Akdoğan: “Fiyatlar artarken, tüketicinin dengesini de sağlamamız gerekiyor"

Akdoğan: “Fiyatlar artarken, tüketicinin dengesini de sağlamamız gerekiyor cukurovagazetesi.com

Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, son 2-3 aydır Ortadoğu ülkelerinin yoğun bir küçükbaş hayvanları ihracatı gerçekleştirdiğini söyleyerek, “İnşallah yavaş yavaş üreticilerimiz-de hak ettiği, üretim yaptığı, fiyatların yükseldiği ve üreticilerin de alın terlerinin karşılığını aldığı zaman gelecektir. Yani yem fiyatları yükseliyor ama sırf bu yükseliş için hayvancılarımız hayvanlarını kesime sevk ediyor ve bu da et fiyatlarının ucuz olmasında büyük bir etken, böylece de et fiyatları durağan kal-mış oluyor. Biz bunları zaten daha önceki yıllarda da yaşadık, bu ko


Özel Haber – Mehmet Çetin

Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, gazetemize konuşarak, Mersin’de şu anda hayvancılıkla ilgili olarak dönemsel kuraklıktan dolayı sorunları olduğunu belirtti. Akdoğan, bölgenin ve Türkiye’nin yağış almadığından dolayı kurak bir iklim ve mevsim geçirdiğini ifade ederek, “Şu andaki güz mevsiminde de olduğu gibi kuraklıklar devem etmekte ve bu da sıkıntılara yol açıyor. Sıkıntılarımız büyük, girdi maliyetlerimiz artıyor, yem fiyatları sürekli artmakta. Ancak biz birlik olarak üreticilerimizin her zaman yanındayız, onların her türlü sorunlarıyla yakından ilgileniyoruz.

 

“BİZ KURAKLIĞIN ETKİSİNİ ÇOK ÖNCEDEN GÖZLEMLEDİK”

Yem fiyatlarının yüksek olmasıyla ilgili, geçen yıl kuraklığın etkisini de çok önceden gözlemleyebildiklerini sözlerine ekleyen Akdoğan, “Hazine ve Maliye Bakanımız ve Tarım ve Orman Bakanlığımızla ben bire bir görüş sağladım bu konuda ve özellikle hasat döneminde yem ithal edilmesi gerektiğini söyledim. Çünkü biz kuraklığın etkisini çok önceden gözlemledik ve bununla ilgili bir rekolte çalışması yapılması gerektiğini bizzat hem Maliye hem de Tarım Bakanlığına iletmiştik. Bunun neticesinde Haziranın 10’u gibi Maliye Bakanlığımızda bir toplantı gerçekleştirildi ve bu toplantıya birlik başkanı olarak bende katılım sağladım. Bizzat Maliye Bakanlığı’nın başkanlığında toplandı ve orada çıkan görüş hasat döneminde bu yılki yem fiyatlarının artışının giderinin çok olacağı yönündeydi, besicinin sıkıntı yaşayacağına dair bir ön görü çıkmış oldu. Bunun neticesinde temmuz ayından itibaren toprak mahsulleri ofisimizin bu işe direkt müdahale etmesi gerektiğini ben iletmiştim ve ofisimiz kanalıyla bu yıl için ve gelecek hasat dönemine kadar özellikle bizim üreticilerimizin kış aylarında en fazla kullanmış olduğu saman, arpa ve diğer çeşitler. Bu süspansiye ediliyor ve bu bizleri ve memnun etti. Yani şu anda piyasada 160-170 lira olan arpayı biz üreticilerimize toprak mahsulleri ofisi kanalıyla 2 liraya temin ettik. Bu ay küçük bir atış oldu ve 2,50 kuruş oldu ve bizde birlik olarak toprak üreticileri adına ofisten alıyoruz çuvallatıp, köylere, üreticilerimizin ilçedeki evlerine kadar teslim ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

“YEM FİYATLARI YÜKSELDİĞİ ZAMAN ÜRETİCİ DE TEDİRGİN OLUYOR”

