Atar: “Türkiye, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da ilk sırada”

Atar: “Türkiye, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da ilk sırada” cukurovagazetesi.com

3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü kapsamında, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)Mersin İl Koordinasyon Kurulu tarafından ortak basın açıklaması düzenlendi. Mersin İl Koordinasyon Kurulu adına basın açıklamasını okuyan TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “Madenlerde, inşaatlarda, tarım alanlarında, fabrikalarda yaşanan facialar toplumda derin acılar yaratmaktadır. Avrupa Birliği verilerine göre Türkiye ölümle sonuçlanan kazalar bakımından Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır” dedi.


Haber – Mehmet Çetin

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)Mersin İl Koordinasyon Binası’nda 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü kapsamında, Bilgisayar Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Çevre Müh. Odası Mersin Şubesi, Elektrik Müh. Odası Mersin Şubesi, Fizik Mühendisleri Odası Mersin İl Temsilciliği, Gıda Müh. Odası Mersin Şubesi, Harita Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, İç Mimarlar Odası Mersin İl Temsilciliği, İnşaat Müh. Odası Mersin Şubesi, Jeofizik Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Jeoloji Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Kimya Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Maden Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Makine Müh. Odası Mersin Şubesi, Mimarlar Odası Mersin Şubesi, Orman Müh. Odası Mersin İl Temsilciliği, Peyzaj Mimarları Odası Mersin İl Temsilciliği, Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilciliği, Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi ortak basın açıklaması düzenlendi. Mersin İl Koordinasyon Kurulu adına basın açıklamasını okuyan TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “Bitmek bilmeyen salgın, art arda yaşanan afetler ve tüm acımasızlığıyla devam eden savaşın gölgesi altında geçirdiğimiz bu günler, insan sağlığının ve hayatının ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatıyor.İnsan yaşamına ve insanlığın ortak geleceğine olan tüm saygı ve inancımızla savaşsız ve sömürüsüz bir dünya dileğimizi bir kez daha haykırıyoruz.Bundan tam 30 yılı önce, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği maden kazası, ülkemizin en büyük maden facialarından biri olarak tarihe geçmiştir. Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihi TMMOB tarafından ‘İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan edilmiştir” ifadelerini kullandı.

 

“2021 YILINDA EN AZ 2 BİN 170 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ”

Yaşanan onca acıya, yaptığımız tüm uyarılara rağmen gerekli önlemler alınmadığını, yapılaması gereken düzenlemeler yapılmadığı için aradan geçen 30 yılda on binlerce kişinin, evine ekmek götürebilmek için çalıştığı işyerinde hayatını kaybettiğini söyleyen Atar, “Bu kayıplar her geçen yıl ne yazık ki daha da artıyor. Basına yansıyan haberlere göre 2021 yılında işi başında hayatını kaybeden emekçilerin sayısı en az 2 bin 170 olarak tespit edildi. Basına yansımayan, habere konu olmayan daha çok sayıda iş cinayetinin olduğunu hepimiz biliyoruz.Emek sömürüsünü derinleştiği, güvencesiz güvenliksiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 20 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek sayılarına ulaşmış, 20 yılda 28 binin üzerinde kişi işyerlerinde hayatını kaybetmiştir. Madenlerde, inşaatlarda, tarım alanlarında, fabrikalarda yaşanan facialar toplumda derin acılar yaratmaktadır. Avrupa Birliği verilerine göre Türkiye ölümle sonuçlanan kazalar bakımından Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır” şeklinde konuştu.

 

“MEVZUATI VE ÇALIŞMA KOŞULLARINI İYİLEŞTİRİCİ VE GELİŞTİRİCİ ADIMLAR ATMAKTAN SÜREKLİ OLARAK KAÇINILMAKTA”

“Mevcut yasal çerçeve, işçiyi korumak, iş güvenliğini sağlamak ve meslek hastalıklarını önlemekten çok sermaye çıkarlarını gözeten konumdadır” diyen Atar, “Siyasi iktidar, mevzuatı ve çalışma koşullarını iyileştirici ve geliştirici adımlar atmaktan sürekli olarak kaçınmaktadır. Çünkü insan hayatını değil, rantı odağına almakta; çalışandan değil, işverenden yana taraf olmaktadır.Devletin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki bu çarpık konumlanışı nedeniyle, devletin ve işverenin sorumluluğunda olması gereken pek çok şey İş Güvenliği Uzmanlarının omuzlarına yüklenmektedir.Danışmanlık hizmeti olarak verilmesi gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği, ülkemizde yasaların da yol vermesi ile bir suçlu yaratma olayına dönüşmüştür.İş güvenliği uzmanlarının tüm uyarılarına rağmen işverenlerin almadığı önlemler sonucu yaşanan ölüm, kaza gibi durumlarda dahi meslektaşlarımız günah keçisi ilan edilmekte, kazaların asli suçlusu olarak yargı önüne çıkartılmakta, hatta hapis cezaları verilebilmektedir” sözlerine yer verdi.

 

“SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMADIKÇAİŞ GÜVENLİĞİ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR”

Yapılması gereken şey, bu çarpıklığın düzeltilerek, işçi sağlığı ve iş güvenliğine kaynak ayırmayan, tedbirleri almaktan imtina eden, bu tedbirlere işgücü ve maliyet hesabıyla yaklaşan işverenlerin de yaşanan kazalardan ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulacağı bir işleyişe geçilmesi olduğunun belirten Atar, “İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır.Emeğe ve emekçiye düşman olan bu sistem sermayenin sınırsız sömürü düzenin bir tezahürüdür. Taşeronlaştırma, özelleştirme, sendikasızlaştırma, denetimsizlik, esnek istihdam politikaları, kayıt dışı çalışmaya izin veren politikalar ve bunun sonucu oluşturulan mevzuat ile sorunlu bir sistem üretmiştir. İş cinayetlerini seyrederek olan biteni kadere, fıtrata bağlayan açıklamalar yapan siyasi iktidar bu sistemi korumak üzere yoğun çaba sarf etmektedir.Ülkemizde iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının bir diğer nedeni de, emekçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tüm çalışanlar için kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız uzman, sendikasız işçi, örgütsüz bir çalışma yaşamı ile emekçiler tüm olumsuzluklara açık ve savunmasızdır” diye ekledi.

 

“İŞ KAZALARININ ÖNLENMESİ İÇİN YILMADAN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Atar, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engel olduğunu söyleyerek, “Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır.Gerçekleşen iş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğu bilinmektedir. Bilimsel ve teknik ölçütler doğrultusunda atılacak adımlar ile göz göre göre ‘geliyorum’ demekte olan facialara son vermek mümkündür. Bunun için önce insan hayatını ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir.Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, bağımsız denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadanmücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz” şeklinde konuştu.