Dr. Bilgen, biyoplastik alanında yaptığı çalışmaları aktardı,

Dr. Bilgen, biyoplastik alanında yaptığı çalışmaları aktardı, cukurovagazetesi.com

Mersin Üniversitesi’nde görev yapan ve çeşitli ülkelerde edindiği tecrübeleri Mersin’e taşıyan Prof. Dr. H. Duygu Bilgen, biyoplastik alanında yaptığı çalışmaları gazetecilere anlattı.


Haber – Barış Köksal

Mersin Üniversitesi’nde görev yapan ve çeşitli ülkelerde edindiği tecrübeleri Mersin’e taşıyan Prof. Dr. H. Duygu Bilgen, biyoplastik alanında yaptığı çalışmaları gazetecilere anlattı. Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümünün ilk mezunlarından olduğunu kaydeden Bilgen, Anne ve babasının öğretmen olması sebebi ile erken yaşta okul hayatına başlayıp, 20 yaşında üniversiteden mezun olarak mühendisliğe adım attığını belirtti. Akademik kariyerinin başladığını ve yine Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümünden yüksek lisans ve doktora dereceleri aldığını ekleyen Bilgen, “Doktora sırasında ve doktora sonrasında (post-doc) TÜBİTAK bursu ile Iowa Eyalet Üniversitesi’nde (Ames, IA, ABD) akademik çalışmalar yürüttüm. Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde Çevre Mühendisliği Bölümü’ne 2007 yılında yardımcı doçent, 2016 yılında ise doçent olarak atandım. 2017 yılında misafir öğretim üyesi olarak California Üniversitesi’nde (Davis, CA, ABD) akademik çalışmalar yürüttüm. Erasmus programı kapsamında, Boras Üniversitesi (Boras, İsveç), Valencia Üniversitesi (Valencia, İspanya), Obuda Üniversitesi (Budapeşte, Macaristan) Biyoteknoloji ve Çevre Mühendisliği Bölümlerinde kısa süreli lisans ve yüksek lisans dersleri verdim. ABD ve Macaristan’da biyoetanol endüstrilerine akademik danışmanlık yaptım. 2021’de ise Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde Çevre Mühendisliği Bölümü’nde profesör kadrosuna atandım. Endüstriyel atık yönetimi, biyoteknoloji ve biyoplastikler konularında akademik çalışmalarımı sürdürmekteyim” ifadelerini kullandı.  

 

“GELENEKSEL PLASTİKLERİN ÜRETİLMESİ BİYOPLASTİKLERE ORANLA YÜZDE 86 DAHA AZ SERA GAZI ORTAYA ÇIKAR”

Biyoplastiklerin ne olduğunu, neden plastik yerine biyoplastikleri önerdiğini açıklayan Bilgen, “Günümüzde hayatımızın hemen her alanında plastik kullanıyoruz. Ancak geleneksel plastikleri üretmek için kullanılan ham maddenin petrol türevli olması sektörel bazda ciddi sıkıntılara yol açıyor. Çevresel açıdan baktığımızda plastik atıkları doğada binlerce yıla kadar bozunmadan kalabiliyor. Ayrıca üretimleri sırasında atmosfere salınan karbon miktarı da gün geçtikçe artıyor ve üreticiler için bu kısa bir süre sonra karbon ayak izini arttırdığı gerekçesi ile problemlere neden olacak gibi görünüyor. Plastik ham maddesinde yüzde 85 oranında dışa bağımlıyız ve pandemi, savaş gibi olağanüstü durumların sebep olduğu ham petrol fiyatlarındaki dalgalanma sektörü de olumsuz etkiliyor. Son yıllarda kullanıcıların çevre duyarlılığı ve yasal gereklilikler, biyolojik, yenilenebilir orijinli ve doğada kısa sürelerde bozunabilen (biyo-bozunur) ham maddelerden üretilecek biyoplastikleri, yeni nesil plastikler olarak karşımıza çıkartıyor. Biyoplastikler, yenilenebilir kaynaklardan (proteinler, lipidler ve polisakkaritler gibi) veya bazı mikroorganizmalar, algler ve mantarlardan üretilebilen plastiklerdir. Bu malzemeler toksik madde içermezler, normal plastik üretimine göre üretimleri sırasında açığa çıkan sera gazı emisyonu yüzde 86 daha azdır, petrol türevi plastik üretimine oranla biyoplastik üretimi yüzde 65 daha az enerji kullanımı gerektirmektedir ve ürün kompostlanabilir özelliktedir. Tıpkı geleneksel plastikler gibi granül halinde üretilmekte ve plastik malzeme üreticilerinin kullanımına sunulmaktadır” şeklinde konuştu.

