Görücü Usulü filminin Mersin’deki çekimleri tamamlandı

Görücü Usulü filminin Mersin’deki çekimleri tamamlandı cukurovagazetesi.com

Başrollerinde Anıl İlter ve Tuğba Melis Türk’ün oynadığı ’Görücü Usulü’ adlı romantik komedi filminin Mersin çekimleri tamamlandı. 3 haftalık çekimlerin ardından set ekibi İstanbul’a döndü. Filmin Genel Koordinatörü Aymin Atay, Mersin’deki çekimlerin çok keyifli geçtiğini vurguladı. Atay, filme ilişkin gazetemize özel açıklamalarda bulundu.


Haber- Barış Köksal 

18 Yapım ve Klan Film'in ortak yapımı olan 'Görücü Usulü' filminin çekimleri Mersin'de yapıldı. Bir romantik komedi filmi olan 'Görücü Usulü'nün çekimlerinde Kızkalesi'nden Mersin Tren Garı'na kadar pek çok mekan kullanıldı. İlker Arslan ve Barış Erdoğan'ın senaryosunu yazdığı filmin oyuncu kadrosunda Anıl İlter ve Tuğba Melis Türk'ün yanı sıra İbrahim Kendirci, Ruhi Sarı, Ali İpin, Başak İlhan, Hande Arısoy, Kahraman Sivri ve Nergis Çorakçı gibi ünlü oyuncular da yer aldı. Filmin figürasyon ekibini ise Mersinli oyuncular oluşturdu. Gazetemize konuşan Filmin Genel Koordinatörü Aymin Atay,  "Hep 'Mersin, Türkiye'nin Miami'si' derlerdi. Hep merak ediyordum. İlk kez film için geldik" dedi.

 

KENTİN FARKLI NOKTALARINA KURULAN SET MERSİNLİLER'DE MERAK UYANDIRDI

Film seti 3 hafta boyunca kentin farklı noktalarında kuruldu. Karavanları, kostüm kamyonlarını ve ekipmanları gören Mersinliler, kentte hangi filmin veya dizinin çekildiğini merak etti. 50 kişilik teknik ekip ve 12 kişilik oyuncu kadrosuyla İstemihan Talay Caddesi'nden Kızkalesi'ne uzanan çekim serüveninin bir durağı da Mersin Tren Garı oldu. Filmin Genel Koordinatörü Aymin Atay, Gar çekiminin filmin ilk sahnesi olduğunu belirtirken, bugün çekimleri tamamlayıp İstanbul'a döneceklerini ve orada da dış çekimlerin bir kısmına devam edeceklerini söyledi.

 

"DİĞER PROJEYE ÇALIŞIRKEN BİR ANDA BU FİLMİN SENARYOSU BİZE GELDİ"

Filmin detaylarından önce Genel Koordinatörlüğü'nü yürüttüğü 18 Yapım'ın kuruluş amacından söz eden Atay, "Annem Yasemin Conker. Kitapları var ve İyi Olmak Mümkün Vakfı'nı kurdu. Hayatın birçok alanında iyileşmeler ve gelişmeleri sağlayan birtakım çalışmalar yapıyor ve bunun yöntemlerini anlatıp öğretiyor. Tek amacı bunu tüm Türkiye'ye daha fazla yayabilmekti. Çünkü çeşitli illerde bu eğitimleri yapıyorlardı ama daha geniş kitlelere ulaşabilmeyi amaçlıyorlardı. Bu prodüksiyon şirketi fikri de oradan çıktı. Aslında bir başka fikirle doğru. Bu sinema filminden önce başka bir fikir üzerinde çalışıyorduk. Diğer projeye çalışırken bir anda bu filmin senaryosu bize geldi" dedi. Filmin senaristlerinin çok iyi iki romantik komedi yazarı olduğunu vurgulayan Atay, "Bu alanda çok fazla işleri var ve bu işin matematiğini çok iyi biliyorlar. Dilleri çok komik. Senaryo bize geldiğinde de çok beğendik. Acaba 'elimizdeki diğer iş pişerken bir yandan bunu mu yapsak' dedik ve öyle gelişti" ifadelerine yer verdi. Atay, öte yandan İyi Olmak Mümkün kitabının filmin bazı sahnelerinde yer aldığının bilgisini de paylaştı.

 

"ÖN ÇALIŞMA İÇİN GELDİĞİMİZDE ŞEHRİ HAKİKATEN ÇOK BEĞENDİK"

Filmin aslında Eskişehir'de çekileceğini ancak çekimleri Mersin'e kaydırdıklarını vurgulayan Atay, "Çünkü biz Mersin'i çok sevdik. Eskişehir'in dokusu, mekanları ve ortamı aradığımız gibi değildi. İlk oraya gittik, orayı beğenmeyince Mersin'e geldik. Zaten Ulaş Çobancı da Mersinli. Hem ondan duymuştuk Mersin'i hem de benim üniversite okuduğum dönemde İstanbul'da Mersinli çok arkadaşım vardı. Mersin'i hep 'Türkiye'nin Miami'si' diye anlatırlardı. Merak ediyordum. 'Bir gidelim, görelim' diyordum. İlk kez film için geldik. Ön çalışma için geldiğimizde şehri hakikaten çok beğendik. Çok farklı yerlerini gezdik ve hikayeyi 'dokusunu bozmadan Mersin'e adapte edebilir miyiz' diye baktık. Döndükten sonra senaristlerimizle toplantı yaptık. Mersin'i çok iyi bildiklerini ve hikayeyi çok rahat bir şekilde Mersin'e adapte edebileceklerini söylediler. Hikayenin ana dokusu değişmeden, mekansal olarak Mersin'i ön plana alan bir çalışma yaptılar ve biz buraya geldik" diye konuştu.

