Açlık sınırının çok altında hayatlar

Açlık sınırının çok altında hayatlar cukurovagazetesi.com

Aralık ayında yapılacak olan asgari ücret artışı ile beraber sonrasında Ocak ayında memur ve emeklilerin zam oranları belli olacak. Asgari ücrettin 2023 yılı için öngörülen rakamlar 7 bin ile 8 bin arasında rakamlar konuşulurken en düşük emekli maaşı 3 bin 500 lira seviyesinde. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı içerisinde boğuşan emeklilerin taleplerini ve isteklerini dinlemek adına Türkiye Emekliler Derneği Mersin Şubesi Başkanı Cemal Akbudak, Gazetemize özel demeçler verdi.


Haber - Fırat TATLI

AKBUDAK: “VİCDANSIZLIK”

Asgari ücrete zam sonrasında en düşük emekli maaşı ile asgari ücret arasında arasın da uçurum olacağını ifade eden Akbudak, “Emeklisi de, asgari ücretlisi de bu ülkede yaşıyor. Bu ülkenin şartlarına göre yaşıyor, harcadıkları para bu ülkede aynı durumda. Şimdi eğer asgari ücretli düşünülürken 7 bin 500,  8 bin lira gibi rakamlar konuşuyor. Tabi ki günümüz rakamlarına göre çok gülünç rakamlar çünkü bu rakamlar bile açlık sınırının altında kalan rakamlar. Ama asgari ücretliye 7 bin 500,8 bin 500 lira gibi rakamlar verilmesi düşünürken, emeklinin 3 bin 500 gibi rakamlarda kalması vicdansızlık bunun başka bir açıklaması yok” şeklinde konuştu.

EMEKLİ MAAŞLARINDAKİ FARK NEYDEN KAYNAKLANIYOR?

Emeklilerin maaş talebinin en alt sınır olarak asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini ifade eden, “Oda her türlü açlık sınırının altında olacak. Bu sistemin bozukluğundan kaynaklanıyor. Maaş bağlama oranları yüzde 73’lerde iken, şuanda yüzde 35’lere, yüzde 33’lere düştü. Biz maaş bağlanma oranlarının düzenli olmasını istiyoruz ki intibak yasası dedik buna da, bu yasada 2000 yılı öncesi çıkartılmıştı. Konu aynı her şey aynı ama 2000 yılı sonrası için mecliste ret kararı veriliyor. Yani farklı bir mantıkta gidiyorlar. ‘Ben ne kadar geç verirsem nasıl olsa geriye dönük işlemediği için ondan sonrası işleyecek ben o kadar kardayım’ hesabı yapıyor. Ama doğru değil. İntibakın bir an önce verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

SEYYANEN ZAM

Akbudak emekliyi sıkıntıya sokan bir durum daha olduğunu belirterek, “Yüzdeli rakamlar ile emeklinin maaşına zam yapılması. Şimdi 3500 lira alan kişi yüzde 20 zam yapsanız 700 lira gibi bir rakam çıkacak. 10 bin lira alana yüzde 20 yaptığımız zaman ise 2 bin lira gibi bir rakam çıkacak. Biz bunun hesaplamasını yaparken aradaki uçurumu kapatılması ve seyyanen zam yapılmasını talep ediyoruz. Biz diyoruz ki yüzdeli rakamlar emekliler arasındaki uçurumu açmaktan bir şeye yaramıyor. Yıllardır talebimiz bu, bundan sonraki taleplerimizde bu olacak” dedi.

