Güçlü: “Eğitimi aksatmak geleceğimizi karartır”





Tarih: 4 Mart 2021 Perşembe 16:55



Yeni normalleşme ile beraber Mersin başta olmak üzere birçok kentte eğitimin seyreltilmiş olarak devam edeceği Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklaması ile kamuoyuna sunulmuştu.Thales Eğitim Kurumları Müdürü Faik Güçlü pandemi sürecinde eğitimde yaşanan sorunları ve geçilen yüz yüze eğitimle ilgili gazetemizin sorularını yanıtladı. Güçlü, eğitimin önemine vurgu yaparak, “Bir yere gitmek bizlerin geleceğini karartmayabilir ama eğitimi aksatmak bizlerin geleceğini karartır” dedi.

Haber – Vecdi Yenigül

Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısının ardından yeni normalleşme ile beraber eğitime yüz yüze devam edilmesi kararı alındığı açıklanmıştı. Türkiye genelinde tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ilkokullarda, 8. ve 12. sınıfların eğitim öğretime kaldığı yerden devam edileceği kararı milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren bir karar olarak bildirilmişti. Yüksek riskli kategoride yer aldığı açıklanan Mersin’de binlerce öğrencinin beklediği kararın açıklanmasıyla, öğrenciler de eğitimlerine kaldığı yerden devam etmeye başladı. Faik Güçlü, pandemi sürecinde meslek liselerinin üstlendiği görevin de unutulmaması gerektiğini belirterek, “Bugün meslek liseleri pandemi sürecinde birçoğumuzun kullandığı maskeleri ürettiler” ifadelerini kulandı.

“EĞİTİMDEKİ AKSAKLIK 40 YIL SONRA KARŞIMIZA ÇIKAR”

Thales Eğitim Kurumu’nda müdür olarak görev yapan eğitimci Faik Güçlü, Covid-19 salgını ile beraber yaklaşık bir yıldır aksaklık yaşayan eğitim hizmetinin yaşadığı sorunlara ve çözümlerine yer vererek, “Pandemi kısıtlamalarının normalleşme ile beraber herkesin eğitime odaklanması 20 milyon genci ve çocuğu ilgilendiren bir karar. Bunun dışında bu işten para kazanan öğretmenler var. Özel sektörde 300 binin üzerinde çalışan öğretmenler ve bu öğretmenlerin aileleri var. Her kentte ciddi sayılarda artış gösteren özel okullar ve dershaneler var. Doğal olarak bunlara hizmet sağlayan kırtasiyeler var. Bunlara hizmet sağlayan kantinler, giyim sektörü ve servis şoförleri var. Çok büyük bir pastadan bahsediyoruz. Bu anlattıklarımız işin ekonomik boyutu, bu işin en önemli yönü eğitim boyutu. Özellikle ilkokul ve ortaokul seviyesindeki çocukların bilişsel ve duyusal gelişimleri söz konusuydu. Bu çocukları bizler yaklaşık bir yıldır evlere hapsettik. Online olarak, EBA TV ve internet üzerinden dersler verdik. Yaz aylarında okullar açıldı ancak o sıralar okullar tatildi. Resmi olarak okullarımız açıldı ancak dersler yoktu. Telefi programları uygulanmaya başlandı ama aksaklıklar olmaya başladı. Özel okullar yaz aylarını biraz daha değerlendirme şansı buldular. Hemen ardında kış aylarına girdikten sonra pandeminin ikinci dalgası ile karşılaştık ve kısa süreli açık olan okullar tekrar kapandı. O zamanlar da ifade ettiğimiz husus ne olursa olsun okulların açık olması gerektiğiydi. Okulların açık kalmasına tepkiler olabilirdi ama biz bir nesli yok edemeyiz. Bizim şu an yaşadığımız sorunlar 40 yıl sonra karşımıza bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Buluğ çağında üniversiteye geçmeden önceki aşamalarda çocukların gelişimlerinin eksiklikleri uzun yıllar sonra karşımıza çıkacak. Hem algıları hem de eve uzun bir süre kapanmanın yarattığı sorunlar daha sonraki evrelerde karşımıza çıkacak. Bu gençlik hareketli bir gençlik ve bu gençler Z kuşağını oluşturuyor, onları evde tutmak oldukça zor. Aileler bu süreçte çocukları ile yüzleştiler,çocuklarını tanımadıklarını anladılar. Olayın daha çok psikolojik boyutunu anlamaya başladılar. Çocuklarıyla ciddi sorun yaşayan veliler var, çocuklarda depresif hareketler bu dönemde ortaya çıkmaya başladı” diye konuştu.

