nedeniyle piyasaya çıkması hasta sağlığı açısından daha önemli bir halde. Ama şöyle bir gerçek var; sonuçta ilaç da olsa, her ne kadar stratejik bir öneme sahip de olsa sonuçta bunu üreten firmalar bu işin ticaretini yapıyorlar ve eğer ki sattığı ilaçtan kar elde edemiyorsa, ‘o ilacı üretmem’ diyor. Tabi ülkemizin içerisinde bulunduğu enflasyonist ortamında hızlı bir şekilde artmasıyla da alakalı, bunu kabul etmek gerekir. Ama dediğim gibi; ilaç stratejik bir ürün, hastanın ilaca ulaşması önemlidir. ‘İlaçsızlık’ kabul edilebilir bir kavram değildir. Çünkü şu ilaçların içerine baktığımızda; kalp ritmi için çok spetisfik olan bir ilaç var ve bu uzun zamandır piyasada yoktu. Bu ilaç bu zamlardan sonra, umarım bu ilaç piyasalara çıkar. Biz mesela şu anda hastalarımıza bu listedeki birçok spestisfik ilacı sunamıyorduk. Umut ediyorum ki bundan sonra piyasaya çıkar dediğim gibi” ifadelerini kullandı.
“ZAM YAPILAN İLAÇLAR ZATEN PİYASADA OLMAYAN İLAÇLAR”
Zam yapılan 508 kalem ilacın büyük bir çoğunluğunun zaten piyasalarda olmadığını belirten Sağır, hala daha ilaç temin sıkıntısının yaşandığına dikkat çekerek, “Şubat ayında gerçekleşen değişiklikten sonra biz yine ‘ilaçların yokluğu devam ediyor’ dedik. Hatta bugünkü şartlarda ilaçların yüzde 15’i hala daha piyasalarda yok ve bunun da yanı sıra gerçekten de hastanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek piyasadaki arz sayısına talep sayısına oranla baktığımızda bu rakam yüzde 35’lere denk gelmekte. Yani bugün yüzde 35’lik bir yok ilaçtan bahsedebiliriz. Bu ayın 21’inde yayınlanan 508 kalem ilacın fiyatının artmasının sebebi; bu ilaçların neredeyse hemen hemen hepsi hala piyasada olmayan ilaçlar. Çünkü firmalar dedi ki; ‘Siz bir fiyatlarda değişiklik yaptınız ama bu hala daha bizi kurtarmıyor ve bu ilaçları üretme şansımız yok’ dedikleri için bu 508 kaleme ara bir zam daha yapıldı. Bu ürünler zaten piyasada bulunmayan ürünlerdi ve piyasada bulunabilirlikleri sağlansın diye yapılan bir zamdır bu. Yani bu ilaçlar ya piyasa da hiç bulunmayan ilaçlar ya da piyasada bulunduğu halde sağlık uygulama tebliğindeki ıskonto kararını uygulamayıp daha düşük ıskonto yapıp ve bundan dolayı da hastanın cebinden daha fazla fiyat farkı ödenmesine sebebiyet veren ilaç grubu. Ama bu 508 ilaçla bitecek iş değil. İlerleyen günlerde daha farklı ilaçlar, daha farklı fiyatlarla yine karşımıza çıkacaktır” diye ekledi.