Yem fiyatlarının bu kadar pahalılaşmışken ortada bir dengesizlik olduğunu ve bunun da beklentileri içerisinde olduklarını söyleyen Akdoğan, “Yem fiyatları yükseldiği zaman üretici de tedirgin oluyor, besici hayvanını hemen kesime doğru yönlendiriyor, orada da bir sıkışıklık meydana gelmekte. Ne zaman ki yem fiyatları yükselmiş olsa et fiyatlarının düştüğünü veya durağan seyrettiğini görebiliyoruz. Ancak gelecekten de o kadar ümitsiz değiliz. Pandeminin etkisiyle birlikte geçen yıldan bu yıla tüketimde bir düşüş söz konusu. Bilindiği üzere geçen yılda kapanmalar birlikte lokanta ve benzeri yerlerde et tüketimi azalmış olmuştu ve daha çok hazır gıdaların tüketildiğini biz gözlemleyebilmiştik. Ama şu anda sadakat son bir ayda ciddi bir atışa girdiğini gözlemleyebiliyoruz ve fiyatların da yavaş yavaş yükseldiğini, yükseleceğini bilebiliyoruz, üreticiyi kurtarır bir seviyeye geleceğinin umudu içerisindeyiz, bununla ilgili çalışmalar yapmaya devam ediyoruz” diye konuştu.

 

“FİYATLAR ARTARKEN, TÜKETİCİNİN DENGESİNİ DE SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR”

Türkiye olarak hayvan ihracatı gerçekleştirildiğini sözlerine ekleyen Akdoğan, “Son 2-3 aydır Ortadoğu ülkelerinin yoğun bir küçükbaş hayvanları ihracatı gerçekleştiriyor. İnşallah yavaş yavaş üreticilerimizde hak ettiği, üretim yaptığı, fiyatların yükseldiği ve üreticilerin de alın terlerinin karşılığını aldığı zaman gelecektir. Yani yem fiyatları yükseliyor ama sırf bu yükseliş için hayvancılarımız hayvanlarını kesime sevk ediyor ve bu da et fiyatlarının ucuz olmasında büyük bir etken, böylece de et fiyatları durağan kalmış oluyor. Biz bunları zaten daha önceki yıllarda da yaşadık, bu konuda tecrübe etmiştik. Ancak bundan sonra, bu yığılmada azaldıktan sonra fiyatların artacağını umuyoruz. Fiyatlar artarken, tüketicinin dengesini de sağlamamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

 

“ET FİYATLARININ ARTMAMASI, ÜRETİMİN BİTMESİ DEMEKTİR”

Akdoğan, geçen yıla oranla bütün girdi maliyetlerinin 2-3 kat artmasının ve şu anda piyasada her şeyin fiyat artışında olduğunun varsayımında bulunarak, “Et fiyatları gerçekten şu anda çok ucuz ve neredeyse 2 yıl önceki seviyede. Et fiyatlarının artmaması; üretimin bitmesi demektir, bu da kimsenin istediği bir şey değil, üreticinin zarar etmesi. Zaten kırılgan bir sektör. Burada sadece üreticiyi üzmüş, etkilemiş olmaz da toplumun hepsini etkiler ve bunun da üreticilerinin para kazanması gereken bir seviyeye gelmesi gerekiyor. Pahalılık karşısında hayvanların kesime gitmesi ister istemez hamile olan hayvanların kesimine etki ettiği bir gerçek ama bu olay özellikle büyükbaş hayvanlarında gerçekleşen bir olay. Ne zaman ki ürün yerinde sayıp, giderler arttıkça buna herkes dayanamıyor, maliyetler arttıkça insanlar ellerindeki malları çıkarma yoluna gidiyorlar. Burada da bir enflasyon oluşuyor ve bu da piyasayı yükseltmekten çok aşağıya doğru çekmekte. Ama ben olayın dönemsel olduğunu düşünüyorum ve inşallah en kısa sürede biz bu süreci atlatacağız ve bunun arkasında da üreticilerimiz para kazanır ümit ediyorum. Yani büyükbaş hayvanın hem etinden hem de sütünden kazanması gerekiyor. Süt fiyatlarının çok düşük olduğu gözlemlenebiliyor. Süt fiyatlarının piyasanın arz ve talebine göre serbest bırakılması gerekiyor bana göre. Bizim küçükbaş sektöründe hamile hayvan kesimi durumuyla karşılaşmıyoruz. Bu daha çok büyükbaş birliklerini ilgilendiriyor” dedi.