“EĞİTİMİN AKSATILACAK BİR TARAFI YOK!”

Sosyal hayatın devam ettiği gibi okulların da açılmasının bir neslin kaybedilmesinin önüne geçilecek kadar öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Okulların açılması ile beraber yerinde karar uygulaması güzel ancak eksik bir uygulama oldu. Özellikle 9,10,11. sınıflara haftada iki gün ders yapılacağı açıklaması yapıldı. Bu uygulama pandemi riskinin az olduğu yerler için söylendi ama bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl 8. sınıf olan gençlerCovid-19 salgını ile beraber mart ayında okulların kapanması ile lise 1 öğrencisi oldular ve bu eğitim döneminin de yarısı bitti, karne almalarına 4 ay kaldı ve halen öğretmenlerini görmeyen öğrenciler var. Bu öğrencilerin gençliğe adım attığı bu süreçte eğitim görememesi ve sadece online olarak eğitim görmesi, arkadaşlarını tanımaması büyük bir sorun. Bizler özel okullarda en azından öğrencilerin eksikliklerini kapatmalarında yardım ediyoruz ancak devlet okullarında çocuklar gelişim göstermeden süreci yaşıyorlar. Bunun sorunları belki de uzun yıllar sonra karşımızda görmüş olacağız. Şu an 9,10 ve 11. sınıflar için eğitimde bir uygulama yok, yüksek riskli bölgelerde bu öğrencileri için bir çalışma yok ama düşük riskli yerler için haftanın iki günü belirli saatler eğitimlerine devam edebilecekler. Kısıtlamalara rağmen ben derslere devam edilmesi taraftarıyım birçok meslektaşım beni eleştirdiler ama sosyal hayatımız devam ediyor risk her yerde var. Ne olursa olsun eğitim aksatılacak bir yön değildir. Bizler ulaşımı aksatmıyorsak, bir yere gitmek bizlerin geleceğini karartmayabilir ama eğitimi aksatmak bizlerin geleceğini karartır” şeklinde konuştu.

“ONLİNE SINAVLARIN GÜVENİRLİĞİ SORU İŞARETİ YARATIYORDU”

Haziran ayında yapılması kararlaştırılan Lise sınavları ile ilgili görüş bildiren Güçlü, kaygıları ortadan kaldırması açısından faydalı olacağına değinerek, “Lise öğrencileri Haziran ayında yapılacak olan yüz yüze sınavlarda mevcut müfredatlardan sorumlular, en azından lise ve üniversiteye hazırlık gruplarının mağdur olmaması adına fırsat eşitliği olarak eğitimlerine devam etmeleri çok önemli. Öğrenciler daha önce düzenli olarak okula gittiler ama şimdi bu eğitimi görmeden sınavlara tabi tutulmaları haksızlık noktasında önem arz etti. Bizler daha önce en azından okulları açamıyorsunuz en azından seyreltilmiş sınıflarda sınavlara girecek öğrencilerin önünü açın dedik. Kısa bir süre önce muhtelif kurslara yönelik bir adım atıldı hatta liselere 12. sınıf ve 8. sınıflara takviye kurs izinleri verildi. Gerekli izinler alınarak 12. sınıflara Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği ölçülerde öğrencileri sınavlara hazırlamaya başladık. Lise öğrencilerine yönelik de sınavların yüz yüze yapılması Haziran ayında kararlaştırıldı. Bizler bu süreçte yaz sınav yapılmasın ya da yapılacaksa öğrenciler derslerini görmeli dedik. Online sınavların güvenirliliğinin soru işaretleri uyandırması ve insanlarda kaygı yaratacak olması sınavların yüz yüze olması kararını getirdi” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK EĞİTİMİ GÖZ ARDI EDEMEYİZ”

