Şavklı: “Pandemi süreci, çocukları ekrana hapsetti”

Şavklı: “Pandemi süreci, çocukları ekrana hapsetti” cukurovagazetesi.com

Mersin Kent Konseyi’nin düzenlemiş olduğu ‘Çocukluk Çağında Ekranla İlişki’ panelinde, pandeminin çocuklar üzerinde oluşturduğu ekran ilişkisi ve ruh hali tartışıldı. Konuşmacı olarak katıldığı panelde pandeminin çocukları tamamen ekrana bağlı kıldığını belirten Uzman Psikolog Yücel Şavklı, “Pandemi öncesinde zaten sorun olan bazı şeyleri daha da abartmış olduk. Çocuklar zaten daha içerdeydi ve daha da kapanmaya zorladı. Biraz daha aktif kalabilmek için de teknolojiyi kullanmaya yöneltti” dedi.


Haber – Vecdi Yenigül

Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen ‘Çocukluk Çağında Ekranla İlişki’ panelinde, pandeminin çocuklar üzerinde oluşturduğu ekran ilişkisi ve ruh hali tartışıldı. Panele konuşmacı olarak katılan Uzman Psikolog Yücel Şavklı, ekran ilişkinin pandeminin etkilerini değerlendiren, “Evet, pandeminin getirmiş olduğu kısıtlamalar, sıkıntılar ve kapanmalar gibi durumlar, çocuklar da dahil olmak üzere milyonlarca kişiyi negatif yönde etkiledi tabi. Pandeminin etkisini azaltmak adına alınan önlemler, okulların kapalı kalması, izolasyon ve yalnızlık duygusu, açık alandaki aktivitelerin azalması, rutinlerin bozulması, ekonomik zorluklar gibi durumlardan çocuk yaş grubu başta olmak üzere birçok kişiyi etkiledi ve bu grupta prostat sorunlara yol açtık. Pandemi öncesinde zaten sorun olan bazı şeyleri daha da abartmış olduk. Çocuklar zaten daha içerdeydi ve daha da kapanmaya zorladı pandemi. Biraz daha aktif kalabilmek için de teknolojiyi kullanmaya yöneltti. Kaldı ki, teknoloji hayatı kolaylaştırma yolunda başarı yakaladı. İnsanlar evden çalışmaya başladı ve bu süreçte de insanlar sosyalleşmeye daha çok başladı. Aynı zamanda teknoloji ihtiyacı, eğlenme ihtiyacı gibi bütün ihtiyaçlarımızı da bu sistem üzerinden sağladık ve bu da risk altında bir kitlenin gelmesine sebebiyet verdi. Bizler risk altındayız ama tabi ki de en çok risk altında olan grup da çocuklar” ifadelerini kullandı.

 

MUSTAN: “DİJİTAL ORTAMLARI ÇOCUKLARI SAKİNLEŞTİRMEK İÇİN KULLANMAYIN”

Çocukların ekrana bağlı kalmalarını değerlendiren Uzman Doktor Aybüke Tuğçe Mustan, bağımlılıktan uzak durmak adına yapılmaması gereken bazı önerilerde bulunarak, “Günümüzde ise ilk ekrana maruz kalma süresi doğar doğmaz olmaya başlamıştır. Çocukların yüzde 97’si ilk 4 yılda, yüzde 92’si ilk bir yaşta maruz kalıyorlar ve bunlar 2015 verisi olduğuna dikkat çekerim, muhtemelen bu günlerde ilk 6’ya inmiştir. Burada neler oluyor çocuklar yetişkinliklere yönelik içeriklere maruz kalıyor. Ekran yüz yüze etkileşimin yerini alıyor. Böyle olunca da çocuklarda sosyal içe çekiklik oluyor çocuklar artık arkadaş ilişkileri yerine ekranı tercih ediyor oluyorlar. Uyku yemek yedirme problemi oluyor.

Peki, öneriler nelerdir; 2 ile 5 yaş arasında çocuklarda ekran kullanım süresini 1 saat ile sınırlamaya çalışın. Dikkat dağıtıcı şekilde hızlı ilerleyen ya da şiddet içeren videolardan ve programlardan uzak tutun. 18 aylıktan küçük çocuklarda görüntülü konuşma dışında dijital medya ile etkileşim kurmalarına izin vermeyin. Eğer ev içerinde kullanılmıyorsa televizyon ya da diğer cihazları kapatın Dijital ortamları çocukları sakinleştirmek için kullanmayın. Yatak odalarında yemek saatlerinde ya da oyun saatlerinde dijital medyayı çocuklarından uzak tutun” diye belirtti.

