Mersin Sahillerinde Yine Aynı Manzara

Güneş artık sabahın erken saatlerinde camlardan içeri doluyor. Gün henüz uyanmadan ısınmaya başlıyor şehir. Öğle saatlerinde asfaltlar buhar çıkarıyor, serinlik yalnızca klimayla değil, bazen hayalle bile zor bulunuyor. Ancak sıcak havaların gelmesiyle birlikte sahillerde yine bilindik görüntüler oluşmaya da başladı...

Akdeniz’in inci kenti Mersin’de havalar 30 derecelerin üzerine çıkmasıyla birlikte deniz turizmi de başladı. Her yaz olduğu gibi bu yazda özellikle yakın bölgelerdeki şehirlerden Mersin’e binlerce vatandaş deniz için gelmeye başladı. Kurban Bayramı’nda sahillerin doluluk oranı yüzde 100’lere çıkarken, tatilcilerin çöpleri yine Mersin’e kaldı. Bir zamanlar Mersin’in denizinden sabahın erken saatlerinde balıkçı motorlarının sesi yükselirdi. Kıyıya yakın sularda çocuklar yüzer, sahilde oturanlar iyot kokusunu derin derin içine çekerdi. Şimdi aynı sahillere baktığınızda gördüğünüz şey ne? Plastik şişeler, yosunlara dolanmış poşetler, deniz yüzeyinde süzülen yağ tabakası ve artık içine girmeye çekinilen bir mavi...

Dünyanın birçok yerinde insanlar böyle plajlarda deniz girmek için can atarken maalesef bizim halkımız da buldukları bu güzellikleri kirletmeye devam ediyor. Mersin gibi güzelim bir Akdeniz kentinin denizinin bu hale gelmesi kader değil, tercihtir. Ne yazık ki bu tercih yıllardır süregelen ihmaller, denetimsizlikler ve duyarsızlıklarla şekillendi. Kıyı boyunca uzanan sanayi bölgeleri, arıtılmadan denize salınan atık sular, yaz sezonunda dolup taşan ama geride çöplerini bırakan tatilciler… Hepsi bu büyük kirlilik zincirinin birer halkası.

Belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve halk bir araya gelip “bu böyle gitmez” deme cesaretini göstermeli. Sahiller sadece temizlik kampanyalarıyla değil, sürdürülebilir deniz yönetimiyle korunabilir. Atık su arıtma tesislerinin etkinliği artırılmalı, yasalar uygulanmalı, cezasızlık sona ermeli.

Ve en önemlisi, her bir Mersinli birey olarak şunu sormalıyız kendimize: Deniz kenarında otururken yanımda bıraktığım plastik şişe, sadece bir çöp mü yoksa geleceğimizin üzerindeki leke mi?

Bu deniz bizim. Kendi evimizi nasıl temiz tutmak istiyorsak, bu kente de aynı özeni göstermeliyiz. Çünkü deniz pislenince sadece su kirlenmez; insanın içi de bulanır…