“İZLENEN POLİTİKALARIN HERHANGİ BİR SOMUT GERÇEKLİKLE ALAKASI YOK”
“Eğer bugün vatandaş piyasada olmayan ilaçlara gün kurtaran zam yapılıyorsa, ertesi gün yine yeniden bu sorunlarla karşılaşacaksınız” diyen Sağır, ilaç politikasında reel çözümlerin bulunması gerektiğine dikkat çekerek, “Bu işin olmazsa olmazı; ilaç fiyat kararnamesindeki o belirlenen oranın ilaç fiyat kararnamesindeki belirtilen karlılıkların ve brüt karlık oranlarının mutlaka 2009’dan kurtulup, 2022 yılının şartlarına göre rezerve edilmesi gerekiyor. Bir de basına yansımayan bir başka bilgi ise, aynı günkü listede 116 ilacın fiyatı da düştü. Burada ilaca zam yapıldı veya yapılmadı olayından ziyade, 508 ilacın fiyatı artarken ve 116 ilacın fiyatı düşüyorsa, ilaçla ilgili olarak izlenen ve uygulanan politika herhangi bir somut gerçekliklerle değil, günü kurtaran amaçlarla belirleniyor. Şöyle bir sıkıntı daha var; ilaç fiyat kararnamesi diyor ki, ‘ilaç fiyatına zam geldiğinde 5 iş günü içersinde bu uygulanır, ilaçların fiyatı düştüğünde de 45 gün sonra bu uygulanır.’ Bunun da sebebi; ilaç depolarındaki ilaç stoğunda sıkıntı yaşanmasın diye. Ama sonra da kendileri bir cümle daha eklediler ilaç fiyat kararnamesine ve dediler ki; ‘ilaç fiyat düşüşlerinde, firma eğer bu eczacıların ya da depoların zararını karşılamayı taahhüt ederse, hemen uygulanır.’ Şimdi birçok firma ilaç fiyat düşüşüyle ilgili rakamı hemen uygularken, maalesef ve maalesef eczacının ve deponun da zararını karşılamıyorlar. Böyle de bir hukuksuzluk söz konusu” dedi.
“HASTALAR İLAÇLARA ERİŞİMDE SIKINTILAR YAŞIYOR”
Şu anda hastaların ilaçlara erişiminde ciddi sıkıntı olduğunu söyleyen Sağır, “Bu liste 21’inde yayınlandı ve bunun etkilerini piyasalarda ne zaman görebiliriz ve hatta görebilir miyiz bilmiyorum da. Çünkü ilaç firmaları bunu kabul edip, etmeyeceği, üretip, üretmeyeceği de ya da kamu kurum ıskontosunu vermeyenler, ‘evet, biz bu rakamdan tatmin olduk’ diyecekler mi, demeyecekler mi bilemiyoruz. Bunu sahadaki yansımalarını önümüzdeki birkaç hafta içerisinde göreceğiz. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum; bugün bu 508 kalem ilacın sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlı olan 12-13 bin kalem var. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen 8 bin 500’e yakın ilaç var. Yani 8 bin 500 içerinde yüzde 10 bile olmayan bir kalemde düzenlemeden bahsediyoruz. Burada da akıllara şu gelmekte; o zaman yarın öbür gün diğer firmalar da kendilerine şubat ayında yapılan Euro kurundaki güncellemenin yetersiz olduğunu ve kendileri için kurtarmadığını söylerlerse, yine devlet böyle ara zamlar mı yapacak? Yani bu bunların hepsi günü kurtaran projeler ve yarını hesaplanmayan projeler. Devletin bütün bileşenlerinin ilaçla ilgili olarak bir araya gelip, reel çözüm bulması gerekmekte. Reel çözüm bulunmadığı sürece bu istikrarsızlık devam edecek” ifadelerine yer verdi.
“İLAÇTA DIŞA BAĞIMLILIĞI KESMELİYİZ”
Örnekler üzerinden ithal edilen ilaç miktarını sıralayan Sağır, acilen ilaç üretiminin yapılması gerektiğini söyleyerek, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2020 ilaç sektörü raporu yayınlandı ve devletin kendi, raporuna göre bile Türkiye’yle ilgili olarak birkaç net ifade var; 2020 yılında biz ürettiğimiz ilaçta 24, 3 milyar TL’yi üretirken, 23,6 milyar TL’lik kısmını da ithal ediyoruz. Yani Türkiye’de ilaçların yüzde 50’si TL bazında ithal. Kutu bazında baktığımızda ise biz ülkemizde, 1,9 milyar kutuyu üretiyoruz ve bu 1,9 milyar kutunun karşılığı 23,4 milyar TL’yken ithal edilen 300 milyon kutu 23,6 milyar TL. Bir defa bizim dışa bağımlıkla ilgili kısmı mutlaka ve mutlaka çözmemiz lazım. 2019 yılında ithalata 5,3 milyar dolar harcanmış, ilaçta 1,3 milyar dolarlık da ihraç edilmiş. İhracatın ülkemizdeki ithalatı karşılama oranı yüzde 24. Yani biz ilaçta tamamen dışa bağımlıyız. Kendimiz üretmeliyiz, her şeyde bağımlı durumdayız ama ilaç stratejik bir ilaç, ilaçta dışa bağımlı olmamalıyız. Allah korusun yarın bir dış savaş çıksa, biz bu ilaçları temin edemeyeceğiz anlamına geliyor, bizim halkımız ilaçsız kalacaktır demektir” diye belirtti.
