ÇALIŞMAK AMA SINAVLARDA BUNU GÖSTEREMEMEK: PEKİ BAŞARININ SIRRI NE?
Bu cümleyi okumak bile üzüyor insanı. Bu durumda olan bir öğrenciyle empati kurduğumda üzüntüsünü ve umutsuzluğunu hissedebiliyorum. Böyle bir sorun yaşanıyorsa öncelikle çalışma biçimi gözden geçirilmelidir. Çünkü çok yüksek bir ihtimalle çalışma biçiminden kaynaklanıyordur bu durum. Sınavlara kısa bir zaman kala çalışmaya başlamak kaçınılmaz bir şekilde ezberi beraberinde getirir. Anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi engeller. Zaman kısalığından dolayı buna bir de kaygı ve stres eklenecektir ki işte o zaman sınavlarda başarı gösterememek olağan bir sonuç olur. Bir de sınava kısa bir zaman kala değil de sürekli çalışan ama bunu sınavlara yansıtamayan öğrenciler var. Bu öğrencilerimizin öncelikle ebeveynleri tarafından baskıya maruz kalıp kalmadıklarının takip edilmesi gerekir. Yüksek başarı beklentisi, başarısızlığı kabul etmeme ve tüm bunları çocuğunuza yansıtmanız onun çalışsa dahi başarı elde edememesindeki diğer gerekçe olan stres ve kaygıyı ön plana çıkarır.
Aslında başarılı olmak, doğrudan kesintisiz ve yoğun bir şekilde çalışmaya bağlanamaz. Çünkü başarmak için öğrenmek gerekir. Öğrenme de çok boyutlu bir süreçtir. Öğrenme ezberi dışarıda bırakan bir kavramdır. Başarı da öğrenmeyle gerçekleşeceğinden, birden fazla boyutun tam olarak bir araya gelmesiyle oluşur. Başarı için iki önemli kavram var: düzen ve motivasyon. Öğrenme süreçlerinde öğrencilerin düzenli ders çalışmasını öneririz. Düzensiz ve yoğun ders çalışma yerine düzenli ve planlı çalışma konusunda alışkanlık kazanmalısınız. Bu düzenin devamlılığında da motivasyondan yararlanmalısınız. Peki, motivasyonunuzu nasıl yükseltebilirsiniz?
- Belirlediğin hedeflerini düşün.
- Ders çalışma eylemini zevkli hale getir.
- Çalışma programlarını gerçekçi bir şekilde hazırla.
- Çalışma programlarına uyma konusunda hassas davran.
Bir başka unsur, öğrencilerin sürekli test çözerek sınava hazırlanmasıdır. Sürekli test çözen öğrenciler zaten muhtemelen sevdikleri ve en başarılı oldukları konunun ya da dersin testini çözüyorlardır. Oysa test çözmek ders çalışmanın yalnızca bir parçasıdır. Test tabiki çözülmelidir ama önce o aşamaya gelmek gerekir. Konu eksiğiniz, zorlandığınız konu ya da tekrara ihtiyacınız varsa test çözmeye başlamamalısınız. Test çözmekteki amaç, farklı soru türlerini görmek ve konuyu pekiştirmektir. Günde kaç soru çözdüğünüzden çok sizi bir adım ileriye taşıyacak kaç soru çözdüğünüz daha önemlidir. Ve az önce belirttiğim gibi bir süre sonra en iyi bildiğiniz konudan soru çözer halde bulursunuz kendinizi. Öğrenciler sevmedikleri dersi sevmeme sorumluluğunu çoğunlukla dersin zor oluşuna dair sahip oldukları düşüncelerden dolayı derse yüklerler. Yeteri kadar çalışmamanın o dersin sevilmesini engellediğini bilmeleri gerekir. Dersi sevip sevmediğinizden çok o dersteki eksiklerinizi nasıl gidereceğiniz üzerine odaklanmalısınız. O derse özgü bir çalışma programıyla bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz.
Bir diğer çalıştığını sınavlara yansıtamama sebebi yeterli kitap okumamaktır. Hayatımızın her aşaması anlamayla ilgilidir. Doğru anlamalar ve yanlış anlamalar. Okuduğunuz soruda ne sorulduğunu tam olarak anlayamazsanız çözümden uzaklaşırsınız. Bu hayatta da öyle değil midir zaten? Bir problem durumuyla karşılaştığınızda problemi doğru bir şekilde tanımlayamazsanız yanlış çözümler üretirsiniz. Sınavlarda sorular zaten sadece bilgiyi sorgulamaz. Bilgiyi analiz etme, sentezleme, değerlendirme gibi becerileri de sorgular. Bu nedenle okuduğunuzu anlamanız başarı için önemlidir. Okuduğunu anlamanın en doğru yolu da kitap okumaktır. Bol bol kitap okuyun.
Tüm bunları yaptığınızda başarının kendiliğinden geldiğini göreceksiniz. Hoşçakalın…
Dr. Pelin ÜREDİ & Prof. Dr. Lütfi ÜREDİ