Seçer: “Tarım ve gıda, insan hayatının olmazsa olmazı”

Seçer: “Tarım ve gıda, insan hayatının olmazsa olmazı” cukurovagazetesi.com

Ziraat Mühendisleri Odası’nın 14’üncü olağan genel kurulu toplantısı gerçekleşti. Oda başkanlığına aday olan 2 başkan adayının projelerini sunduğu olağan kurulda konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Gıda olmazsa yaşam olmaz. İnsan hayatı, canlı hayatı diye bir kavramdan bahsedemeyiz. Çok çok önemli bir mesleği ya da çalışma alanını anlatıyorum ama Türkiye’de bu alanda meslektaşlarımın bugün içinde bulunduğu durum beni kelimenin tam anlamıyla kahrediyor” dedi.


Haber – Barış Köksal

Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Ziraat Mühendisleri Odası’nın 14’üncü olağan genel kurulunda konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Tarım ekonomik bir sektör değildir bir başına. Tarım sosyal bir sektördür. Tarım olmasın, ekonomik olarak üretmiyorum, aç kalırsın ölürsün. Nasıl ekonomik sektör oldu? Tarım olmazsa bu kadar istihdam şu anda Türkiye’nin yüzde 7 istihdamını sağlayan tarım olmazsa köyden şehre insanlar gelir; hırsızlık başlar, işsizliğin yarattığı bütün kötülüklerle karşı karşıya kalırsınız. Hani tarım ekonomik sektördü. Demek ki tarımın bir de toplumsal yönü var. Bunu göremediler. Sonra belirli bir süre bu Lale Devri devam etti. İthalatlar, şunlar, bunlar, Avrupa Birliği Uyum Yasaları çok da beklenti büyük. Zannettik ki hep böyle işler gidecek ama belirli bir süre sonra özellikle hatırlayın 2008’de bir et krizi başladı. Ondan sonra işler ters dönmeye başladı. Baktılar ki iş yanlış. Ama kan kaybı, zaman kaybı yaşandı ve bu yanlıştan dönmek zaman aldığı gibi tam anlamıyla da aslında yanlıştan dönülemedi. Şu anda da doğal olarak mesleğim icabı görevim olmasa da takip ediyorum. Aynı yanlışlara devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“GIDA OLMAZSA YAŞAM OLMAZ”

Tarımın, gıdanın insan yaşamı için taşıdığı önemine vurgu yapan Seçer, “Odamızın genel kurulunu gerçekleştiriyoruz. Meslektaşlarımızla beraber olmak elbette ki çok güzel bir duygu. Çok değerli ve kutsal bir meslek yaptığımızın farkında olmamız gerekiyor. Nihayetinde insanların yaşamasını sağlayan temel ihtiyaçları olan gıda üretimini, yani tarımsal üretimi gerçekleştiren ziraat mühendislerinin teknik bilgi birikiminden, ferasetinden çıkan uygulamalar, kararlar, buluşmalar, çalışmalar. Gıda olmazsa yaşam olmaz. İnsan hayatı, canlı hayatı diye bir kavramdan bahsedemeyiz. Çok çok önemli bir mesleği ya da çalışma alanını anlatıyorum ama Türkiye’de bu alanda meslektaşlarımın bugün içinde bulunduğu durumda beni kelimenin tam anlamıyla kahrediyor. Çok sayıda eğitim kurumu açılıyor. Üniversitelerde ziraat bölümleri ya da ziraat fakülteleri ya da farklı fakülte adı altında farklı programlar uygulanıyor. En son aldığım bilgi ışığında konuşuyorum. 39 fakültenin, yıllık mezun ettiği öğrenci sayısının 5 bin 500 civarında olduğu düşünülürse, her yıl Türkiye’de 5 bin 500 meslektaşımızın çalışma hayatına dahil olması lazım. Ama görüyorum ki bu meslektaşlarım, eğitim gördüğü alanın çok çok dışında, hiç alakası olmayan alanlarda çalışmak durumunda kalıyor” diye konuştu.

“TÜRKİYE’DE SORUNLAR EL YORDAMIYLA TUTULUYOR, GÜNÜ KURTARMAK İÇİN YAPILIYOR”

