Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, son zamanlarda hayvancılık sektöründe girdi maliyetlerinin yüksek olmasının üreticiyi zor durumda bıraktığını belirterek, “Son 3-5 aydır içerisinden geçtiğimiz süreç çok zorluydu ve üreticinin ciddi anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Örneğin şu anda koyun, keçi desteklemeleri 30-35 lira. Bu 3 yıl önce 30-35 liraydı. Yani şu anda hayvan başı desteğin en az 100 lira olması gerekmektedir” dedi.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de son zamanlarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, üreticiyi zor durumda bırakmakta. Girdi maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı hayvancılık sektörünün de zor günlerden geçtiğini belirten Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Girdi maliyetlerinden dolayı hayvanların kesime gitme iddiaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, “Maalesef başta büyükbaş olmak üzere çok hayvan kesime gönderildi. Büyükbaş hayvanın kesime gidildiğini bizde duymaktayız damızlık yetiştiricileri olarak. Kamuoyunda et ve sütün düşük olması ve başta yem olmak üzere girdi maliyetlerinde çok ciddi artışlar olması nedeniyle üreticiler açısından sıkıntılı bir süreç. Geçen yıldan bu yıla girdi maliyetleri yüzde 200’den fazla artmış durumda. Geçen sene bu dönemlerde 120-130 liradan satılan yem, şimdilerde ise 300 liradan piyasa sunulmakta. O yüzden muhtemelen kesime gidiliyor durumda. Bu son iki haftadır süt fiyatları biraz da olsa üreticisini sevindiriyor durumda ama çok da parlak bir durumda değil. Burada da üretici sattığı sütten maliyeti karşılamıyorsa bu sefer de kesime gitmiş olabiliyor. Küçükbaş hayvan üreticisi, büyükbaş hayvan üreticisi gibi yaptıkları üreticiliğe ticari olarak bakmamakta. Para kazanmasa da gönül işi olarak yapmakta hayvancılığı. Büyükbaş hayvana biraz daha ticari olarak bakılmakta. Özellikle de bizim coğrafyada Yörükler var ve Yörüklerde de küçükbaş hayvancılık yaşam şeklidir. Yani sırf ticari için götürüp de kesme söz konusu değil” ifadelerini kullandı.
“KÜÇÜKBAŞ HAYVAN İHRACATININ DURDURULMASI ÜRETİCİNİN İSTEMEDİĞİ BİR DURUM”
Akdoğan, küçükbaş hayvanların ihracatının yasaklanmış olmasının yanlış bir politika olduğunu belirterek, iç piyasada değer bulmayan ürünün dışarıda değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Hayvan ihracatı, Ortadoğu ülkelerinden bizim Anadolu coğrafyasında yetişen bu doğal yetişen küçükbaşa talep var. Bunun karşılığı olarak 2021 yılında ikinci aya kadar, ciddi anlamda bir hayvan ihracatı gerçekleştirildi ve burada ülke ekonomisine de ciddi bir katkı sağlandı ve üreticilerimize de yansıdı. Bu içerde piyasa yükseldi denilerek hayvan ihracatı durduruldu. Bana göre bunun durdurulması yanlış. Hayvan ihracatının devam etmesi lazım. Bizim dışarıdaki Pazar payımızın da kaybolmaması için hayvan ihracatının devam etmesini istiyoruz biz üreticiler olarak. İçerdeki fiyat artışına sebep olduğu söyleniyor ihracatın ama bence bir alakası yok. İçerde zaten üreticilerimiz, ürettiklerinin değer karşılığını şu anda alamıyorlar. Yani şu anda kesim fiyatları her ne kadar yükselmiş olsa da 2 yıl önce olması gereken fiyatlarla hayvanları kesime götürmekteyiz. Bir miktar arış oldu ama o da zaten girdilere karşı daha çok alt seviyede kaldı. Kaldı ki ihracat kesildi diye fiyatlarda bir düşüş olacak değil. Çünkü zaten çok da büyük bir ihracat da söz konusu değildi. Piyasanın ihtiyacı kadar dışarı çıkıyor ve bu çıkışların da devam etmesi lazım” sözlerini kullandı.
