Narlıkuyu, tarihi mozaikleri, deniz kenarındaki restoranları ve ünlü Cennet-Cehennem obruklarıyla bilinen bir bölge olarak dikkat çekiyor. Yaz aylarında sunulan muhteşem manzaralarla görsel bir şölen sunan Narlıkuyu, yemyeşil dağların eteğinde, berrak deniziyle doğa ve tarih meraklıları için sevimli bir rota oluşuyor. Deniz turizminin yanı sıra, kültürel yaşam ve doğa yürüyüşleri için de ideal bir seçenek sunuyor.
Bölgenin bir diğer cazibe noktası ise zengin mutfağı. Taze deniz ürünleri ve yöresel lezzetleriyle öne çıkan Narlıkuyu, gastronomi tutkunlarını da kendine çekiyor. Büyükşehirlerden uzaklaşmak isteyenler için sakin ve huzurlu bir kaçış noktası olan bu koy, doğallığını koruyarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Mersin'in Silifke ilçesine bağlı olan Narlıkuyu, ilçeye yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunuyor. Kara yolu ile kolaylıkla ulaşılabilen bu koy, Akdeniz'in turkuaz sularına açılan sakin yapısıyla dikkat çekiyor. Günün yorgunluğunu atmak isteyenler için sunulan manzaralar, fotoğraf tutkunlarının ilgisi dikkat çekiyor.
Tarihi Zenginlikler
Roma İmparatorluğu döneminde Porto Calamie olarak bilinen Narlıkuyu'da, 4. yüzyıldan kalma bir hamam ve vaftizhane kalıntısı mevcut. Bu yapı, Korykos'lu Poimenios tarafından yaptırılmış olup, hamamın suyu Cennet obruğundan gelen yer altı suyudur. Bina girişindeki küçük bir kitabe, Poimenios'un imparatorları Arcadius ve Honorius ile olan dostluğunu vurguluyor.
Hamamın sembolik değeri yüksek taban mozaiği ise iyi durumda durumda olmakla birlikte, Mozaiğin merkezinde, Cennet'in üç hurisi olarak bilinen Zeus kızları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia, kumru ve keklikler arasında dans ederken tasvir ediliyor. Yöre halkı, bu mozaiğe "Üç Güzeller Mozaiği" adını vermiştir.
Mitolojik öyküye göre, Akdeniz'in köpüklerinden doğan Afrodit, burada üç güzelin katıldığı bir törenle kutlandı. Narlıkuyu, hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginlikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olarak öne çıkıyor.