Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Atasoy, Fatih Alkar’ın sunduğu 30’uncu Yılda Mersin Üniversitesi programında gündeme dair soruları yanıtladı. Açılacak olan Çukurova Havaalanı’nın Mersin turizmine olacak olan etkisini değerlendiren Atasoy, “Havaalanı düşünüldüğünde ve ikincisi olarak da yollar ve tüneller mesafeleri oldukça kısaltmakta ve dolayısıyla önümüzdeki yıllarda Mersin’in önünde duracak hiçbir güç yok. Mersin turizmi hızlı bir patlağın içerisinde olacaktır, büyük bir sıçrama yapacaktır” dedi.
Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Atasoy, Fatih Alkar’ın sunduğu 30’uncu Yılda Mersin Üniversitesi programında gündeme dair soruları yanıtladı. Konuşmalarına Turizm Fakültesi’ni tanıtarak başlayan Atasoy, “30’uncu yıl kapsamında üniversitemiz bir farkındalık oluşturmak için fakülteler bazında bir yarış havası içersindeyiz. Fakültemiz Türkiye’nin en eski fakültelerinden bir tanesidir. 2010 yılında fakülte bünyesine dönüştürülmüş ve dolayısıyla şu an mezun ettiğimiz öğrenciler, mezunlarımız dünyanın dört bir yanında hizmet vermekteler ve bu da bize gurur vermekte. Fakültemiz bünyesinde toplam 42 tane öğretim elemanımız var. Şu an biz Türkiye’ye aynı zamanda akademisyen yetiştiren bir kurum olarak haklı gururumuzu Mersinlilerle paylaşmanın gayreti içersindeyiz. Lisansımız var, doktoralarımız var. Burada yetişen elemanları da tüm Türkiye’ye gönderiyoruz. Mersin’e, Mersin turizmine katkı sağlamak için sürekli olarak çalışmalar yürütmekteyiz. Mersin gerçekten de her şeyi hak etmekte. Mersin çok güçlü bir turizm coğrafyası olmasına rağmen olması gereken yerde değil. Her akademisyen arkadaşımız benimle aynı kaygıyı yaşamakta ve dolayısıyla bütünlük içersinde Mersin turizmi için çalışmalar yapmaktayız” ifadelerini kullandı.
“4 TANE BÖLÜM BULUNMAKTA FAKÜLTEMİZDE”
Fakülteden mezun öğrencilerin istihdam olanağının yüksek olduğunu kaydeden Atasoy, “4 tane bölüm bulunmakta fakültemizde. Turizm işletmesi bölümü fakültemizin en eski bölümüdür. Bu bölüm yetiştirmiş olduğu mezunlarla Türkiye’nin her yerinde istihdam ediliyorlar. Mezun ettiğimiz mezunlar dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. Gastronomi ve mutfak sanatı bölümümüzde var. O bölümde yetişen şeflerimiz Türk veya dünya mutfağı hakkında bilgiler ediniyorlar. Hizmet sektörünün her aşamasında, kademesinde operatör personel ve yönetici olarak görev almaktadırlar. Diğer taraftan turizm rehberliği bölümünde ise yetiştirmiş olduğu tur operatörleri vasıtasıyla turizm sektörünün her aşamasında olduğu gibi ulaştırma sektörünün de yine çeşitli alanlarında görev alabiliyorlar. Bir de yeni gelişen bir bölümümüz de var; Turizm rekreasyon bölümü. Yeniden yaratıcılık planlarını ön plana çıkararak, belediyelerle sürekli iletişim halinde olarak çalışmalar yapmakta. Bölümlerimizin hemen hepsi lisans eğitimleri var. Aynı zamanda turizm işletmesinde doktora eğitimimizde var. Akademik alanda doktorası olan alanlar en çok tercih edilen bölümler, fakültelerdir. Diğer bölümlerimizde de doktorlarımızın açılması için biz dosyalarımızı sunduk” şeklinde konuştu.