İdareci olarak görev aldığı eğitim merkezinde alınan tedbirleri de sırasıyla açıklayan Güçlü, eğitimin göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğunu kaydederek, “Alınacak tedbirler önemli, koltukların tekli olması, aralarında mesafe bulunması gibi hassasiyetleri görev olarak aldığım Üniversite düzeyi sınavlarda gördüm ancak lise düzeyinde denk gelmedi. Gerekli tedbirler alınırsa büyük sorunlar olmadan atlatılacağına inanıyorum. Yüz yüze eğitimler başladı ama eğitime devam edemeyen öğrencilerimiz için bizler online eğitime devam ediyoruz. Yasal sınırlar içerisinde gelebilecek öğrencilerimizi Mersin’de bir ilk olarak HES kodu uygulaması ile sabah kurumumuza kabul ediyoruz. Öğrencilerin HES kodu sorgulanıyor, ateş ölçümleri yapılarak sınıflara giriyorlar. Koridorlarımızda dezenfektanlarımız mevcut ve çalışanlarımız maske temini noktasında burada bulunan öğrencilere maske dağıtımı da yapıyorlar. Tekli olarak öğrenciler sıralarında oturuyor ve sınıf mevcudumuz da az sayıda. Yaklaşık 100 öğrencimiz var ve belirli saatlerde branşlara ayırarak programlar uygulanıyor. Sabah dersler oluyor bizler de hassasiyet adına önlemler almaya devam ediyoruz. Mersin yüksek riskli kategoride olduğu için 9,10, ve 11. sınıflar için henüz bir açıklama yok ama 12. sınıflar için uzun zamandır eğitimlerimiz devam ediyor. Halk eğitim, Belediye, İŞ- KUR gibi kurumların açtığı kurslardan iki hafta süreyle bizler takviye kurslarının kendi adımız adına açılmasını bekledik. Bu acı bir durumdu, bizler Halk Eğitim Merkezlerinde dikiş nakış eğitimi verilen kurslardan sonra eğitimimize devam edebildik. Milli Eğitim Bakanlığı her ne olursa olsun eğitim göz ardı edilecek bir konu değil ve her şeyden önce eğitim gelir demişti. Bizler de bunu ifade ettik aklın yol bir. Ulusal kanallarda, Ajanslarda da yer verilen en büyük konu eğitimdi. Bir nesli yok edemeyiz denildi. Türkiye olarak eğitimi göz ardı edemeyiz. Devletin tüm kademleri topyekUn bir seferberlikle işin ciddiyetine vararak hareket etmesi önemli. Sahiller, pazarlar, AVM’ler kaçak yapılan düğünler gibi alanlar insanlarla dolu. En büyük mağduriyeti yaşayanlar kafeler, restoranlar oldu. Bunlar kapalı olabilir ama yoğun olarak işleyen insan trafiğine sahip alanların ortada olması çelişkili bir durum. Ülke olarak ciddi olarak kapanmalıydı ama eğitim de bu konuda kapalı kalacaktık” ifadelerini kullandı.

“MESLEK LİSELERİNİN PANDEMİDE ÖNEMİNİ GÖRDÜK”

Pandemi sürecinde Meslek Liselerinin üretime katkı sağlayarak büyük bir görev üstlendiğini dile getiren Güçlü, “ Meslek liselerinin kıymetini pandemi döneminde fazlasıyla görmüş olduk. Teknik Meslek Liselerinde okuyan öğrencilerin aldıkları dersler ile farklı lise düzeyinde okuyan öğrencilerin aldığı dersler arasında farklar var. Mesleklerini belirleme konusunda da belirli uygulamaların önünün açılmasından yanayım. Kat sayı uygulamaları gibi uygulamalar kalkmalı. Bu grupların sınavlar ile belirli meslekleri tercih etme şansları arasında bir eşitsizlik var. Pandeminin bizlere fazlasıyla eksileri oldu ama artı yanları da oldu.Bugün meslek liseleri pandemi sürecinde birçoğumuzun kullandığı maskeleri ürettiler. Farklı illere dezenfektan üreten meslek liselerimiz oldu. Burada önemli olan üretmek ve bu çarkı meslek liseleri çeviriyor. Onların üniversiteli olmalı çünkü teknik olarak uygulama olarak gelişiyor ama bilişsel olarak Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinde soru çözemedikleri için üniversiteli olamıyorlar. Asgari ücret alarak kendi mesleklerini yapıyorlar ya da kendi mesleklerini bile yapamıyorlar. Meslek liselerinin önündeki engeller kaldırılmalı, sınavsız geçiş haklarının olması gerekiyor. Bu Türkiye ekonomisine de fayda sağlayacak. Mersin Tarsus’ta yer alan Organize Sanayi Bölgesi’nde teknik lise bulunuyor ve birçok fabrika burada okuyan öğrencilere iş teklifi yapıyorlar. Alanında yetişmiş, liyakat sahibi, usta çırak ilişkisini eskisi gibi yok. Tüm lise düzeyleri desteklenmeli ve bunu pandemi sürecinde görmüş olduk” şeklinde konuştu.


 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

cukurovagazetesi.com © Copyright 2023-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA