Kocaeli’de 28 yaşındaki evli ve 2 çocuk babası M.K., komşusunun 18 yaşındaki kızını da yanına alarak kayıplara karıştı. 5 Aralık’ta M.K. eşi Büşra K.’ya "Ben yola çıktım, gidiyorum. Haberin olsun" şeklinde mesaj attı, genç kızın annesi Emine Soylu’ya ise "Kızın benim yanımda. Onu da aldım, gidiyorum" dedi.
Çukurbağ Mahallesi'ndeki apartmanda 2 kızıyla birlikte yaşamını sürdüren Emine Soylu'nun ve üst kat komşusu 2 çocuk annesi Büşra K.'nın hayatları 5 Aralık'ta adeta kabusa döndü. Üniversite sınavına hazırlanan 18 yaşındaki kızı M.Ö.'nün son günlerde hareketlerinden şüphelenen Soylu, bir süre davranışlarını gözlemledi.
"Kızın benim yanımda. Onu da aldım, gidiyorum"
Soylu, dershanedeki öğretmenlerin de "M.Ö.'de dikkat eksikliği olabilir" uyarısının ardından kızını psikoloğa götürdü. Yapılan testlerde genç kıza "dürtüsellik" teşhisi konuldu. Bunun üzerine kızını psikiyatriye götürmeye karar veren Emine Soylu, 5 Aralık'ta üst kat komşusu Büşra K.'nın eşi M.K.'dan bir telefon çağrısı aldı. M.K.'nın "Kızın benim yanımda. Onu da aldım, gidiyorum" demesiyle dünyası başına yıkılan Soylu, vakit kaybetmeden polis merkezine giderek şikayetçi oldu ancak kızı reşit olduğu için netice alamadı. Aynı gün M.K. eşi Büşra K.'ya da "Ben yola çıktım, gidiyorum. Haberin olsun" şeklinde mesaj attı.
Anne vesayet davası açtı
Pes etmeyen anne hukuk mücadelesi başlattı. Emine Soylu, kızının mantıklı kararlar alamadığı gerekçesiyle vesayet davası açtı. M.Ö.'nün eve dönmesi ve eğitimine devam etmesi için yardım bekleyen anne, günlerdir kızının odasında oyuncaklarına sarılıp, ders notlarına bakarak gözyaşı döküyor. 2 çocuğu ile babasının yanına sığınan Büşra K. ise M.K.'dan boşanmak istiyor.
Anne Soylu: "Kızım veteriner hekim olmak istiyordu"
M.Ö.'nün annesi Emin Soylu, "2 çocuk annesiyim. Eşimden ayrıyım. Kızlarımla birlikte yaşıyorum. En küçüğüm geçen sene üniversite sınavına girdi. İyi bir derece yapamadığı için bu sene yeniden hazırlanma kararı aldı. Veteriner hekim olmak istiyordu. Dershaneye yazdırdık. Benim kızım dershaneye gidip geliyordu. Kızımı; üst katımızda oturan, evli, 2 çocuk babası, biri 2, diğeri 2 aylık 2 çocuğu olan komşumuz kaçırdı. Hiç böyle bir şeyden şüphelenmiyorduk. Benim çocuğum ona 'Abi', o da kızıma 'Abiciğim' diyordu" dedi.
"Çocuğumu tanıyamaz oldum"
Emine Soylu, kızının son 1 ayda davranışlarının değiştiğini ve hareketlerinden şüphelenmeye başladığını ifade ederek, "Çocuğumu tanıyamaz oldum. Bir arkadaşını çağırdım. 'Ben kızımın hareketlerinden şüpheleniyorum. O yasaklı maddeler kullanıyor olabilir mi? Bana söyle. Siz doğruyu yanlışı bilemezsiniz. Ben onu ne zorluklarla büyüttüm' dedim. Arkadaşı da bana 'Yok Emine Teyze. O bir şey kullanmıyor' dedi. Bende bunun üzerine 'Sakın bu konuştuklarımızı ona söyleme' dedim ama arkadaşı bunları söylemiş. Bizde bu yüzden kızımla tartıştık" diye konuştu.
