İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, görevden uzaklaştırılan Ahmet Türk’ü Mardin’de ziyaret etti.
İmamoğlu, "Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak büyük bir mahcubiyetle kayyumu konuşuyoruz ve kayyuma karşı duruşumuzu, direncimizi, milletimizin seçme ve seçilme hakkının varlığını konuşuyoruz. Bu gerçekten üzüntü verici bir durumdur, başımızı öne eğen bir durumdur, bizi mahcup eden bir durumdur" dedi.
Ekrem İmamoğlu, 4 Kasım'da İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ü ziyaret etmek için Mardin'e geldi. İmamoğlu ile beraberindeki heyet, Mardin Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanı'nda Ahmet Türk, milletvekilleri Servet Mollaoğlu, Mahmut Tanal ve CHP İl Başkanı Mahmut Duyan ile partililer tarafından karşıladı. Derik ilçesine bağlı kırsal Atlı Mahallesi'nde bulunan Ahmet Türk'ün evine geçen heyet, basına kapalı olarak toplantı gerçekleştirildi.
'BURASI EVİMDİR, HERKESE AÇIKTIR'
Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Ahmet Türk, "Sayın başkanımız, bizi ziyaret etmek üzer Mardin'e geldiler. Gelişleri, bizleri ziyaret etmeleri büyük bir onur. Tabii ki Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz dikkatle izliyoruz. Kayyum siyasetiyle bu ülkenin demokrasiye kavuşmasına imkan yok, olanak yok. Gönül isterdi ki barışçıl, kucaklayıcı bir sürecin gelişmesidir. Adaletin, eşitsizliğin ortadan kalktığı bir sürecin gelişmesidir. Hepimiz, demokrasiye inananlar, bunun çabası içindeyiz. İnanıyorum ki çok kısa bir sürede bu ülkede demokrasi gelir, halklarımız kucaklaşır, ötekileştirilen politikalardan vazgeçilir, adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzen sağlanmış olur. Şunu da ifade etmek istiyorum; burası evimdir, herkese açıktır. Halil İbrahim sofrasıdır. Gönlünde barış yatan, bu ülkede kardeşliği, kucaklaşmayı esas alan herkesi misafir etmek istiyorum, davet etmek istiyorum" dedi.
'BİR BASİRETSİZLİK YAŞANMAKTA'
Ekrem İmamoğlu da "Kıymetli Ahmet Başkanımıza, eş başkanına ve Mardin'in bütün belediye yöneticilerine elbette geçmiş olsun duygularımızla buradayız. Çok kıymetli Türkiye Belediyeler Birliği'nin encümen üyelerimizin de bir kısmı bugün bizimle birlikte. Bu aslında kişisel bir ziyaretti. Ülkemizde yerelde güçlenmeyi, yerelde yetkilerin daha fazla olmasını konuşurken ne yazık ki uzun yıllardır tam tersine bir süreci yaşadık. Yerelde yetkiler kısıtlandı, hatta bugün Türkiye'de artık yerel yönetimlerin bütçeleri sadece maaş ödeme seviyesine kadar inecek şekilde bir basiretsizlik yaşanmakta. Şimdi bu sorunları çözmeyi, bu sorunları tekrardan iyileşmeye dönük bir seviyeye adım atmayı hesaplamak veya bu hedefleri koymak yerine ne yazık ki Cumhuriyetimizin 101'inci yıl dönümünde, ikinci yüzyılına güçlü bir adım atalım derken, daha ilk günlerinde kayyumu konuşuyoruz. Seçme seçilme hakkının gasp edilmesini, yok sayılmasını konuşuyoruz" diye konuştu.