 

ŞAVKLI: “PANDEMİ, EN ÇOK ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE EKRAN BAĞIMLILIĞI YARATTTI”

Pandeminin en çok niye çocuklar üzerinde etkili olduğuna dair açıklamalarda bulunan Şavklı, “Pandeminin ortalama ömrümüzün sadece yüzde 5-6’lık bir süre zarfında etkili olacağını varsayacak olsak, bu durum 4-5 yaşındaki çocukların hayatlarının yüzde 50’sini etkilemiş olur. Yani pandeminin içerisinde doğmuş, pandeminin içersinde büyümüş bir nesil var karşımızda. O yüzden buna daha farklı bakmamız gerekiyor. Biz alışkanlıklarımızı pandemi sonrası değiştirebiliyoruz büyükler olarak ama çocuklar için sistem daha farklı. Aslında görmemiz gereken asıl resim bu. Pandemi onların hayatlarının yarısından fazlasını etkilemiş durumda. Artık yavaş yavaş Gerede bıraktık pandemiyi ama normal hayata adapte olmak için onların yeni şeyler öğrenmesi gerekiyor. Sonuca odaklı olarak, dünya çağında yapılan geniş çaplı bir araştırma göre, çocukların oyun oynama oranı yüzde 36. Mesajlaşma uygulamalarını kullanma oranı yüzde 45, sosyal medyada vakit geçirme oranı da yüzde 44 arttığı görülmektedir. Bu kullanım oranı kuşaklar arası incelendiğinde de; z kuşağı ve alfa kuşağının daha fazla teknoloji kullandığını söyleyebiliriz ve hatta bir önemli veri de kullanımdaki artış oranı da daha fazla artmış durumda. Hem daha fazla kullanıyorlar hem de mevcut kullandıkları daha da fazla artıyor ve burada baktığımızda da pandemiden en çok ergen ve çocuklarda daha fazla etki bıraktığını görebiliyoruz” şeklinde konuştu.  

 

“TEKNOLOJİYİ BİLİNÇLİ KULLANMAYA İZİN VERİLMELİ”

Teknolojiyi kullanma alışkanlığının sağlamış olduğu fırsatlar açısından da değerlendiren Şavklı, teknolojiyi bilinçli olarak öğrenip, kullanmak gerektiğini dile getirerek, “Örneğin, arkadaşlarının tabletindeki bir anıyı kendi anısıymış gibi anlatan çocuklar var. Çünkü çocuğa hiçbir şekilde ekran göstermemişler, yasaklamışlar, o kadar kıtlamışlar ki hayatında çok önemli ve ulaşılması gereken bir nirvana gibi düşünüyor artık onu. Ulaşamadığı için de artık onu arkadaşlarının anılarında anlatıyordu. Yani burada anahtar, bilinçli kullanmayı öğrenmek gerekiyor” diye ekledi.

 

“ÇOCUKLARDA BİR ŞEYLERİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORSAK, KENDİMİZLE BAŞLAMALIYIZ”

Ekranların çocuklar üzerinde bıraktığı etkiye değinerek, hayatlarında bıraktığı olumsuz noktalara değinen Şavklı, ailelerin çocuklarından bazı kalıplaşmış davranışlarından vazgeçmelerini istemedin önce bir de kendi yaptıkları davranışları gözden geçirmeleri gerektiğini belirterek, “Teknolojinin olmadığı ortamlar çocuklara artık sıkıcı gelmekte, okulda son zilin çalmasını beklerler. Kendilerini kontrol edemezler. Sağlık problemleri, üşengeçlikler başlar. Çevresiyle çok sık tartışırlar ve ‘bana karışma’ cümlesi onların temel cümlesidir. Görevlerini aksatırlar. Teknoloji haricinde başka bir şey düşünemez hale gelirler. Sosyal ilişkilerinde yalnızlaşırlar, ailelerinden uzaklaşırlar, yemek düzenleri bozulur ve süreç bu şekilde teknoloji bağımlılığına doğru gider. Çocukta bir şey değiştirmek istiyorsak, ilk önce kendimizdekini değiştireceğiz sonra çocuğun değiştirmesini isteyeceğiz. Biz telefon başındayken çocuktan telefondan uzaklaşmasını istersek, çocuk bunu ciddiye almaz. Çocuğu daha rahat kontrol etmek için teknoloji okuryazarlığını öğrenmemiz lazım. Önemli olan çocukla vakit geçirmek değil, kaliteli vakit geçirmektir önemli olan. Özellikle pandemi sonrası ailelerin çocuklarıyla konuşurken daha az kelime kullandığını gözlemledik. O yüzden iletişimi daha kaliteli ve kontrollü kullanmak için daha fazla kelime kullanalım. Burada genel olarak önemli olan kısım; ilk önce kendimiz adım atalım bazı noktalarda, daha sonra çocuklara karşı öyle bir adım atalım” diye ekledi.

