Aktaş: “Türkiye, acilen yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli”

Aktaş: “Türkiye, acilen yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli” cukurovagazetesi.com

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginliğin yerini silahlara ve kanlı savaşa bırakmasıyla birlikte Türkiye’de yaşanabilecek olan ekonomik sıkıntılar hakkında değerlendirmelerde bulunan Mersin Üniversitesi Akademisyeni Ekonomist Prof. Dr. Erkan Aktaş, Türkiye’nin enerji bağlamında dışa bağımlı bir ülke konumunda olmasından dolayı büyük sıkıntılar yaşabileceğini kaydederek, çok acil şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelmesi gerektiğini belirtti.


Özel Haber – Mehmet Çetin

Günlerdir gerilimin hızla tırmandığı Rusya-Ukrayna krizinde korkulan oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu. Putin, “Dış güçlere seslenmek istiyorum. Kim Rusya'ya tehdit oluşturmaya çalışırsa, derhal karşılık verilecek” dedi. Askeri müdahalenin başlamasıyla birlikte her ülke de olduğu gibi Türkiye’de de güvenlik toplantısı yapıldı. Rusya ile Ukrayna arasında sıcak savaşın başlamasıyla birlikte Türkiye’de piyasalar hareketlenmeye başladı. Dövizde ciddi dalgalanmaların yaşanmasından kokulmasıyla birlikte yaşanabilecek en ufak ciddi bir dalgalanmada Türkiye’nin cari açığının artması ve ülkenin git gide daha da fakirleşmesi anlamına gelecektir. Özellikle enerji bakımından Rusya’dan ciddi anlamda tedarik sağlayan Türkiye’de fiyatların tavan yapabilmesi olasılığını taşımaktadır. Rusya’da olası büyük bir savaşla birlikte Türkiye’nin enerji temini bakımında büyük sıkıntı yaşabileceğini söyleyen Mersin Üniversitesi Akademisyeni Ekonomist Profesör Doktor Erkan Aktaş, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de başta doğalgaz ve petrol olmak üzere birçok ürünün temininde sıkıntı yaşanabileceğini kaydetti. 

 

“RUSYA’DAKİ GELİŞMELER BÜTÜN DÜNYAYI YAKINDAN İLGİLENDİRMEKTE”

Rusya’daki olayların Türkiye’yi çok yakından ilgilendirdiğini söyleyen Aktaş, “Ne yazık ki Türkiye’nin bir dönem Güney’inde olan savaş şimdi Kuzey’inde başlamış durumda. Bu da haliyle Türkiye’yi çok yakından ilgilendirdiği gibi bütün dünyayı ilgilendirilen bir konu. Hal böyle olunca büyük bir krizle karşı karşıyayız. Tabi bu savaşı diğer savaşlardan ayıran noktalardan bir tanesi Rusya’nın enerji bakımından ciddi bir ülke olmasıdır. Kömür rezervlerinde dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi konumunda. Aynı şekilde petrol rezervlerinde ilk 12 ülke arasında. Özellikle doğalgaz rezervlerinde 2019 yılı verilerine göre yine ilk sıralarda yer almaktaydı. Tabi haliyle bütün bunlar batıyı etkiliyor. Enerji satan bir Rusya var. Bunun yaratıcı etkiler de tabi ki iki yönlü olacaktır. Avrupa’yı etkileyebilecek bir durum olduğu gibi tabi ki Rusya’yı da etkileyecek bir durum. Çünkü Rusya enerji gelirleriyle ön plana çıkan bir ülke. Yaşanan savaşla birlikte eğer ki enerji satışlarında sıkıntı yaşarsa tabi ki Rusya da ciddi bir bedel ödeyecek bununla ilgili. Ama bütün bu sıkıntılar, bütün bu sorunlar ne yazık ki özellikle petrolün varil fiyatlarına çok büyük etki yapacaktır yukarı yönde. Hatta 120 dolar civarı olması bile konuşuluyor varil fiyatının ve şu anda bile daha savaş neredeyse başlamadan 90 dolarları geçmiş durumda” ifadelerini kullandı.

 

“ENERJİ FİYATLARININ OLASI ARTIŞI, CARİ AÇIĞIN ARTMASINA NEDEN OLACAKTIR”

Rusya’nın enerji tedariki açısından çok önemli bir ülke olduğunu ekleyen Aktaş, “Bunun Türkiye’ye yansıması; tabi ki enerji fiyatlarının artması yalnızca petrol değil, doğal gaz fiyatlarının olası artışı Türkiye’nin cari açığını çok daha önemli bir miktarda arttıracak bir durum. Bunun da mevcut iktidarı, hükümeti çok önemli oranda zorlayacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye en son enerji fiyatlarındaki artışta düşen alım gücüyle birlikte gerçekten Türkiye halkının ciddi ekonomik sıkıntılar çektiğini biliyoruz. Bu savaşın olası büyümesi bırakacağı etki; enerji fiyatlarının daha da yükselmesi Türkiye’deki hem halkı hem de reel sektörü ciddi bir oranda etkileyeceğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

 

“CARİ AÇIĞIN ARTMASI VE ARTAN KURLA BİRLİKTE DAHA FAKİRLEŞMEK DEMEK”