“HAVAALANIYLA BİRLİKTE MERSİN’DE ÇOK ŞEY DEĞİŞECEK”
Açılacak olan Çukurova Havaalanı ve Ukrayna ve Rusya savaşının kent turizmine olan etkisini değerlendiren Atasoy, “Mersin’de güçlü bir deniz ticareti, ulaşımı, tünellerle desteklenmekte ve tren hattı var. Bütün bunlar aynı zamanda Mersin’in dışarıya kapılarının açılmasını sağlayan önemli olgular. Mersin, turizm için gerçekten de hızlı bir gelişim ivmesinin içersine girmiş durumda. Havaalanı düşünüldüğünde ve ikincisi olarak da yollar ve tüneller mesafeleri oldukça kısaltmakta ve dolayısıyla önümüzdeki yıllarda Mersin’in önünde duracak hiçbir güç yok. Mersin turizmi hızlı bir patlağın içerisinde olacaktır, büyük bir sıçrama yapacaktır. Ama bizim beklentimiz buradaki turizm kalkınmasının, ivmesinin sürdürülebilir bir anlayışla idare edilmesinde fayda var. Şimdiye kadar denizlerimiz ter temiz kaldı ve çoğunlukla da mavi bayrakla ödüllendirildi. Dolayısıyla mavi bayrakla ödüllendirilmiş olması antik kentlerin sağlamış olduğu özelliklerden ileri gelmekte. Çünkü antik kent olarak koruma bölgesi olduğu için, orada hiçbir yapılaşma ve turistik faaliyet olmadığı için ve dolayısıyla temiz kaldı. Ama şimdi turizm bölgesi olarak ilan edildi ve bu imkan sağlayacaktır. Bu aslında güçlü bir enerji imkanına sahip oluyor. Şu anda bizim şehrimizde hali hazırda 20 bin tane Rus var. Bu sayı giderek de artacaktır ve dolayısıyla akrabalarını, arkadaşlarını davet edeceklerdir. Ama Mersin’e bunlar geliyor ve ilk geldiklerinde sıcak deniz olarak değerlendiriliyor ama bir süre sonra artık bu ortama alıştıklarında yeni alternatifler arıyorlar” dedi.
“MERSİN, JEOLOJİK YAPIDAN ÇOK ÖNEMLİ TOPRAKLARA SAHİP”
Turizm destinasyonu anlamında haritalar üzerinden merkezleri daha kolay değerlendirmeye alabildiklerini belirten Atasoy, “Klima terapi merkezleri, kül terapi merkezlerinin ortaya çıkması için elde ettiğimiz haritalar o kadar sayıya ulaştı ki bunları saklama, koruma kararı aldık. Coğrafi bilgi sistemlerini de orada ortaya koyduk ve haritalarımızı oluşturup, incelemeleri başlatıyoruz. Özellikle Mersin’de kaplıcalarla ilgili olarak bir arayış içersinde olduk. İlk etapta Mersin’de özellikle Aydıncık, Göksu Vadisi üzerinden, Mezitli Deresi üzerinden kilometrelerce akarsular doğuya doğru ötelenmişler. Sanki bir şey vurmuş da akarsuların doğrultusu değişmiş. Normal şartlar altında yamaçlı bir vadide en kestirme yoldan denize ulaşır. Ama Mersin’de öyle değil. Dolayısıyla bu da bize Mersin’de kaplıca olabilir mi sorusunu sorduruyor. İlk etapta yaptığımız incelemeler sonucunda baktı ki Camili Köyü’ndeki o otel tam da o hattın üzerinde kurulmuş. Yani hakikaten de bu ötelenmelerin olduğu yerlerde sıcak su çıkışları vardır. Mersin’in özellikle jeoloji haritasına baktığımız zaman Mersin yaşlı arazilerden müteşekkildir. Bizim için jeolojik anlamda genç bir arazidir ve hem de kalkerli olması hem de kimyasal değişimin sıcak sularla hızlı bir şekilde tepkimeye girmesi ve dolayısıyla elde edilecek olan kaplıcanın suyu artı fiziksel ve kimyasal özellikleri açısından belki de standartların üzerinde bir sıcak su elde etmek mümkün olacaktır ve belki de alternatif bir turizm olacaktır” sözlerini kullandı.
