Yegen: “Kitapta bilgi ve haberin mevcut görünümünü ele aldım”

Yegen: “Kitapta bilgi ve haberin mevcut görünümünü ele aldım” cukurovagazetesi.com

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Bilişim ve Enformasyon Teknolojileri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceren Yegen, kaleme aldığı son kitabı “#Kesinbilgi Yeni Medyada Bilgi ve Haberin Durumu” isimli kitabı hakkında gazetemize bilgi verdi. Kitabında bilgi ve haberin yeni medya ortamlarındaki görünümüne dikkat çekmeye çalıştığını kaydeden Yegen, “Aslında hem kitap kapağından hem de isminden anlaşılacağı üzere biraz ironik bir dille sosyal ağlardaki içerik bolluğu, bilgi kirliliği, sahte haberlerin mevcudiyeti ve haberciliğin deneyimlediği yeni yönelimlere dikkat çekmeye ça


 

Özel Haber – Mehmet Çetin

Doç. Dr. Ceren Yegen, kaleme aldığı başarılı kitaplarına bir yenisini daha ekleyerek, ‘#Kesinbilgi Yeni Medyada Bilgi ve Haberin Durumu’ kitabını yayınladı. Çizgi Kitabevi tarafından basılan kitabında, sosyal medyayla birlikte ortaya çıkan içerik yoğunluğunun sahte haberleri de dolayımladığını belirten Yegen, “Haber ve bilgi aslında yeni medya ortamlarında, sosyal ağlarda çok fazla şekil değiştiriyor. Şimdi yeni birçok yönelimden, bununla birlikte gazetecilik pratiklerden bahsediyoruz. Aslında bu kitapta da alandaki haberciliğe ilişkin yeni yönelimleri kavramları çok özet, yalın, bütün bir şekilde ele almaya çalıştım. İletişim teknolojileri üzerinden haberciliğin dönüşümü dikkat çekici ve önemliydi. Zaten günümüzde artık neredeyse her şey iletişim teknolojileri ve dijitalleşme ile eviriliyor. Özellikle pandemi döneminde de gördük dijitalin ergonomisini. Uzaktan iş modelleri, uzaktan eğitimler, birçok yeni sürdürebilir bağlamlarla da tanıştık ve bu da önemliydi. Burada aslında bizim iletişim teknolojileri ile revize edilen pratiklerimizi anlattım. İletişim teknolojileri ‘Yeni Medya’ kavramı ve ortamları özelinde hayatımızı nasıl regüle ediyor?’ Buna baktım. Yine ilgili süreçteki haber ve haberciliğe ilişkin kuramsal tartışmalara özet bir şekilde değindim. ‘Bilgi dediğimiz şey, yeni medya çağında nasıl bir dönüşüm geçiriyor’ buna baktım” diye konuştu. Yegen, “geleneksel gazetecilik biçimlerini bu teknolojilerle evirilen durumları; yurttaş gazeteciliği, robot gazetecilik, drone gazeteciliği, veri gazeteciliği gibi türleri üzerinden ele aldım” dedi.

 

“YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ İLE KATILIMCI GAZETECİLİĞİ ARASINDA BİR FARK OLDUĞU BİLİNMELİ”

 

Geleneksel gazetecilikten farklılık arz eden ve kullanıcıyı haberci öznesi haline getirdiği düşünülen yurttaş gazeteciliği, katılımcı gazetecilik tartışmalarına da değinen Yegen, yurttaş gazeteciliği ve katılımcı gazeteciliğin kavramsal ve pratik olarak aynı şey olmadığını söyledi ve aradaki farkı şöyle anlattı: “Bir yurttaş, sıradan bir birey, profesyonel olarak bu işi yapmayan birey, şahit olduğu bir olayı, durumu görüntüleyip, içerik üretip, bu içeriği de kendisi paylaşıyorsa o zaman yurttaş gazeteciliği oluyor. Ama katılımcı gazetecilik başka bir şeydir. Katılımcı gazetecilikte şahit olduğumuz durumu, olayı bir medya kuruluşuna gönderiyorsanız, yani aslında içerik sağlıyorsanız ve onlar ilgili olayı haber yapıyorsa o zaman bu yurttaş gazeteciliği değil, katılımcı gazetecilik oluyor. Çünkü haber editöryel bir müdahaleden geçiyor. Bu aradaki farka değinmek çok önemli. Kitapta yer alan yurttaş gazeteciliği kısmında bu tartışmaların da altını çizdim.”

 

“ROBOT GAZETECİLİĞİ, HİS VE DUYGULARDAN MAHRUM OLDUĞU İÇİN ELEŞTİRİLMEKTE”

 

Kitabında son dönemleri tartışma konuların olan yapay zekâ üzerinden tartışılan robot gazetecilik yönelimine de yer veren Doç. Dr. Yegen, “Robot gazetecilik çok önemli ve yapay zekânın gazetecilik sürecine eklemi oldukça tartışılan bir konu. Yapay zekâ, artık çağımızda yine çok fazla bağlamda kullanılıyor. Haberciliğe nasıl yansıyor? Otomatik habercilik, robot gazetecilik aslında algoritma odaklı habercilik anlayışını ifade ediyor. Peki algoritmalar nasıl haber yapıyor? Aslında genellikle finans haberleri, spor haberleri gibi sayısal verilerin olduğu içerikleri haberleştiriyor, yorumdan uzak teknik bir iş yapıyor. Robot gazetecilik geleneksel gazeteci öznesinin sahip olduğu duygu, his, empati yapabilme gibi durumlardan uzak olduğu için eleştirilirken, profesyonel gazetecilere duyulan ihtiyacı azaltacağı gerekçesi ve kaygısı ile de eleştiriliyor” dedi.