"18 yaşındaki çocuk kocaya böyle mi gider"
Dershanedeki öğretmenlerinin "Kızınızın dikkat dağınıklığı olabilir" uyarısı üzerine psikolog ile görüştüğünü, yapılan testlerde M.Ö.'ye "dürtüsellik" teşhisi konulduğunu dile getiren Emine Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Dürtüselliğinin çok yüksek olduğu ortaya çıktı. Yüksekliğin anlamı ise tek başına mantıklı karar verememek, yolun sonunun uçurum olduğunu bile bile gitmek, kararlarını doğru verememek. Psikolog bizi psikiyatriye yönlendirdi. Bende onu psikiyatriye götürecektim ama o adam bütün bilgileri kızımdan alıyordu. Onu psikiyatriye götüreceğimin ertesi günü ben ve büyük kızım işteyken, kızımı dershaneden alıp, yanına da kız kardeşini vermiş. Benim kızım 18 yaşını gireli 4 ay oldu ama uyku oyuncaklarıyla uyuyan bir çocuk. Benim çocuğumu kız kardeşiyle eve gönderiyor. 18 yaşında dediğiniz çocuk uyku oyuncaklarını alıyor, geyikli taçlarını alıyor, bir iki parça kıyafetini alıp gidiyor. 18 yaşındaki çocuk kocaya böyle mi gider? O gün kızımı aradım. Kızım dershane çıkışı hep beni arardı. Bana 'Servetim', 'Anneciğim' diye hitap ederdi. Biz hep böyle konuşurduk. Aradım aradım ulaşamadım. Telefonu kapalıydı. Ulaşamayınca ablasını aradım. O da ulaşamadığını söyledi"
"Beynimden vurulmuşa döndüm"
Kızına ulaşamayınca işten izin alıp otobüsle eve gittiği sırada M.K.'nın kendisini aradığını anlatan Soylu, "O adam beni aradı. 'Kızın benim yanımda. Ben kafayı kırdım. Her şeyi göze aldım. Onu bırakamam. Onu da aldım, gidiyorum' dedi. Bende 'Benim çocuğumu bırak. 2 çocuğuna bak' dedim. 'Bırakamam onu. O benim kız arkadaşım' dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. O yol bitmek bilmedi. Karakola gittim. 'Senin kızın reşit' dediler. Devletim 'Çocukları okutun' diyor, kanunlarım 'Çocukları küçük yaşta evlendirmeyin' diyor. Ben çocuğumu okutup devletime, milletime yararlı evlat yapmak istiyorum. Okutmak istiyorum bu çocuğu, evlendirmek istemiyorum. Okusun istiyorum" ifadelerini kullandı.
"Cıvıl cıvıldı"
Kızının etki altına alındığını ve doğru kararlar veremediğini kaydeden Emine Soylu, "Kızım o adam ne derse onu diyor. 'Onun can güvenliği yok. Bizi böyle kabullenin, bizi destekleyin' diyor. Dediği tek şey bu. Başka bir şey demiyor. Benim çocuğum bir şeyin etkisi altında. Ben çocuğumu tanıyorum. Sadece son 1 aydır onu tanıyamıyordum. İçine kapanıktı, odadan dışarıya çıkmıyordu. Öncesinde cıvıl cıvıldı. Anne kız günü yapardık, sinema günü yapardık, ablasıyla kız kardeş günü yaparlardı. Bizim öyle güzel günlerimiz vardı" dedi.
"Karısına nağmeler atan adam ne ara benim kızıma aşık oldu
Emine Soylu, çocuklarına M.K.'dan uzak durmaları için sürekli uyarılarda bulunduğunu da kaydederek, "Ben çocuklarıma 'O normal bir insan değil. O sabıkalı, berduş' diyordum. Çevresini biliyorum. İçip içip geliyor. Karısını dövüyor. Kaç kere elinden aldım. Cümle alem biliyor. İçip içip alemler yapıyor. Arabanın sesini son ses açıp 'Karımı seviyorum' diyordu. Daha 1 hafta önce 'Karımı seviyorum' diye nağmeler atan adam ne ara benim kızıma aşık oldu? Akrabalarını arayıp 'Karımla aramızı düzeltin' diyordu" cümlelerini kullandı.