“HAYVANCILIKTA SATILAN ÜRÜN GİRDİ MALİYETLERİNİ KARŞILAMIYOR”
Hayvancılık sektöründe satılan hayvanın girdi maliyetlerini karşılamadığını belirterek, “İç piyasa da şu anda hayvanlarımız üreticiyi kurtaracak fiyattan satılmamakta. Bir küçükbaşın üretim maliyeti 110-120 lira arasında ve şu anda 85 liraya kesim yapıyoruz. Bizim şu anki piyasa göre küçükbaşın destekleme başına 110 ile 120 arasında olması gerekmektedir. Üreticinin para kazanması için kesinlikle desteğin arttırılması gerekmektedir. Üretici şu anda para kazanmıyor, hatta 2-3 yıldır kazanmıyor. Para kazanmayan bir sektörün nasıl ayakta kalması beklenir ki. Et şu anda pahalı falan değil. Piyasalarda şu anda en ucuz şey et. Et ve Süt Kurumu 50-55 lira olan kesim fiyatını şu anda 85 liraya yükseltmiş ve kaldı ki şu anda kimse Et ve Süt Kurumu’na hayvan kestirmez. Piyasada zaten şu anda 85 lira bandında. Yani Et ve Süt Kurumu’nun yapmış olduğu zam yeterli değil. Piyasanın zaten altında” dedi.
“BAKANLIĞIN DUNMUŞ OLDUĞU 2 BİN 500 LİRALIK DESTEK ÇOK AZ”
Bakanlığın hayvan üreticilerine sağladığı 2 bin 500 liralık maddi destek hakkında değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, sağlanan bu maddi desteğin yetersiz olduğunu belirterek, “Bakanlık sağlamış olduğu 2 bin 500 liralık destekle süspansiye etmeye çalışıyor ama onun da neticesi yeterli değil, maliyetler karşısında. Et ve Süt Kurumu’nun orada o parayı vermesinin sebebi; kesimi 85 liraya çıkarmış durumda ve 85 lira da üreticiyi kurtarmadığı için, maliyetleri karşılamadığı için verdiği bu maddi destekle arayı süspansiye etmeye çalışıyor. Diyeli ki 95 liraya kesmesi gerekirken 85 liraya kesiyor ve arayı da bu maddi destekle süspansiye etmeye çalışıyor. Yani bu verilen destek çok az. Kaldı ki şimdilik çıkan karar Ramazan Ayı için geçerli yani Ramazan’dan sonra ne olur onu da bilmiyoruz” şeklinde konuştu.
“MEVSİMSEL SIKINTILARA BİR DE GİRDİ MALİYETLERİNİN ARTMASI SIKINTISI EKLENMİŞ DURUMDA”
Akdoğan, yönelttiğimiz ‘küçükbaş hayvanları ülke için yeterli mi?’ soruna ise şöyle cevap verdi; “Şu anda ülkedeki küçükbaş hayvan varlığı yeterli durumda. Hem kurbanlık için yeterli seviye de var hem de piyasanın arz ve talep dengesini sağlayacak kadar hayvan mevcuttur. Bizim üreticimiz kazanacağını görebilse, ilerde ne olabileceğini kestirebilse, geleceğini görebilse daha fazla damızlık alır ve çoğaltır. Ama geleceği göremeyince de çok fazla hayvanı alıp, elinde tutmak istemiyor.” Mevsimsel sıkıntıların da üreticiyi çok etkilemekte olduğunu kaydeden Akdoğan, “Geçen sene olan mevsimsel sıkıntılar bu senede devam etmekten. Bin 200 rakıma kadar hala daha yağmur yağmadı 2 aydır Mersin’de. Normalde biz bu dönemlerde hiçbir şekilde hayvana yem vermezdik. Geçen yıl bile bu yıldan daha iyiydi. Bu yıl dediğim gibi 2 aydır Mersin’de yağış yok. Mevsimsel sıkıntıların yanında birde girdi maliyetleri artmış durumda. Mazotu, yemi vesaire bunların hepsi de ister istemez üreticiyi düşündürüyor. Girdi fiyatları artınca o zamanda ete gelen zamlar yetersiz kalıyor. Yani piyasada ‘ete zam geldi’ haberlerinin hepsinin altı boş. Yani zam gelmiş olsa da üretici bu durumda kazanmış olmuyor. Çok da memnun değiliz bu gidişattan. Üreticide heyecan yok, gelecek kaygısı var. Bir ürünün girdi maliyeti bir de bedeli var. Biz bedelini baskılamaya çalışıyoruz ama girdi maliyetlerine bir şey yapılmıyor. Her ne kadar Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)yem verdi ve piyasayı da bu zamana kadar süspanisye etti ama bu yeterli değil” diye ekledi.