“BİZE DESTEK GELDİĞİ TAKTİRDE BİR TANE DE YÖRÜK MÜZESİ KURMAK İSTERİZ”
Fakültedeki müzelere hakkında bilgilendirmelerde bulunan Atasoy, “Bize destek geldiği taktirde bir tane de Yörük müzesi kurmak isteriz fakülte bünyesinde. 20 tane harita var, duvar atlası. Duvar atlası Türkiye’de benzeri yok. Mersin ilinin fiziki, jeolojik, zamanlar haritası, Mersin’de hangi kayacın nerede olduğu haritaları var. Mersin’in toprak haritası var. Arazi kullanım haritası, erozyon haritası var. Bir de turizm haritası var. Turizm planlaması var. Biz sadece bir basamak işledik. 0’dan başlayarak,3 bin 600 metreye kadar yükselti basamaklarında yerlerde ne planlanabilir aslında biz bunları da planladık ve yapmış olduğumuz planlamayı da aslında bir tane harita olarak yapmaya çalıştık. Diğer tarafta turizm planlaması haritası var. Turizm planlamasında 6 yıllık bir emek var. Doğa turizmi. Yani doğal olara doğa turizmleri nelerdir. Aynı zamanda 3 boyutlu haritalar üzerinde biz bunları yapmaya çalıştık ve ayı zamanda biz buna duvar atlası haritası var. Akdeniz Belediyesi’nin katkısıyla oldu ve şu anda da bir atlas olarak heyecanını sizlerle paylaşma şansı buluyorum. Türkiye eko müzesi de var. Türkiye’nin taşları, volkanik kayaçları, başkalaşım kayaçları, tortul kayaçlarının yani hepsinin örnekleri müzemizde var. Eko müzesini gezme imkanı var. Daha önceden rektörlükten izin istiyorlar. Biz o izinleri iletiyoruz. Gelip, gezen çok kişi de var. Gelip, görmek isteyen kişilere bir program dahilinde geziyoruz” dedi.
“MEZUNLARIMIZ DÜNYANIN HER YERİNDE İSTİHDAM İMKANI BULABİLİYORLAR”
“Mersin, mezun olacak olan turizm öğrencilerine çalışma potansiyelini sunabilecek mi” soruna cevaben Atasoy, “Mezun ettiğimiz örencilerin tamamını burada istihdam etmemiz mümkün değil. Çünkü Mersin diğer turistik yerlerle kıyaslandığında ya da dünyanın diğer mekanlarıyla kıyaslandığında ihtiyaç fazlası mezun vermekteyiz. Aynı zamanda diğer illere de rotalarını çevirecek olan da olacaktır. Ki, dönmesi de muhtemeldir. Biz sadece Mersin’e hizmet vermiyoruz, tüm dünyaya hizmet veren bir kurumuz. Biz burada çalışma imkanı da sağlayabiliyoruz. Biz aynı zamanda öğrencilerle aralarında iletişim koordinasyonunu da sağlıyor. Eski mezun, yeni mezunu desteklemekte” diye ekledi.
MERSİN ÜNİVERSİTESİ TURİZM FAKÜLTESİ NİYE TERCİH EDİLMELİ?
Yeni okul döneminde Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin niye tercih edilmesi gerektiğini sıralayan Atasoy, “Biz Türkiye’nin en köklü fakültelerindeniz. Dolayısıyla öğretim elemanlarımız oldukça donanımlı, öğretim elemanlarımızın çoğu artık kariyer endişesi olmayan, en üst makamlara tırmanmış kişilerde oluşuyor. Bu da aynı zamanda turizm faaliyetlerini olumlu etkilemekte. Lisans, yüksek lisans donanımlarımıza sahibiz. Diğer taraftan Mersin turistik bir şehirdir. Dağından tutun, kültür ve deniz turizmine kadar alternatif turizm türlerinin içerisinde yaşıyoruz. Dünyanın dört bir yanında mezunlarımız var, mezunlarımız arasında koordinasyon eden derneğimiz var. Mersin çok kültürlü bir şehir, bu çok kültürlü yapıda insanlar kendilerini rahat hissedebileceklerdir. Sürekli sosyal aktiviteler yapıyoruz. Aynı zamanda mezunlarımız derneği var. Öğrencilerimize burs imkanı sağlanıyor. Erasmus desteğini çok önemsiyoruz. Öğrencilerimizin yurt dışına gitmesi için gayet büyük bir faaliyetin içersinde oluyoruz. Uygulama mutfağımız var. Turizm kütüphanemiz var hem de bir tane değil iki tane kütüphanemiz var. Yenilenme atölyelerimiz var. Derslerin rahatlıkla uygulamalı olarak öğrenebileceği atlaslar var. Yabancı dil derslerine çok büyük vermekteyiz. Şehirle bütünleşiğiz. Yürüyüş mesafesindeyiz, doğayla iç içeyiz. Engelsiz altyapı imkanına sahibiz. Gerçek kış yok Mersin’de serin olur. öğrencilerin eğitim süreçlerini çok iyi yürütebileceği çok önemli bir şehir” şeklinde konuştu.