Türkiye’de üniversitelerin sürekli olarak mezun vermesinin ve bu mezunların mesleki bilgi yeterliliğinin sınırlı ya da yetersiz olduğunu, bunun da mesleğin prestijini olumsuz etki etkilediğini söyleyerek, “Bütün bunlar şu anda siyasetin çözmesi gereken konular. Ancak benim şu anda siyasi görev olarak yaptığım Belediye Başkanı’nın görev alanı değil. Keşke böyle bir görev sahası içerisinde olsaydım siyaseten, emin olabilirsiniz ki doğduğundan beri tarımın, ziraatin eğitimi ile çalışma hayatıyla pratiğiyle, teoriğiyle içinde olmuş bir insan olarak çok farklı ve radikal uygulamalar yapardım. Türkiye’de sorunlar el yordamıyla tutuluyor, günü kurtarmak için yapılıyor. Tamamen bu siyasetin kalitesiz olmasının sonucudur. Tartışmasız. Üzülüyorum. Bir siyasetçi olarak Mersin gibi çok önemli bir kentin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, bundan da çok büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Eğer söylediklerimde haksız olsaydım; Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik, toplumsal buhranı, açmazı yaşamıyor olurduk. Bugün söylediklerimde haksız olsaydım; 2019 31 Mart’ından sonra devir aldığımız Belediyelerin batmış bir şekilde olmadığını görürdük. Ama bütün bunlar bir realite ise benim söylediklerim de tamamen hissi değil, mantıki bir konuşmadır. Bunlar şu anda Türkiye’de yaşanan tablolardır, sahnelerdir” ifadelerine yer verdi. 

“HER ÇEŞİT TARIMA MÜSAİT BİR COĞRAFYADA YAŞIYORUZ”     

Tarımın önemine vurgu yaparak konuşmasını sürdüren Seçer, Türkiye’nin hinterlandı düşünüldüğünde iklim çeşitliliği, toprak yapısı, bitki çeşitliliği birçok temel ürünün anavatanı olma özelliklerinin olduğunun altını çizerek, “Bölgemizden ele alırsak dünyanın birçok yerinde eşine ender rastlanan tarımsal özelliklere, dinamiklere, kriterlere sahibiz. Verimli topraklarımızdan mikroklima iklimine kadar; sebzesi, meyvesi, tarla bitkisi, bahçe bitkisi, hayvancılığın her çeşit tarımı müsait bir coğrafyada yaşıyoruz. Son 20 yıldır Türkiye’yi yöneten politikalar ilk etapta şöyle başladı. O günlerde dünyada para çoktu. 2000’li yılların başında. Petrol, dolar çoktu. Siz para istemeseniz de kapıyı kapatsanız pencereden, pencereyi kapatsanız bacadan dünyanın finans kurumu size zorla para vermeye çalışıyordu. O Lale Devri’nde şöyle düşündü hükümet. Dönemin Tarım Bakanı şunu söylemişti: ‘Tarım bir ekonomik sektördür.’ Peki, ekonomik sektör de ne yapacağız? Üretim maliyetleri Türkiye’de yüksekse üretmeyeceğiz, ithalat mı yapacağız? Bu denge sağlanamıyorsa biz üretim yapmayalım, ithalat mı yapalım? Siz bana bir ülke gösterebilir misiniz; tarım gibi bunun yanına birkaç sektör daha ekleyebiliriz, örneğin turizm gibi; devlet desteği olmazsa ayakta kalabilecek ya da kalan bir ülke örneği var mı? Ben tarımımı desteklemiyorum ama tarımım gelişmiş diyen İsrail var mı, ABD var mı, Arjantin var mı, Brezilya var, İspanya var mı, İtalya var mı? Bütün ülkeler tarımını desteklemek zorunda. 1 kilogram ürün elde edersiniz, dünya piyasalarındaki Dolar karşılığını yazın, o 1 kilogram ürünü elde etmek için harcadığınız enerji ve girdi maliyetlerinin de Dolar karşılığını yazın, dünyanın neresinde olursa olsun girdi maliyetleri yüksektir. Onun için tarım desteklenme zorundadır” diye ekledi. 

“TARIMA DAİR TÜRKİYE’DE HİÇBİR UMUDUM YOK”

Türkiye’de tarıma yeteri kadar değer verilmediğini söyleyen Seçer, “Şu anda da Tarım ve Orman Bakanı’nın yönetim anlayışına bakıyorum tarıma dair Türkiye’de hiçbir umudum yok. Maalesef bu gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. Mesleğimizle ilgili çok daha güzel sözcükler yapmam gerekirdi. Siyasetçiler de genelde bunu tercih eder ama ben bu kapıdan girerken siyasetçi kimliğimi kapıda bıraktım. Ben bu Odanın bir üyesiyim. Oda üyesi olmak ve meslektaşlarımla sohbet etmek üzere kürsüye çıktım. Gerçekler maalesef bunlar. Ben genel kurulumuzun geleceğe dair olumlu çalışmalar yapabilecek bir sonuçla bitmesini temenni ediyorum. Bugüne kadar çok değerli Başkanlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz görev yaptılar. Herkes iyi niyetle bir çaba gösterdiler. Sonuç ne olursa olsun, kazanan mesleğimiz, meslektaşlarımız olsun” şeklinde konuştu.