'MEMLEKETİN VARLIĞI BİZİM ÖNCELİĞİMİZDİR'
İmamoğlu, "Bu ülkenin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi yok. İstanbul'un göbeğinde, gayri resmi nüfusuyla neredeyse 1 milyon 400 bin nüfusuyla Türkiye'nin en büyük nüfusa sahip ilçesinin kayyuma dönük bir süreçle buluşması, ardından kadim kültürün şehri, bu topraklarda herkesin bir arada yaşamasından onur ve gurur duyduğumuz, dünyaya örnek göstersek ilk 5'te belki bu topraklarda birkaç şehir vardır ama Mardin'de her inancı bulabilirsiniz, her etnik kökeni, her kültürü bir arada görebilirsiniz. Burada gururla, daha güçlü bir demokrasiyi, daha güçlü bir birlikteliği anlatacağımız yerde, bugün burada gerçekten Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak büyük bir mahcubiyetle kayyumu konuşuyoruz ve kayyuma karşı duruşumuzu, direncimizi, milletimizin seçme ve seçilme hakkının varlığını konuşuyoruz. Bu gerçekten üzüntü verici bir durumdur, başımızı öne eğen bir durumdur, bizi mahcup eden bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti devletimizi, milletimizi, dünyaya ne yazık ki itibar noktasında kayba uğratan bir durumdur. İşte bütün bunlardan sıyrılmak adına bugün bir dayanışma içerisindeyiz. Burada bulunan hiçbir mevkidaşım, bir koltuk sevdası uğruna burada değildir. Tam aksine her birimiz bu ülkenin iyiliği, bu memleketin birliği, beraberliği, bölünmez bütünlüğü, bu güzel vatanın, bu cennet vatanın, her ferdine zenginlik yaşatmasını, hür ve özgür olmasını, her bebeğin, her çocuğun güvende olduğu bir memleketin varlığı bizim önceliğimizdir. Bunun olması için de gerçekten adalet, demokrasi çok önemli hususlardır. Bunun tesisi için sırt sırtayız, omuz omuzayız, birbirimize dayanışma içerisindeyiz" dedi.
'1 SİYASİ PARTİDEN RANDEVU ALAMADIK'
İmamoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye Belediyeler Birliği encümeninde yaptığımız dayanışma ve destek açıklamamızın akabinde ülkemizin önemli siyasi partilerinin genel başkanlarını gezdik. 10 siyasi partinin genel başkanından bu uygulamanın hukuksuzluğuna dair, kötü olduğuna dair ve demokratik olmadığına dair, aynı fikirde olmasam da hatta seçilmesin diye mücadele etmiş olsam da Esenyurt ve diğer şehirlerde yapılan bu uygulamanın hukuksuz bir uygulama olduğunu, aşama aşama hukuksuzluğun işletildiğini, kayyum atama şekli hukuksuz, kayyum atama biçimi hukuksuz ki İstanbul'da yapılan tutuklama uygulamaları hukuksuz aynı zamanda meclisin de yok sayılması ayrı bir hukuksuzluk. Oranın da temsil edilmesine fırsat verilmesi ayrı bir hukuksuzluk şeklinde, 10 siyasi partinin de aynı dil ile hukuku savunmaları, demokrasiyi savunmaları değerlidir. Bir siyasi partiden randevu alamadık, gerçekleşmedi. Ama o siyasi partinin de açıkçası bu konuda çekimser kaldığını hissediyorum. O bağlamda şunu söyleyeyim. Bugün bu uygulamayı yapan iktidar ve iktidar mensuplarının da büyük bir bölümünün mahcubiyetini görüyorum. O partide siyaset yapan, vekillik yapan, bir kısım fanatik konuşan insanların dışında büyük bir mahcubiyet duyduklarını görüyorum. Dolayısıyla buradan iddia ediyorum ki belki de siyasi saiklerle konuya tam hakim olmadan bu süreci destekleyen, bu ülkede en fazla yüzde 20-25 insan vardır. Bu anladığında, bu konuyu hissettiğinde hiçbir zaman yüzde 5'in, 10'un üstüne çıkmayacak taraf bulacaktır bu. Bu durumda şunu söyleyelim. Türkiye yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla, yakın coğrafyanın örnek aldığı bir bölgedir. O bakımdan burada atacağımız güçlü, iyileştirici ve birleştirici adımların yakın coğrafyamıza da bütün dünyaya da iyi geleceği sorumluluğunu taşımaktayız."