 

“BİYOPLASTİKTE KULLANILAN MADDELERİN GIDA AMAÇLI DA KULLANILMASI MALİYETİ ARTTIRMAKTA”

Biyoplastik üretim maliyetini geleneksel plastiklere oranla değerlendirerek, ülkemizde kullanımının neden fazla olmadığını konusuna dair açıklamalarda bulunan Bilgen, “Avrupa ve Amerika’da özellikle tek kullanımlık malzeme (çatal, kaşık, bıçak, pipet, karton bardak kapağı, gıda ambalajları v.b), bebek ürünleri (biberon, emzik, mama seti, oyuncak) ve evcil hayvan malzemeleri (mama kabı, oyuncak) üretiminde uzun yıllardır kullanılan ve kompostlanabilir ürünler olarak satışa sunulan yüzde 100 biyoplastik malzemelerin üretildiği granüller, yüksek maliyeti nedeni ile yerel sektörde çok düşük miktarlarda kullanılabilmektedir. Dünyada biyoplastik üretiminde kullanılan birinci nesil ham maddeler (mısır, patates, şeker kamışı vb) gıda amaçlı da kullanılabilmektedir. Maliyeti yükselten ana sebep ise granül üretimi için kullanılan ham maddelerin aynı zamanda gıda amaçlı da kullanılabilen ürünler olmasıdır. Artan nüfus ve sürdürülebilir gıda yönetimi kapsamında üretilen gıdaların farklı endüstriler için ham madde olarak kullanımının kısıtlanması birçok ülkede tartışma konusu olmuştur. Ben 15 yıldır biyoplastikler üzerine akademik çalışmalar gerçekleştiriyorum. Çevre Mühendisi olduğum için ‘Gıda olarak da kullanılan bir ham madde yerine atıklar kullanılamaz mı?’ sorusu ile yola çıktım. Temel çalışma konum endüstriyel atık yönetimi ve özellikle endüstriyel atıklardan yararlı ürün eldesi idi. Bu süreçte çok fazla endüstriye ait atıktan biyoplastik üretimi üzerine Ar&Ge çalışmaları gerçekleştirdim. Özellikle gıda işleyen endüstrilerin atıklarına odaklandım ve oldukça başarılı sonuçlara ulaştım” sözlerini ekledi.

 

“ATIK İÇERİĞİNDE NİŞASTA, PROTEİN YA DA SELÜLOZ BULUNAN TÜM ENDÜSTRİLERİN ATIĞI BİYOPLASTİKE DÖNÜŞTÜREBİLİYORUZ”

Her endüstriyel atıktan biyoplastik üretiminin mümkün olup olmadığı sorusunu da değerlendiren Bilgen, “Biz laboratuarlarımızda meyve suyu fabrikalarının narenciye kabuk ve posalarından (portakal, limon, turunç, mandalina), mısır ve patates cipsi üreten fabrikaların atıkları nişastadan, kağıt ve kağıt ürünleri, karton üreten işletmelerin kırpıntı atıklarından tekli ya da atık karışımı ile biyoplastik granül ve tek kullanımlık plastik malzemeler üretmekteyiz. Kısacası atık içeriğinde nişasta, protein ya da selüloz bulunan tüm endüstrilerin atığını çevre dostu biyoplastik granül ham maddesine dönüştürebiliyoruz” dedi.

 

“TEMEL AMACIM; BİYOPLASTİK ÜRETİMİ VE KULLANIMI İÇİN DIŞA BAĞIMLILIĞIN ORTADAN KALDIRILMASI”

Laboratuar ölçeğinden endüstriyel ölçeğe geçiş sürecindeki pilot sistem çalışmalarını tamamlamak üzere olduklarını ekleyen bilgen, “Atıktan biyoplastik granülüne dönüşümü gerçekleştiren laboratuar tipi cihazın tüm tasarımlarını (mekanik, elektronik, yazılım) da ekibimle gerçekleştiriyoruz. Bu aşamada Norveç, Amerika ve Almanya ortaklı sürdürülebilir gıda yönetimi ve çevre konularını içeren bir uluslararası projede de proje ortağı olarak yer alıyoruz. Temel amacım; biyoplastik üretimi ve kullanımı için en büyük dezavantaj olan dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması ve ithal biyoplastik granülleri ile aynı kalitede ancak maliyeti en az yüzde 25 azaltılmış granüller üretmek. Bu amaçla ürettiğimiz granüllerin TSE tarafından sertifikalanması (sertlik, biyo-bozunurluk) da bizim için önemli. Atıklardan biyoplastiğe dönüşüm sonucunda üretilen granülleri kullanan plastik malzeme üreticileri de ürettiği yüzde 100 biyoplastik ürünler ile hem sektörel bazda sürdürülebilir çevre, sıfır atık, düşük karbon ayak izi amaçlarına ulaşmış olacak hem de ülkemizde biyoplastik kullanımının artışına katkıda bulunacaklardır” şeklinde konuştu.