 

“18 YAŞINA KADAR SOSYAL MEDYA KULLANIMI KISITLAMALI OLMALI”

Çocukların ekranı ve kullanacağı uygulamaları nasıl kullanacakları hakkında tavsiyelerde bulunan Şavklı, “Pandemide dijital kılavuzlara baktığımızda Amerika’dan bir derneğe baktığımızda; bu kılavuzda 18 yaş altında çocuklara baktığımızda görüntülü sohbet dışında ekran maruziyeti istenmiyor. 18-24 arasına baktığımızda da çocukların ebeveynleriyle birlikte kullanması tavsiye edilen programlar var. 2-5 yaş arasındaki çocuklarda nitelikli programların seçilmesi ve günde 1 saat ile sınırlı olması ideal olan ve 6 yaş üstündeki çocuklar da medyayı ve medyayı kullanmaya ayrılan sürenin tutarlı ve sınırlı halde ve ebeveyn kontrolünde sürmesi gerekiyor. 12 yaşında kadar çocukların sosyal medya hesabının olması pek de tavsiye edilmiyor. 12’den 15 yaşına kadar ebeveyn kontrolünde olması gerekiyor ve hatta 18 yaşına kadar da kısıtlamalı olması gerekiyor diye düşünüyorum” sözlerine yer verdi.  

 

ARSLAN: “İNTERNET, KOLAYLIK SAĞLAYABİLDİĞİ KADAR OLUMSUZLUK DA DOĞURMAKTA”

1990’lı yıllardan 2012-2013 yılına kadar internet kullanımının geldiği noktaya değinerek, teknoloji bağımlılığına dikkat çeken Uzman Psikolog Hatice Arslan ise, “2012-2013 yıllarında bizim internet bizim cep telefonlarımıza kadar indi ve özellikle de 2012-2013 yılında akıllı telefonların herkesin ellerinde ve erişimine bu kadar kolay bir şekilde ulaşımına açılmasından dolayı zaten internetle ilgili zorunlu kullanım durumu oldukça fazla artmıştı ve bununla ilgili araştırmalar daha fazla yapılmaya başlanmıştı. Her ne kadar 1990 yılında ilk internet bağlantısı olmasına rağmen 1995’ten beri internetin hayatımızı olumsuz etkileyebileceğiyle ilgili aslında tartışmalar var ve ilerleyen zamanlarda daha da artacağı görülüyor ve hatta daha yeni başlıyor diyebiliriz. Bugün burada tam 13 Mart’ta okulların kapanmasıyla itibaren belki sadece çocuk ve gençlerin değil, hepimizin hayatında artık internet eskisine oranla çok daha fazla yer almaya başladı” dedi.  

 

“PANDEMİ SÜRECİNİN İLK YILINDA EN ÇOK ARANAN KELİME; EBA”

Pandemi döneminde internetin kullanımı ve arama motorunda en çok aranan kelimeler üzerinde değerlendiren Arslan, “Pandemi döneminde arama motorunda birinci sırada EBA ve beşinci sırada da zoom. Daha öncesinde belki EBA’yı duymuş olsak bile en çok arananlar arasında yer almış olduğunu görüyoruz. İkinci sırada da uzaktan eğitim en çok aranan gelişmelerin başında yer alıyordu. 2021 yılına geldiğimizde ise, okullar her ne kadar birkaç aylığına açılmış olsa dahi çocuklarımız çoğunlukla evdeydiler. 2021 yılında da en çok aranan kelimelerin başında ‘EBA’ya giriş’ yer almaktadır. Tabi Covid-19, 16 Mart 2020 yılından itibaren hepimizin hayatında farklı bir kırılma meydana getirdi. Ama aynı zamanda da ebeveynlik içgüdüsünde de bir değişiklik oldu. Anne ve babalar evde nöbetçi öğrenci konumuna geldi, kantinci konumuna geldi. Okullar kapalı olduğu için arkadaşlarından uzak kalan çocuklara anne ve babalar arkadaşlık da yapmak zorunda kaldılar ve tüm umutsuzluk duygularına rağmen onları avutan, onlara ilham veren ebeveynlerin gerçekten de bir rol çatışması vardı” diye ekledi.

 

“PANDEMİ ÖNCESİNDE EKRAN ÖNÜNDE OLAN ÇOCUKLAR, PANDEMİDE BAĞLANDI”

Pandemi öncesinde de Milli Eğitim Bakanlığı’nın kullanmış olduğu bazı sistemlerinin olduğunu ancak bunların pandemi dönemi kadar etkili olmadığını söyleyen Arslan, “Pandemi öncesinde zaten ekran önünde olan çocuklar, pandemiyle beraber başlayan uzaktan eğitimle beraber artık tamamen ekranlara kilitlendiler. Ekrana alıştıklarından sonra da artık bun çeşitlendirdiler, sosyal medya kullanımı, eğlence uygulamaları vesaire diye. Şu anda artık PUBG fenomen haline gelmiş durumda ve çocukları ekrana hapsediyor durumda. Geçenlerde Huzurkent’e gittiğimizde orada 90 tane 4-5’inci sınıf öğrencilerinden 70 kişisinin PUBG oynadığını gördük ve normal şartlarda da PUBG 18 yaş üstü uygulamasıdır” şeklinde konuştu.