Aktaş, gerilim sonucunda artacak olan fiyatlarla birlikte fakirleşmenin daha da hızlanacağını ve ülkede orta sınıf diye bir sınıfın kalmayacağını, herkesin ya fakir ya da açlık sınırında yer alacağını belirterek, “Cari açık arttıkça ve artan kurla birlikte daha fakirleşmek demek. İnsanlar şimdi fiyatları yokladığı zaman mevcut arabalarını ve mevcut evlerini alacak güçte olmadıklarını görüyorlar ve bu daha da derinleşecek. Bunun daha da derinleşmesi demek ülke olarak daha da fakirleşiyoruz. Şu anda asgari ücretle birlikte Türkiye’de orta sınıf diye bir tabir kalmamış durumda. Bir grup ciddi bir şekilde açlık sınırındayken bir grup var ki ve bu da toplumun büyük bir kısmı da fakirlik sınırında. Bütün bu yaşanan problemler de ne yazık ki Türkiye’nin aleyhine olan olaylar. Kaldı ki sadece Türkiye değil bütün dünyayı etkileyecek bir durum. Enerji fiyatlarının artması 1970’lerde yaşanan krizlerin olduğu gibi bütün dünyada iş yerlerinin kapanmasına, kara borsaların açığa çıkmasına, yoksullaşma sürecini etkileyecektir” sözlerine yer verdi.

 

“TÜRKİYE, KENDİSİ ENERJİSİNİ ÜRETMELİ VE ÜRETTİĞİNİ TÜKETEBİLMELİ”

Türkiye’ye yansıyacak olan en büyük sıkıntının enerji bağlamında olacağını kaydeden Aktaş, “Bu durumda Türkiye’nin çok acilen yenilenebilir enerjiye kaynaklarına yönelmesi gerekmektedir ve dışa bağımlılığını bu şekilde azaltması gerekmektedir. Çünkü yaşanacak her bir problemde Rusya’yla olsun İran’la olsun faturası yine Türkiye’ye çıkacaktır yani enerjiye bağımlı olan ülkelere ve enerjiye bağımlılık demek de gittikçe fakirleşmek demek. Kaldı ki Türkiye’nin son zamanlarda yenilenebilir enerji kaynakları hızla arttı. Ama şöyle bir problem var ki; biz yenilenebilir enerjinin çoğunu tüketime yansıtamıyoruz yaptığımız anlaşmalar gereği. Doğal gaz, kömür anlaşmaları gereği onları kullanmak zorunda kalıyoruz. Yani Türkiye’nin özellikle enerji politikasını gözden geçirmesi gerekiyor ve kendi öz kaynaklarından daha çok enerji üretmesi lazım. Tabi bu da zor bir durum çünkü hidroelektrik santraller, yılın her dönemi aynı verimi veremeyebiliyor. Bunu elde edemediğiniz için de bir şekilde doğal gaza petrole bağımlı haldesiniz. Bu durum karşısında Türkiye, sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kalıyor. Bir bakıma Türkiye’nin kendi kaynaklarına yönelmesi gerekiyor. Bir şöyle bir sorun var ki; yenilenebilir enerjiyi üretmek yetmiyor bir de tüketmekte, tüketebilmek gerekiyor” diye ekledi.

 

“BENCE ENERJİ BAĞLAMINDA EN BÜYÜK YANLIŞ; ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİ ÖZELLEŞTİRİLMESİDİR”

Türkiye’de tasarrufun sağlanması gerektiğine ve enerji bakımından en büyük yanlışın elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi olduğunu düşüncelerini paylaşan Aktaş, “Bir diğer sorun ise; tasarruf. Yani Türkiye, özellikle kayıp, kaçaklara da karşı adımlar atmalı. İkisini bir arada götürmeliyiz ama biz gidip de elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirmişiz. Bence bu çok yanlış bir uygulama. Çünkü enerji dağıtım santralleri çok önemli ve bu eksik yatırımları herkesi etkilemekte. Örneğin geçenlerde Isparta’da yağan kardan dolayı bir süre boyunca elektrik verilmedi. Demek ki özelleştirme yapılıyor ama özelleştirmenin sonucunda sabit yatırımlar yeterince yapılmadığı zaman, bakımları yeterince yapılmadığı zaman ve kar güdüldüğü zaman bu tür yatırımlar ilerde Türkiye için büyük sıkıntılar yaratabiliyor diye düşünüyorum” dedi.

 

“RUSYA, TÜRKİYE’Yİ BUĞDAY TEDARİĞİ AÇISINDAN DA ETKİLEYECEKTİR”

Aktaş, son olarak Rusya’nın enerjide olduğu gibi tahılın, buğdayın tedarikinde de büyük önem taşıdığını kaydederek, “Rusya’nın tahıl konusunda önemli bir konuma sahip olduğunu biliyoruz ve özellikle de buğday anlamında. Buğday ve tahıllar anlamında belki de küresel iklim değişikliğiyle birlikte çok ciddi anlamda üretimi arttı. Türkiye’de dünyada en fazla buğday ithal eden bir eden bir ülke konumuna geldi 2020 yılında. Yaklaşık olarak 10 milyon tona yakın bir buğday ithalatından bahsedebiliriz ve biz o yıl buğday ithalatı anlamında dünyada ilk sıraya geldik. Ama Türkiye’nin buğday ithal etmesin sebebi buğdaya olan ihtiyacından değil un ihracatında dünyanın en büyüklerinden bir tanesi olmasıdır. Yani Türkiye aldığı buğdayı un yapıp, satışa çıkarıyor dışarıya. Bu buğdayı makarna, bisküvi olarak dışarıya ihraç etmekte ve bu tedariklerin azalması Türkiye’nin bu alandaki ihracat potansiyelini de düşürebilir ve fiyatların yükselmesine sebebiyet verebiliyor” sözlerini kullandı.