 

"CANLA BAŞLA BAŞLA VE EKİP RUHUYLA ÇALIŞIYORUZ"

Mersin'deki çekimlerin 3 hafta olarak programlandığını belirten Atay, "Çok kalabalık bir ekibiz. Işık ekibi, kamera ekibi, kostüm ve makyaj ekibi, saç ekibi, çaycımız derken; set kadromuz 50 kişiden oluşuyor. Bunun yanında 12 kişilik bir oyuncu kadromuz var. Ana kastımız 12 kişi ama yan karakterler de var. Çok fazla figürasyon kullanıyoruz. O aşamada da ajanslarla çalışıyoruz ve Mersinliler bu ekipte yer alıyor. Canla başla başla ve ekip ruhuyla çalışıyoruz" dedi.

 

"KIZKALESİ'Nİ BAYAĞI BİR KULLANDIK"

Çekimlere ilişkin bilgi veren Atay, "Çekimleri her gün farklı bir mekanda yaptık. İç mekanlarımız olduğu kadar dış mekanlarımız da oldu. Mesela bugün Mersin Tren Garı'ndayız. Çekimler, senaryonun aktığı şekilde gitmiyor. Mesela burada çektiğimiz sahne, filmin ilk sahneleri.  Çekimler, biraz da müsaitlik durumlarına göre ilerledi. Mesela ev mekanlarımız vardı. Ev sahipleriyle önceden anlaşmıştık ve müsait oldukları günlere göre evleri kiralamıştık. Kafe ve bar sahneleri vardı. Onlar için ayrı günler planlamıştık. Bir meyhane sahnemiz vardı, onu ayrı bir gün çektik. Çekim programını güzel oturttuk. Kızkalesi'ni bayağı bir kullandık. Orada hem kalede hem de kıyıda çekimlerimiz oldu. Çok tatlı ve güzel sahnelerimiz var. Bayağı yoğun bir program oldu. Çekimlerin sonuna geldik. Çarşamba günü itibariyle de artık İstanbul'a dönüyoruz. İstanbul'da da birkaç çekimimiz var" ifadelerine yer verdi.

 

"ŞU AN FİLMİN İKİNCİSİ YAZILIYOR"

Filmin hikayesinden ipuçları veren Atay, "Aslında bir romantik komedi. Tatlı bir hikaye. Tesadüf sonucu yaşanan bir karşılaşma aşka dönüşüyor. Aşka dönüşürkenki süreç çok komik. Güzel yazılmış bir hikaye. Karakterler çok komik. Her karakterin kendine has birtakım özellikleri var ve ana karakterlerin yanında onları da çok fazla görmek istiyorsunuz. Çok komik ve enteresan tiplemeler var. Bence asıl güzelliği de orada. Bazı işlerde hikayenin genelde ana karakter üzerinde yazıldığını ve yan kastın önemsenmediğini görüyorum. Bizim hikayemizde her bir karakterin kendi içinde bir dünyası var. Hatta şu an filmin ikincisi yazılıyor" dedi.

 

"FİLMDE MERSİN'İN BAŞKA BİR YER GİBİ ALGILANMA İHTİMALİ YOK"

Çekimlerde Mersin'in dokusunu ön plana çıkarttıklarını vurgulayan Atay, "Mersinliler filmi izledikleri zaman bunu göreceklerdir. Biz kente ilk kez geliyoruz ama kenti bilenler izlediklerinde 'burası' ya da 'şurası' gibi ifadeler kullanacaklardır. Mersin'i çok fazla gösterdik. Mersin'in çok tatlı olduğunu düşünüyorum. Zaten o yüzden Mersin'de çektik. Filmde Mersin'in başka bir yer gibi algılanma ihtimali yok. Mersin'in Mersin olduğu belli" diye konuştu.

 

"FİLMİN ÇEKİM SÜRECİ FİLMDEN DAHA KOMİK"

Mersinlilerin kendilerini sıcakkanlı karşıladığını sözlerine ekleyen Atay, "Halkın bu kadar misafirperver olduğunu bilmiyordum. Bu kadar yardımcı olacaklarını beklemiyordum. İnsanlar bize evlerini açtılar. Sağdan soldan destek olmak isteyenler oldu. Tabi İstanbul'da bazı şeyler daha ticari ve 'para' odağında gelişiyor. Anadolu'daki samimiyeti biliyorduk ve burada da o sıcaklığı gördük.  Eşime de 'bugün şu oldu, bugün bu oldu' diye anlatıyordum. Hatta eşim, 'siz filmin yapılışını niye film yapmıyorsunuz' dedi. Filmin çekim süreci filmden daha komik. İster istemez krizler de yaşandı. Ama genel olarak güzel ve uyum içinde aktı. Biz Mersin'i çok sevdik" ifadelerine yer verdi.