 

“DRONE’LARIN HABERCİLİK SÜRECİNE EKLEMİ ÇOK ÖNEMLİ”

 

Doç. Dr. Yegen, alanda tartışılan ve yeni habercilik yönelimlerinden olan “veri gazeteciliği”ne de kitabında yer verdiğini belirtti. Veri gazeteciliğinde ‘verilerle yapılan gazetecilik’ şeklinde sığ bir tanımlama var. Bunun ötesinde veri gazeteciliğinin türlerinden, nasıl bir anlayış olduğundan bahsettim. Yurtdışında çok fazla çalışma var. Bizde yeni konuşulan, tartışılan bir yönelim ve teknik bir konotasyonu var” diye konuştu.

 

Gazetecilik alanında bir diğer yönelim olan “drone gazeteciliğine” de çalışmasında değinen Yegen, “drone’lar daha fazla arama çalışma kurtarma çalışmalarında ya da bir anı, görünümü görüntülerken kullanılan bir aracın ötesinde, aslında habercilik için de oldukça ergonomik bir şey. Neden? Çünkü gazetecinin giremediği yere girebilir. Mesela bir savaş ya da bir afet bölgesinde gazetecinin giremeyeceği yerden drone ile görüntü alınabiliyor. Bu bağlamda habercilik sürecinde kullanılıyor ama yine tabi Türkiye’de çok yaygın değil. Ve belirtmek gerek ki drone gazeteciliği tartışmalarında CNN’in yeri ve çabaları önemli” dedi. Yegen kitapta ayrıca Arama motoru optimizasyonlu bir habercilik anlayışını ifade eden “SEO haberciliği”ni ve dijital çağın önemli çıktılarından olan podcast’ler ile birlikte “podcast haberciliğini” de ele aldığını belirtti.

 

“HABERCİLİĞİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ OLARAK SAHTE HABER (FAKE NEWS)”

 

Gazeteciliğin yeni medya çağındaki en önemli sorunlarından bir tanesinin de “sahte haberler” olduğunu söyleyen Yegen, kitabının büyük bir bölümünde buna yer verdiğini belirterek, sahte haberlerin özellikle sosyal ağlarda önünü açan şeyin “Post-Truth” yani “hakikat sonrası” tartışmalar olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Yegen, “2016 yılında kazandığı popülerlik ile hayatımızda olan ve siyasi de bir anlama sahip olan Post-Truth 45. ABD Başkanı Donald Trump’ın anaakım medya ile girdiği tartışmalar ile de görünürlük kazanan sahte haberler, etiket ve tür olarak kendisini gösteriyor ve adeta bir virüs gibi hızla yayılıyor” dedi.

 

“BİLGİNİN DOĞRULUĞUNU GELENEKSEL MEDYADAN MUTLAKA KONTROL ETMELİYİZ”

 

Kitabında sosyal ağların bilgiyi yayma süreçlerindeki rolünü tartıştığının altını çizen Yegen, sosyal medyada açılan hashtag’ler ile birlikte bilginin doğruluğunun teyit edilmeden yayılma durum ve hızına dikkat çekerek, “hashtag’leri, birer kitlesel anlatı aracı olarak yorumladım. Hashtag’lerin özellikle viral bilginin oluşmasında ve yayılmasındaki rolünü ele aldım. Tabi burada çok hızlı, etkileşimli ve aslında yeni medyanın özelliklerinin de verdiği aslında bir avantajlı durum söz konusu. Çok hızlı, etkileşimli bir biçimde içerikleri, bilgiyi yayabiliyoruz. İçeriklerin doğruluğunun kontrolü biraz sorun olabiliyor. O an sosyal ağlardan paylaşılan bilginin doğru olduğunu düşünebiliyorsunuz ve ne yazık ki doğruluk kontrolü (fact-checking) sosyal ağlarda çok da organize şekilde yapılamıyor, doğrulama organizasyonu sayısı çok az Türkiye’de. Yurt dışında daha fazla bu sayı. Bu sayının belki biraz artması lazım. Sosyal ağlar üzerinde paylaşılan bilgilerin hepsine itibar etmememiz gerekiyor, bilgi ya da haberi mutlaka ya geleneksel medyadan ya da resmi kurum ve kuruluşlardan doğrulamaya çalışmalıyız ve aslında kitabın ismiyle de biraz bu meseleyi anlatmaya çalıştım” dedi.

 

“YAVAŞ GAZETECİLİK BİR ÇÖZÜM MÜ?”

Yegen, yeni medya çağında habercilik için birer sorun teşkil eden durum ve olguların önüne geçebilmek için daha somut adımlar atılması gerektiğini belirterek “Peki, bu durumlara karşı çıkmak adına yapılan pratikler var mı? Evet, var. Daha önce bahsettiğim doğrulama kontrolü bunlardan bir tanesi. Bir diğeri de örneğin “yavaş gazetecilik.” Aslında bu yönelim 1960’lardaki araştırmacı gazeteciliğe atıfta bulunuyor bazı araştırmacılara göre. Yavaş gazetecilik gazetecinin haberi yaparken hız, rekabet gibi unsurlardan çok araştırmayı, doğru ve güvenilir haber yapmayı öncelemesi gerektiğini refere ediyor. Yavaş foto muhabirliği de yine bu paralelde ortaya çıkan bir terim” dedi. Yegen sözlerini kitabının, yeni medya ortamları dolayımlı habercilik anlayışlarını, yeni ve baskın yönelimleri, bilgi ve haberin allomorfizmini, devingenliğini ele alan ve söz konusu tartışmaları bütün ve özet şekilde ortaya koymaya çalıştığını söyleyerek sonlandırdı.