 

“DIŞARIYA DA İHRAÇ ETTİĞİMİZ ÜRÜNLER VAR”

Bakanlığın son yıllarda hayvancılığa çok büyük önem ve destekler verdiğini ifade eden Akdoğan, “Bunun neticesinde sayın bakanımızın da 2021 yılından itibaren canlı hayvan ve ithalatının yapılmayacağını söylemişti ve ülkemizin geldiği noktaya sayısal olarak batkımız zamanda şu anda hayvan ithal etmemizi gerektiren bir durum söz konusu değil. Biz şu anda kendi kendimize hem yetiyoruz ve ayrıca dışarıya da ihraç ettiğimiz ürünler var. Şu anda hayvan veya et ithal edilmesi gibi ihtiyaç söz konusu değil. Bizim içeride yeterince hayvanımız, besimiz var ve sayılarımız sürekli artıyor, bu artıştan dolayı da şimdilik bir ithal söz konusu değil. Duyduğumuz kadarıyla bakanlıktan da yapılan açıklamaya göre ithal edilmesi söz konusu değil” diye belirtti.

 

“DEVLET VE BİRLİK OLARAK HER ZAMAN ÜRETİCİLERİMİZİN ARKASINDAYIZ”

Bu fiyatların artışına istinaden üretici kazanamayınca sektörü bırakan bir kesimin söz konusu olduğunu, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin de konuyla ilgili gerekli çalışmalar yaptıklarını belirten Akdoğan, “Özellikle koyun ve keçi yönünden çok büyük bir sıkıntı gözükmüyor. Hayvancılarımız üretimlerine devam etsin. Devlet ve birlik olarak her zaman üreticilerimizin arkasındayız. Çalışmalarımız devam ediyor. Yem dağıtımımız süspansiye edilene kadar devam edecektir. Bakanlığımızın bir talimatı var; hiçbir üreticimizi kara borsacıya ezdirmeyeceğiz diye. Üreticilerimiz rahat olsun, endişelenmesin. İnşallah fiyatlar da en kısa sürede düzelecektir. Biz de bunu yavaş yavaş gözlemliyoruz. Tüketicilerden de özellikle bizim istediğimiz; bizim ülkemizde özellikle büyükbaş hayvanlar tüketilmekte ve büyükbaş tamamen fabrika yemi ve besi şeklinde beslendiği için küçükbaş hayvan etinin tüketilmesini öneriyorum. Küçükbaş hayvanlar daha çok meradan otlanan doğal, organik ve daha çok şifalı olduğu için ve özellikle pandeminin de bağışıklık sistemindeki etkisiyle ben küçükbaş hayvan etini öneriyorum tüketicilere. Çünkü küçükbaş bizim yerli ve milli hayvanlarımızdır, bizim kendi insanlarımızın üretmiş olduğu bir üründür ve küçükbaşın daha çok tüketilmesi yönünde çalışmalarımız da devam ediyor. Yetkili olan herkesin bu yönde çalışmalar yapması gerekir, çünkü kırmızı etin açığının kapatılması da bu yoldan geçmekte. Bizim coğrafyamız, meralarımız zaten küçükbaşa daha uygun” şeklinde konuştu.

 

“BİZ BUNLARA YÖNELİK BİRLİK OLARAK BİRÇOK ÇALIŞMA YAPMAKTAYIZ”

Hayvan ırklarının ıslağıyla ilgili birtakım sıkıntılar olduğunu vurgulayan, “Bizim daha çok hayvan ırklarımızın bölgesel ırkları var ve bu küçükbaş hayvancılıkta ırk meselesi çok önemli. Bu bölgenin hayvancıları, bu bölgenin ırklarına uygun hayvancılık yaparlarda daha uygun ve daha çok elverişli olmuş olur. Biz bunlara yönelik birlik olarak birçok çalışma yapmaktayız. Irkların geliştirilmesi ya da işte üreticilerimize çeşitli kurumlarımız aracılığıyla koç ve teke dağıtımları da yapıyoruz. Yani onların ıslah edilmesine yönelik bakanlıkla ilgili projeler gerçekleştiriyoruz.