EMEKLİLERİN TALEPLERİ

Türkiye Emekliler Derneği Genel Merkezi olarak emeklinin talepleri adı altında taleplerini dile getirildiğini ifade eden Akbudak, “İntibak sorunun bir an önce çözülmesi gerek. En düşük emekli aylığı asgari ücretten az olmaması gerekiyor yarıca refahtan emeklilere pay verilmesi gerekiyor. Mademki biz refahın içerisindeyiz, buradan payı emekliye de verin diyoruz. Aylık bağlama oranı yüzde 35’lere yüzde 33’lere düşmüş iken geçmiş dönemde yüzde 70’lerde olan bağlama oranı vardı. Bu sisteme üzerinden Genel Kurmay Başkanı dahil emekli olsa alacağı emekli maaşı açlık sınırında bir rakam olacak. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Artı olarak geçmiş dönemlerde insanlar fatura fiş kuyruğunda gidip 1 ton patates alıyordu. Götürüyordu o faturayı gösteriyordu. Bir adam 1 ton patatesi 1 ayda mı yiyecek? Devlet maliye memuru gibi emekliye fatura toplatıyordu. O zaman KDV oranları yüzde 10-15 civarında iken biz faturaları topluyorduk. Fatura fiş toplamayı bıraktırdılar ek oranlarını yüzde 4-5 oranında getirdiler. Ama ben bugün bir şey harcıyorsam yüzde 10-15 KDV veriyorsam sen bunun yüzde 4-5 olarak bana ödeme. Emeklilerde olan ek ödenek oranı olan KDV oranın yüzde 8 ile 10 arasına çıkarılması gerekiyor. Bunun düzeltilmesi gerekiyor ki emekliler düzgün maaş alsın” açıklamasını yaptı.

“ENFLASYON SEPETİNDE EMEKLİ İÇİN BİR ŞEY YOK”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in hesapladığı enflasyon sepetinin emeklinin yaşamı ile hiçbir ilgisi ve alakası olmadığı ifade eden Akbudak, şöyle devam etti, “ Sepette 430 kalem mal var. Bu sepetin içerisinde bunların büyük çoğunluğu emekliyi ilgilendirmiyor. Ama siz emeklinin hayatında kullanmadıklarını sepetin içerisine koyduğunuz zaman enflasyon rakamları tabi ki bugünü şartlara göre düşük çıkar. Enflasyonun yüzde 150, yüzde 180 olduğu bir dönemde don lastiği denilmiş sepette, idare lambasının camı diyor, tenis topu diyor, traktör lastiği diyor, Avrupa seyahati diyor bu 430 kalem malın içerinde emeklinin kaçta kaçı bunları kullanıyor. Emekli bunların hiçbirini kullanmıyor onu ilgilendiren elektrik su faturası, kirası, yemesi, içmesidir. Belki 10 kalem mal çıkmaz. Bunların enflasyon hesaplamasını yapıp verseler emekliye yeter” ifadelerini kullandı.

BAYRAM İKRAMİYESİ GÜLÜNÇ BİR RAKAM

Emeklilerin yılda iki defa aldığı bayram ikramiyelerine de değinen Akbudak, “Şimdi bayram ikramiyesi bin liraydı, bin 100 liraya çıkartıldı. Aradan 4-5 sene geçti hala bin 100 lirada. Şimdi enflasyon rakamlarının yüzde 200’leri geçtiği bir dönemde bu bayram ikramiyesin bin 100’de kalması gülünç bir rakam. Şimdi alt sınır emekli maaşı 3 bin 500 lira, siz veriyorsunuz bin 100 lira. Bunu aslında TÜFE’ye endekslesinler. Madem bir iş yapılıyor bunu TÜFE’ye endeksleyin emekli en azından ne alacağını bilir” ifadelerini kullandı.

“EMEKLİDEN NEDEN KATKI PAYI ALINIYOR?”

