Gül, “Haşimoto kadınlarda on kat daha fazla görülür”

Gül, “Haşimoto kadınlarda on kat daha fazla görülür” cukurovagazetesi.com

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Rahşan Apaydın Gül, tiroid yetmezliğinin en önemli nedenlerinden olan Haşimoto hastalığı ile ilgili gazetecilerin sorunlarını yanıtladı. Haşimoto hastalığının aşamalarını, bulgularını, tanısı ve tedavisi ile ilgili süreci anlatan Gül, Haşimoto hastalığının kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çekerek, “Haşimato hastalığı sıklıkla 20-60 yaş arasında görülürken, kadınlarda erkeklere göre 10 kat fazladır dedi.


Haber – Barış Köksal

Bağışıklık sisteminin bozulmasından kaynaklı hastalıklardan biri olan Haşimoto, reaksiyon gösterdiği organlara karşı farklı rahatsızlıklar meydana getiriyor. Vücudun kendi hücrelerine karşı gelişen bu anormal yanıt sonucunda otoimmün hastalıklar ortaya çıkmış oluyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Rahşan Apaydın Gül hastalığın bulgularına değinerek, “yorgunluk, kilo alma veya kilo vermede güçlük, üşüme, yaygın kas ağrıları, saç dökülmesi ve tüylerde incelme, ciltte kalınlaşma ve çatlama, yüzde ve vücutta ödem eklem hareketlerinde sertlik ve şişlik, kabızlık, depresyon ve anksiyete, adet düzeninde bozukluk, cinsel istekte azalma, kısırlık, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda sık enfeksiyon geçirme” şeklinde sıraladı.

“HAŞİMOTO VE OTOİMMUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ HASTALIĞIDIR”

Haşimoto ve Otoimmun hastalığı hakkında bilgiler veren Gül, Haşimoto hastalığının bir otoimmun hastalığı olduğunu ifade ederek, “Haşimoto, bağışıklık sisteminin bozukluğundan kaynaklanan otoimmun bir endokrin hastalıktır. İlk olarak 1912 yılında Japon bilim insanı Akira Hashimoto tarafından tanımlanmış ve bugün onun adıyla anılmaktadır. Haşimoto hastalığı, sık karşılaşılan bir otoimmun hastalık olup tiroid yetmezliğinin en önemli nedenidir. Otoimmün hastalıklar, vücudun değişik doku ve organlarında bağışıklık sisteminin anormal reaksiyonuyla ortaya çıkan ve etkilediği organa göre isimlendirilen hastalıklardır. Mesela bağışıklık sistemi, bağırsak hücrelerine karşı reaksiyon geliştirirse ülseratif kolit, crohn ve çölyak hastalığı; eklemlere karşı reaksiyon geliştirirse romatoid artrit hastalığı; cilt hücrelerine karşı reaksiyon geliştirirse sedef psöriazis ve vitiligo hastalığı, sinir hücrelerine karşı reaksiyon geliştirirse multipl skleroz hastalığı,  tiroide karşı reaksiyon geliştirirse de haşimoto ve graves hastalığı oluşur. Bu hastalıklar birbirinden farklıymış gibi düşünülse de temelde tüm otoimmun hastalıklar, etkilediği organların hastalığı değil tamamı bağışıklık sisteminin hastalığıdır” diye konuştu.         

“VÜCUDUN HÜCRELERE YANIT VERMESİ SONUCU OTOİMMUN HASTALIĞI ORTAYA ÇIKAR”

Haşimoto hastalığının gelişme sürecini özellikle bağışıklığın bozulmasına bağlı olarak ilerlediğini dile getiren Gül, “Normal şartlarda bağışıklık sistemi vücudun kendi hücrelerini tanır ve onlara zarar vermez. Buna immun tolerans diyoruz. Çeşitli sebeplerden dolayı immün sistemin bağışıklık sistemi regülasyonu bozulduğunda çeşitli organ veya dokuların hücrelerine olan immün tolerans ortadan kalkabilir. Bunun sonucunda bağışıklık sistemi, vücudun bazı dokularını yabancı doku olarak algılamaya başlar ve bu dokuları yok etmek için oto antikor adı verilen antikor üretimini artırır. Hangi organa veya dokuya karşı otoimmün reaksiyon ve oto antikor geliştiyse o organların hücreleri, bağışıklık sistemi tarafından tahrip edilmeye başlanır. İşte vücudun kendi hücrelerine karşı gelişen bu anormal immün yanıt sonucunda otoimmün hastalıklar ortaya çıkar. Tiroid hormonunun yapımında görev alan tiroid peroksidaz enzimi (TPO) ve tiroglobülin (TG) proteinine karşı anti-TPO ve anti-TG adı verilen oto antikorlar gelişir. Bu antikorlar tiroid hücrelerinin tahrip olmasına yol açar. Tiroid hücreleri tahrip oldukça hormon yapan hücre sayısı giderek azalır ve sonunda tiroid hormon yetmezliği hipotiroidi ortaya çıkar” ifadelerini kulandı.

