Kimisi sınav sabahı uykusuz kalkar, kimisi ailesine “Ben yapamayacağım” derken sesini bastırır; kimisi de içinden geçenleri susturup, ezberlediği cevapları sıraya dizer. Ama bu yıl işler biraz daha farklıydı. Çünkü 2025 LGS, sadece bir sınav değil; bir kırılma anı oldu.
Bir soru sızmış olabilir mi?
Birileri o soruya sınavdan önce ulaşmış mıydı?
Ve en önemlisi: Biz bu çocuklara neyin sınavını yapıyoruz aslında?
Yüzlerce Tam Puan, Binlerce Soru İşareti
Bu yıl 719 öğrenci, LGS'de tam puan aldı. Rekor kırıldı denildi. Ama bu başarı çığlıkları arasında yükselen başka bir ses vardı: Şüphe.
Çocuklar aynı neti yaptı, ama farklı puan aldı. Matematik soruları tartışmalıydı, bazı soruların sosyal medyada sınavdan hemen sonra, hatta belki önce, paylaşıldığı iddia edildi. Veliler şaşkındı. Öğrenciler öfkeli. Eğitim sendikaları ise sesini yükseltti: “Eğer bir tek öğrencinin bile hakkı yenmişse, bu sınav adil değildir.”
Bakanlık kendinden emindi: “Şaibe yok. Güvenliği sağladık.”
Ama sokakta işler o kadar basit değil. Çünkü güven dediğimiz şey, sadece kamerayla ya da açıklamayla kurulmaz. Güven, hissettirilir.
Ve bu yıl, milyonlarca öğrenci o güveni hissetmedi.
Sınavı Geçenler, Sistemi Geçemeyenler
Bu ülkede çocuklar, sorulara değil; sistemin dayattığı ezbere çalışıyor. 12 yaşında bir çocuğun sırtına yüklenen yük, sadece ders değil. Beklenti, kaygı, rekabet… Ve bunların hepsi bir sabah bir okul bahçesinde kağıda dökülüyor. Sınav kağıdına değil, kader kağıdına.
Ama bu yıl o kağıda sadece sorular değil, soru işaretleri de sızdı.
O yüzden artık şunu sormanın zamanı geldi:
Biz bu çocuklara ne öğretiyoruz? Bilgiyi mi, kuşkuyu mu? Umudu mu, adaletsizliği mi?
Ezberin Bozulduğu Gün Geldi mi?
Ezber bozan bir eğitim mümkün. Ama bu yalnızca müfredatı değiştirmekle olmaz. Önce bakış açımızı, sonra önceliklerimizi, sonra da niyetimizi değiştirmemiz gerekir.
Şunu net konuşalım:
- Sınav odaklı eğitim, öğrenmeyi değil, yarışmayı teşvik eder.
- Ezber, kısa vadeli başarıyı ödüllendirir; uzun vadeli düşünmeyi cezalandırır.
- Ve güven sarsıldığında, sistemin en çalışkan çocuğu bile kendini haksızlığa uğramış hisseder.
Ezber bozan eğitim; test kitaplarını yırtmak değil, o kitaplara mecbur bırakmamaktır.
Ezber bozan eğitim; not ortalaması değil, düşünebilme cesareti kazandırmaktır.
Ezber bozan eğitim; "kaç puan aldın" değil, "ne öğrendin" diye sorabilmektir.
Bir Sınav Daha Geçti, Ama Asıl Sınav Bitmedi
Belki bu yıl çocuğunuz 90 net yaptı, ama 0.3 puanla istediği okula giremedi.
Belki de tam puan aldı ama birileri onun başarısını gölgeledi.
Ya da hiç istemediği bir Anadolu lisesine yerleşti, çünkü sistem onun hayallerini tanımıyor.
Ama tüm bunların ötesinde, bu çocuklar bize bir şey söylüyor:
“Bize güvenin. Ama önce siz güvenilir olun.”
Bu yıl LGS’den çıkan binlerce çocuğun gözünde gördüğüm şey, ne mutluluktu ne çaresizlik. O bakışlarda bir sessizlik vardı. Sanki herkes aynı şeyi soruyordu:
“Bu muydu?”
Sınav bitti. Ama esas sınav yeni başlıyor.
Ve bu sınavın sorusu şu:
Ezber bozan bir eğitim gerçekten mümkün mü, yoksa biz onu yalnızca konuşmakla mı yetineceğiz?