“ECZACILAR 2009’A MAHKUM EDİLMİŞ DURUMDA”
İlaçlar için belirlenen döviz kurunun 2009 yılından beri güncellenmediğine dikkat çeken Sağır, “Geçtiğimiz yılın 3’üncü çeyreğinden bu yana ilaçlarda yaşanan sıkıntılar, ilaçların yokluğu, fiyat karmaşası hala devam etmektedir. Türkiye’de bir gerçek var; 2009 yılında yayınlanan bir ilaç fiyat kararnamesi var ve bu ilaç fiyat kararnamesi değişmediği sürece biz bu sorunları, sıkıntıları hep konuşmaya devam edeceğiz. Hatırlandığı gibi bu yıl Euro kurunda ilaç fiyatlarına bir güncelleme gelmişti şubat ayında yüzde 37 bazında. Ama 2022 yılı için ilaç fiyatında Euro kuru 6,29 olarak belirlendi ve yılı kapattığımızda bile Euro fiyatı 15,36’ydı. Yani yılın sonunda belirlenen Euro kuru gerçek olarak ilaçtaki Euro kurundan yüzde 144 fark içermekte. Süreç içersinde bunun yeterli olmayacağını özellikle ilaç etken maddelerinde değil, ilaç etken maddelerinin yanı sıra ambalajlamada yaşanan sıkıntılarda bunu etkiliyor” şeklinde konuştu.
“ECZANELERİN TEKER TEKER KAPANMASINDAN KORKUYORUZ”
İlaç fiyat kararnamesinin güncellenmesi gerektiğinin altını çizen Sağır, “İlaç fiyat kararnamesiyle eczacı ve depoların kar oranları da belirlenmiş durumda. 2009 yılından beri bu rakamlarda, baremlerde ya da karşısındaki kar oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmadı. Yıl oldu 2022, enflasyonist ortam, içersinde bulunduğumuz şartlar, Euro, dolar vesaire tüm parametrelere baktığımızda 6,7,8 kat daha fazla maliyetler varken, eczacının karlılığı 2009’da sabitlenmiş durumda. Her geçen gün ilaç fiyatları değişik ve bu değişimlere rağmen bu baremler değişmez ise, eczacı 2009’daki rakamlara mahkum edilirse, üzülerek söylüyorum ki; yakın zamanda eczanelerimizin teker teker kapanacağını göreceğiz. Çünkü dediğim gibi; 2009’dan bu yana ne baremlerde, ne de oranlarda en ufak bir değişiklik olmadı. Örnek vermek gerekirse enflasyon karşısında 2009’da 100 lira olan ilaç 2021 yılında 375 lira oldu ve eczacı halen daha 100 liradan satmakta. Türkiye’deki ilaç fiyatlarıyla ilgili reel bir diğer gösterge ise; Avrupa İlaç Üreticileri ve Birlikleri Federasyonu’nun 2022 yılında yayınladıkları rapora göre; Avrupa’da son 3 yıl içerisinde yeni üretilen ilaçların yüzde 79’u Türkiye’ye gelmiyor. Böyle bir belirsizliğin olduğu, böyle bir fiyatlandırmanın olduğu ortamda ne diye ilaç satılsın ki. Bu da şu anlama geliyor ki; ülkenizdeki hastalara belki de daha az yan etkisi olan veya daha çabuk iyileştirme imkanı olan ilaçların yüzde 79’unu hastalarımıza sunamıyoruz. Türkiye’deki ilaç politikasının oturulup, baştan yazılması gerekmektedir” sözlerine yer verdi.