Eğitimde fırsat eşitliği ve köylerin kalkınması hedefiyle Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayata geçirilen Köy Enstitüleri, 85. kuruluş yıl dönümünde yeniden hatırlanıyor. Akademik bilginin yanı sıra üretime dayalı eğitim modeliyle toplumsal dönüşümün öncüsü olan bu eşsiz kurumlar, bugün hâlâ ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Türkiye’nin eğitim tarihinde önemli bir yere sahip olan Köy Enstitüleri, 85. kuruluş yıl dönümünü bugün kutluyor. 1940 yılında kurulan ve 1954 yılına kadar faaliyet gösteren Köy Enstitüleri, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak, kırsal kalkınmayı desteklemek ve köy halkının yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla dönemin eğitim sistemine devrim niteliğinde bir yenilik getirmişti.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan Köy Enstitüleri, köylerden gelen gençleri, sadece akademik bilgilerin yanı sıra, tarım, ziraat, inşaat gibi pratik alanlarda da eğiterek köylerin kalkınmasına katkıda bulunmayı hedefliyordu. Enstitülerde eğitim gören öğrenciler, köydeki halkla birlikte çalışarak hem üretime katkı sağlıyor hem de toplumsal dönüşümü destekliyordu. Bu yaklaşım, o dönemde Türkiye’nin eğitim sisteminde büyük bir değişim yaratmış ve köylerdeki eğitim açığını kapatmayı amaçlamıştır.
“Bugün bile yol gösterici”
Köy Enstitüleri'nin yıl dönümü dolayısıyla konuşan öğretmen adayı Sevil Köse, bu özgün modelin günümüzde bile eğitim sistemine ışık tuttuğunu belirtti:
“Köy Enstitüleri, yalnızca bir eğitim reformu değil; aynı zamanda toplumsal adaletin, üretkenliğin ve katılımcı yurttaşlığın da simgesidir. Ezbere dayalı eğitim anlayışının dışında, yaparak ve yaşayarak öğrenmeye dayalı bu model, bireyleri sadece bilgiyle değil, sorumluluk ve yaşam becerileriyle de donatıyordu. 85 yıl sonra bile bu anlayışın güncelliğini koruyor olması, bize eğitimde nasıl daha kapsayıcı ve etkili sistemler kurabileceğimize dair önemli ipuçları veriyor.”