Emeklilerin hastanelerde ödediği katkı payına da değinen Akbudak, “Şimdi geçmiş dönemlerde emekliler çalıştıkları dönemde sağlığa ihtiyaçları yoktu. Emekli yıllarca iki tane prim öder. Bu gün aldığı emeklilik yaşlılık maaşı dedikleri birde sağlık primidir. Biz bunun primlerini fazlası gününde ödedim şimdi dönülüyor emekliden sağlıkta katkı payı isteniyor. Biz geçmiş dönemlerde bunun primlerini ödemiştik, tam ihtiyacım olacak dönemde bizden katkı payı isteniyor. Emekli hastaneye gittiği müddetçe katkı payı alınıyor. Şimdi adam gençken çalışırken hastaneye ihtiyacı yoktu. Ben niye bu primleri ödedim, yarın emekli olduğumda sağlığa ihtiyacım olduğunda katkı payı ödemeyeyim diye peşin peşin ödedim. Ama şimdi dönüp baktığımızda hastaneye gidildiğinde veya eczaneye gidildiğinde emekliden katkı payı alınıyor. Yani bu hiçbir vicdana sığmaz ben bunun parasını zamanında neden ödedim. Onun için emekliden alınan sağlıktaki katkı payının alınmaması gerekiyor” dedi

“EMEKLİ DERNEKLERİ PROMOSYON GÖRÜŞMELERİNDE OLMALI”

Son dönemlerde özellikle özel sektör ve kamu da banka promosyonlarının verildiği şu dönemde emeklilerin promosyonuna değinen Akbudak, “Şimdi promosyonun geçmiş dönemlerde SSK, Ziraat Bankası, Vakıf Bankası, Halk Bankası’na emeklilerin maaşı ödensin diye prim veriyordu, komisyon veriliyordu. Şimdi biz döndük bu sefer bankalardan promosyon istemeye başladık. Geçmiş dönemlerde bankalara komisyon, prim ödenirken bugün SGK dönüp artık emeklikler için prim istiyor.   Bize bu dönem 3 yıllığına 27 bin lira verildi. Bugünkü aşamada promosyonların geldiği rakamlar kampanya dönemi ve rekabetten kaynaklı artış oldu. Özel sektörde çalışanların ya da kamuda çalışanların promosyonları biraz daha farklı. Onların aldığı maaş ile emeklilerin aldığı maaş aynı değil. Birde onlarda şöyle bir şey var onlarda kurum gidip banka ile görüştükten sonra belli miktarda promosyon alabiliyor. Ama biz emeklilerin muhatap ola bileceği sadece SGK var. Bununda SGK üzerinden yürütülüp yürütülmesi lazımdır. Bundan da emekli derneklerinde içinde olması gerek ki bankalardan taleplerde bulunabilsinler. Özelde ya da kamuda çalışanların promosyon için pazarlık etme şansları var ama bizim öyle bir şansımız yok. Sadece SGK emeklinin hakkını hukukunu koruyabilir savunabilir” şeklinde konuştu.  

“AİLE DESTEĞİ YAPILMALI”

Emeklinin geçim sıkıntısından kaynaklı aile yardımı yapılması gerektiğini ifade eden Akbudak, “Şunda emeklinin çocuğu işten çıkartılıyor. Sonra oda eşiyle, çocuğuyla birlikte ailesinin yanına yerleşmek zorunda kalıyor. Adam kendi hayatını idame ettiremezken bide çocuğunun, torununun sorunlarını sırtlamak zorunda kalıyor. Bu yüzden aile yardımın yapılması gerekiyor” ifadesini kullandı.

“EMEKLİ TOKİ’DEN KONUT SAHİBİ OLAMAZ”

Konut alım desteklerine de değinen Akbudak, “TOKİ’den hiçbir emeklinin gidip bugün ev sahibi olması mümkün değildir. Kalkıp 100 bin, 200 bin lira para isteniyor, emeklinin aldığı emekli maaşının nerdeyse iki mislini prim olarak ödeyeceksin ki, ev sahibi olabilirsin. Emekli bu rakamlar ile geçinemezken kirada otururken birde gidip TOKİ’den ev sahibi olacak. Böyle bir şey hayatta mümkün değildir. Onun için sıkıntı çok. Mevcut durumu çok iyi görmüyorum emekli intihar edecek duruma gelmiş. Birinden alıp birine veriyor ve sonunda patlıyor. Emeklinin sıkıntısı çok. Emeklide sürünmeye devam ediyor. Bu kadar rezilliğe rağmen sağlıklarına dikkat etsinler oda ne kadar dikkat edebilirlerse” dedi.