“KADINLAR ERKEKLERE GÖRE 10 KAT RİSK ALTINDA”

Haşimoto hastalığının sebepleri ve bulgularını sırasıyla açıklayanİç Hastalıkları Uzmanı Dr. Rahşan Apaydın Gül,Araştırmalar otoimmün hastalıkların altında birçok farklı sebebin olabileceğini göstermektedir. Bunlar, beslenme yanlışları, bağırsak flora bozukluğu, gıda intoleransları, kronik stres, kronik toksin birikimi, genetik özellikler, bazı vitamin ve minerallerin eksikliği sedanter yaşantı hareketsizlik, uyku bozuklukları, olumsuz çevresel şartlar vs. haşimato hastalığı sıklıkla 20-60 yaş arasında görülürken, kadınlarda erkeklere göre 10 kat fazladır.Yorgunluk, kilo alma veya kilo vermede güçlük, üşüme, yaygın kas ağrıları, saç dökülmesi ve tüylerde incelme, ciltte kalınlaşma ve çatlama, yüzde ve vücutta ödem eklem hareketlerinde sertlik ve şişlik, kabızlık, depresyon ve anksiyete, adet düzeninde bozukluk, cinsel istekte azalma, kısırlık, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda sık enfeksiyon geçirme. Öncelikle kandaki TSH, T3 ve T4 hormonlarına bakılır. Tiroidin yapısı ve büyüklüğü için ultrason testi yapılır. Asıl ayırıcı tanı kanda anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikor düzeylerinin yüksekliğidir. Bu temel tetkiklerin yanı sıra hekimin gerek gördüğü vakalarda daha başka tetkiklerin de yapılması gerekebilir. Kronik enflamasyon, tüm kronik hastalıkların altında yatan en önemli sebeplerden bir tanesidir. Bu sebeple bütüncül yaklaşımda otoimmün hastalıklarla mücadele etmek için öncelikli olarak kronik enflamasyonu düzeltmeye yönelik şu önlemler alınır” şeklinde konuştu.

“HAŞİMOTO HASTALIĞI FARKLI YÖNTEMLERLE TEDAVİ EDİLEBİLİR”        

Haşimoto hastalığının tedavisinde var olan tıp yaklaşımlarını üç ana başlık altında toplayarak açıklayan Gül,Kronik enflamasyon, tüm kronik hastalıkların altında yatan en önemli sebeplerden bir tanesidir. Bu sebeple bütüncül yaklaşımda otoimmün hastalıklarla mücadele etmek için öncelikli olarak kronik enflamasyonu düzeltmeye yönelik şu önlemler alınır. Öncelikle beslenme planlanmalıdır. Bu bağlamda bağırsak florasını ve bağırsak geçirgenliğini bozan ve otoimmün hastalıklara zemin hazırlama potansiyeli taşıyan gıdaların gluten, rafine şeker, fruktoz şurubu, yapay tatlandırıcılar, rafine edilmiş gıdalar ve bu gıdaların içindeki kimyasal katkılar, genetiği değiştirilmiş gıdalar (GDO), aşırı alkol, zirai ilaç kalıntıları barındıran gıdalar, ağır metal içeren gıdalar vs. diyetten çıkarılması gereklidir. Sağlıklı bir metabolizmanın devamı için gerekli vitamin ve mineral D vitamini, B12, iyot, folat, omega-3, selenyum, magnezyum eksikleri tespit edilerek yerine konulmalıdır.Kronik toksin birikimi, kronik enflamasyon yaratan en önemli sebeplerden bir tanesidir. Hava kirliliği, sudaki toksinler, zirai ilaçlar, plastik eşyalardaki toksik bileşikler, toksik temizlik ürünleri ve antibakteriyel kimyasallar, şampuanlar, kozmetikler, parfüm ve deodorantlar, saç boyaları, ağır metaller, dişlerdeki amalgam dolgular, elektromanyetik kirlilik, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları gibi birçok sebep kronik toksisite ve kronik enflamasyona sebep olarak otoimmün reaksiyonu başlatabilmektedir. Kronik enflamasyona yönelik alınması gereken tedbirlerin en başında vücudu bu toksin yükünden korumak ve kurtarmak gelmektedir. Buna yönelik alınması gereken tedbirler konusunda hastalar bilgilendirilip eğitilmelidir. Ayrıca nöralterapi ve ozon tedavisi gibi yöntemlerle bedenin regülasyonu sağlanarak detoks süreci desteklenir” diye konuştu.