Selinay  Ergün Mannah

Selinay  Ergün Mannah

Vicdanın Sessiz Çığlığı ve Toplumsal Çöküş

 


Modern çağın karmaşasında, vicdanın sessiz çığlıkları giderek daha derinden duyuluyor. Ekonomik kaygıların gölgesinde, insan hayatının değeri her geçen gün biraz daha eriyor. İnsanlar, yalnızca kendi çıkarlarını gözetirken, ahlaki pusulalar sapıyor ve toplumsal dokunun en temel taşları yerinden oynuyor.

 

Ülkemizde birkaç gün önce basına yansıyan "yenidoğan çetesi" skandalı, bu vicdan kaybının en acı verici örneklerinden biri. Masum bebekler, sadece günlük 8 bin TL'lik fatura çıkarabilmek adına uygun olmayan tedavilerle yoğun bakımda tutulmuş. Haksız kazanç uğruna en az 10 bebeğin hayatını kaybettiğinden bahsedilmekte. Bir CİMER şikâyeti ile araştırılmaya başlanarak açığa çıkan bu olay; hepimizi derinden sarsarak, insanlığın nasıl bu kadar acımasızlaşabileceğine dair bir yığın soruyu zihnimize ve koca bir öfke yumrusunu da yüreğimize hapsetmiştir.

 

Benzer şekilde, Amerika’da "Ölüm Meleği" lakabıyla anılan hemşire Genene Jones’un 1970 ve 1980’li yıllarda onlarca masum bebeği hayatlarından koparması, insanın vicdan kaybının evrensel bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor. Hayatın en savunmasız zamanında dahi, bireysel hırslar insanlığın önüne geçebiliyor​.

 

Tarih boyunca bu döngünün tekrarlanmış olabileceğini görüyoruz. 18. yüzyıl İngiltere’sinde baca temizlemek için kullanılan çocuklar, ekonomik çıkarlar uğruna feda edilen hayatların trajik simgeleriydi. Bu çocukların dar bacalarda sıkışıp ciddi yaralanmaları ve yaşamlarını yitirmesi, insanlığın ne kadar acımasızlaşabileceğinin bir başka örneği olarak ne yazık ki karşımıza çıkmaktadır.

 

Bu trajediler, sosyal çürümenin karanlık yüzünü gösterirken, sosyolog Dr. Zeliha Burtek’in söylediklerini hatırlatıyor: Türkiye’nin en derin sorunu ekonomik değil, sosyal bir çöküş. Ekonomi her zaman toparlanır ama sosyal çürümeyi düzeltemezsiniz. Etik değerlerin kaybolduğu, vicdanın silindiği bir toplumda, insani ilişkiler yerini bencilliğe ve kısa vadeli çıkarların peşinden koşmaya bırakıyor. Geçmişte toplumu bir arada tutan değerler, şimdi belirsizliğin gölgesinde eriyip gidiyor​.

Bu karanlık gerçekler bize şunu hatırlatıyor: Para uğruna feda edilen her hayat, aslında toplumun vicdanından bir parça daha eksiltiyor. İnsanlığın bu yolda ilerlemesi, onu anbean dönüşü zorlaşan bir uçuruma doğru sürüklerken, yeniden bizi biz yapan değerlerimize dönüp vicdanın, merhametin her şeyden kıymetli olduğunu hatırlamak, belki de tek kurtuluş yolumuzdur.

 




ARŞİV YAZILAR