“KÜÇÜKBAŞ HAYVANIN BAŞINA EN AZ 100 LİRA DESTEK SAĞLANMASI GEREKMEKTE”
Girdi maliyetleri karşısında üreticinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Akdoğan, “Tarıma, hayvana, üreticiye verilen destek bana göre az. Hele ki son 3-5 aydır içerisinden geçtiğimiz süreç çok zorluydu ve üreticinin ciddi anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Örneğin şu anda koyun, keçi desteklemeleri 30-35 lira. Bu 3 yıl önce 30-35 liraydı. Yani şu anda hayvan başı desteğin en az 100 lira olması gerekmektedir. Yeni bir bakanımız artık görevi başında ve gelecek dönemlerde kendileriyle bir araya geldiğimizde de üreticilerimizin sorunlarını dile getirmiştik” dedi.
“TMO’DAN TEMİN ETTİĞİMİZ ÜRÜNLERLE ÜRETİCİNİN TALEPLERİNİ KARŞILAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
TMO’nun süspansiye ettiği arpaları dağıttıklarını kaydeden Akdoğan, bugüne kadar ağustos ayından itibaren 35 bin ton arpayı üreticilere dağıttıklarını belirterek, “Nisan ayında da 3 bin üreticimize 5 bin ton arpanın dağıtımını da bu hafta itibariyle bitiriyoruz. Buradan yine TMO’dan çağrı beklemekteyiz tekrar satış için. İnşallah hasat dönemine kadar mayıs ayında da bir dağıtım daha gerçekleşirse, üreticilerimizin taleplerini karşılayacağız ama TMO’da bile geçen ay bir artış oldu. Yine piyasanın çok altında ama orada da önceki döneme göre artış yaşanmaktaydı” şeklinde konuştu.
“MİLLİ TARIMIN KESİNLİKLE DESTEKLENMESİ GEREKİR”
Son olarak yaşanan Rusya-Ukrayna savaşının yerli üretimin önemini bir kez daha ortaya çıkardığını söyleyen Akdoğan, “Bizim ülke olarak milli tarım projesine dönmemiz lazım. Tarımı millileştirmemiz lazım. Ne üretiyorsak, daha çok üretmemiz lazım. Bunun da tek yolu; tarımın desteklenmesinden lazım. Daha fazla tarımı desteklememiz lazım. Milli bütçeden ayrılan payın hayvancılığa, çiftçiye, üreticiye yani stratejik üretime daha fazla destek sağlamamız lazım. Bu son savaşta da ortaya çıkmış oldu. Bizim kendi kendimize yetmemiz lazım bize buğday lazım. Yani ithal ettiğimiz ürünleri içerde ürettirip, üreticiye, çiftçiye alım garantili ürünlerle destek sağlanmalı. Üreticiyi, çiftçiyi hem kırsalda tutmak adına hem de ülkenin geleceği için bizim tarımı mutlaka desteklememiz gerekiyor. Bizim örneğin keçi, koyun desteklemeleri var ve 3 yıldır 30-35 lira. Yani bu rakamlarla üreticilik nasıl süspansiye edilebilir ki, üreticiyi nasıl teşvik edebiliriz ki, üretim alanlarını nasıl daha çok arttırmalarını isteyebiliriz ki destekleme olmadıkça. Mutlaka örneğin hayvancılıkta üreticinin hayvan başına 100 lira destek alması lazım. Biz kırmızı eti dışarıdan almıyoruz ama biz arpayı, yemi hep ithal ediyoruz. şu anda sıkıntı var. Yani Avrupa’da bile et fiyatları yükseldi savaştan sonra. Demek ki onlar da yem ithal ediliyor. Yani şu anda Türkiye’de et fiyatlarına ilişkin çıkan haberlere bakılmaksızın hiçbir şekilde et fiyatları yüksek değil. Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı Türkiye’den daha pahalıya et satmakta. Bizim girdi maliyetimiz de oradaki üreticinin girdi maliyetinden iki kat daha fazla ve bu seviyelerde olan maliyetin karşısında sunulan ürün değer bulamıyorsa bu sefer de üretici ayakta kalmakta zorlanmakta” ifadelerine yer verdi.