Ağaçlarımızla Beraber Canlarımız da Yanıyor

Her yıl aynı acıyı yaşamak… Her yıl aynı yangın görüntüleri, aynı feryatlar, aynı çaresizlik.

Yüreğimizi dağlayan duman yalnızca ormanlarımızı değil, umutlarımızı da boğuyor. Ağaçlarımızla birlikte canlılarımız, ormanda yuva kurmuş hayvanlarımız, köylülerimiz, çiftçilerimiz, görev başındaki orman emekçilerimiz yanıyor.

Bugün Eskişehir’de yaşanan yangında kaybettiğimiz kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu sadece bir yangın değil; bu, ihmalin, yetersizliğin ve artık değişmesi gereken bir düzenin ateşidir.

Yorgunuz… Çünkü bu acıya alışmaya zorlanıyoruz. Çünkü her yaz geldiğinde içimizde bir korku büyüyor: “Acaba bu kez nereye sıçrayacak?” diye. Üzülüyoruz, öfkeleniyoruz ama bir türlü köklü çözümler hayata geçirilmiyor.

Artık söz değil, eylem zamanı.

Bu ülke, bu millet, büyük badireleri omuz omuza atlattı. Şimdi de ormanlarımız için, doğamız için, geleceğimiz için bir seferberlik ilan etmenin vaktidir.

Neden tüm yurttaşların servetinden sembolik bir oranla kesinti yapılarak yüzlerce hatta binlerce yangın söndürme uçağı alınmasın?

Neden bu ülkenin ciğerlerini, sadece birkaç helikopterle korumaya çalışalım?

Bu bir lüks değil; bu bir zorunluluk.

Ağaçlarımızı da, canlarımızı da, yarınlarımızı da kurtarabiliriz. Yeter ki bu acıları kader gibi yaşamaktan vazgeçelim.

Bu ülkenin toprağına, ağacına, havasına, suyuna sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.

Ve unutmayalım:

Yanıp kül olan sadece ormanlar değil, vicdanlarımızdır da…