Annenin yardım çığlığı
Yetkililere seslenen ve yardım isteyen anne Soylu, "Hepinizin çocuğu var. Bu çocuğun aklı baliğ mi? Verdiği kararlar normal mi? Ben çocuğumu okutmak istiyorum. Evlendirmek istemiyorum. Benim çocuğum kuma gitsin istemiyorum. Ben çocuğumu bırakmam. Devletimden yardım istiyorum. Benden daha iyi kim korur? O 2 çocuğunu, karısını korusun. Benim çocuğumu bana versin. 18 yaşında olabilir ama oyuncaklarla oynayan bir çocuktu. Kuzenlerinin oyuncak bisikletlerine binen bir çocuktu. Bana yardım edin. Cumhurbaşkanım lütfen bana yardım edin. Beni perişan etmeyin" diyerek gözyaşlarına hakim olamadı.
Büşra K: "Eşimde gariplikler vardı"
M.K. ile 3 yıl önce evlendiğini söyleyen Büşra K. ise "M.'de bu yılın başlarında gariplikler vardı. İlk evlendiğimizde pandemiden dolayı çok fazla dışarıya çıkamıyordu ama pandemi bittikten sonra daha fazla çıkmaya, alkol içmeye başladı. Çocuk olduktan sonra biraz toparlandı gibi oldu. Çocuğumuz 2 yaşında gelmeye yakınken bocaladı. Hamile olduğumu öğrendiğinde de sevindi gibiydi. Herhalde sorumluluğu alamadı" dedi.
"Başka kızlara da tacizde bulunuyormuş"
M.K.'nın düzenli bir işi olmadığını ifade eden Büşra K., "Beni kandırdı. İşe gittiğine dair, mesaiye kalacağına dair şeyler söyledi. Bende şikayetlerde bulunduğum içi bana saldırıyordu. Sonrasında yine birkaç işe girmeye başladı. Kavgalarımız oluyordu. Düzenli işi yoktu. İşten çıkma sebeplerinin birileriyle tartıştığı için olduğunu söylerdi ama asıl nedeni başka kızlara da tacizde bulunuyormuş" diye konuştu.
"Kollarımı sıkıp ittiriyordu, kafama çok vuruyordu"
Zaman zaman eşinin sözlü ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını belirten Büşra K., "Telefonlarına bakmak istediğimde kollarımı sıkıp ittiriyordu, kafama çok vuruyordu. Evden gitmeden önce daha fazla saldırmaya başlamıştı. 'Sıkılıyorum, evde huzurum yok' deyip içmeye gidiyordu. Geldiğinde de kavgalarımız oluyordu. 'Neden içiyorsun?' dediğimde saldırıyordu. 2 aydır boşlukta gibiydi. Dümdüz bakıyordu, duyguları yoktu. Çocuğu da sevmiyordu. 'Hayattan zevk almıyorum. Bir tek kızım için hayattayım' gibi şeyler söylüyordu" şeklinde konuştu.
"Boşanmak için ayaklarına kapanıyordum"
Eşinin 18 yaşındaki genç bir kızı da yanına alarak kayıplara karışacağını hiç düşünmediğini ifade eden Büşra K., "Hiç şüphelenmezdim. Ben yaşı büyük kadınlarla takıldığını düşünüyordum. Hatta kanıtlamaya çalışıyordum bunu ama çocuklarım olduğu için bir şey yapamıyordum. Sorduğumda 'Biri yok, olamaz' diyordu. Boşanmak için ayaklarına kapanıyordum. 'Dilekçe veririz' deyip geçiştiriyordu. Gitmeden önce 'Çocuklarıma son kez sarılacağım. Tek başıma gideceğim. Gittiğim yerde hep ağlayacağım' dedi. Bende kendine bir şey yapacak diye düşündüm, pek umursamadım. Evde de hep ağlıyor gibi yapıyordu" ifadelerini kullandı.