İş dünyası, ÇUKUROVASİFED ev sahipliğinde toplandı

İş dünyası, ÇUKUROVASİFED ev sahipliğinde toplandı cukurovagazetesi.com

Türkiye’nin önde gelen iş dünyası örgütleri TÜRKONFED ve TÜSİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Anadolu Buluşmaları’nın ilk toplantısı ÇUKUROVASİFED ev sahipliğinde Mersin’de gerçekleşti. Toplantıda açılış konuşması yapan ÇUKUROVASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kış, Çukurova Bölgesi’nin topraklarının önemine dikkat çekerek, “Çukurova Bölgesi, Türkiye ekonomisinin en önemli merkez üslerinden biri olup, verimli topraklarıyla, insan kaynağıyla, sağlık, tarım, turizm, sanayi, lojistik gücüyle birbirini tamamlayan ve bu alanlarda yatırıma hazır, güçlü bir bölgedir” dedi.


Haber – Mehmet Çetin

Türkiye’nin önde gelen iş dünyası örgütleri TÜRKONFED ve TÜSİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Anadolu Buluşmaları’nın ilk toplantısı ÇUKUROVASİFED ev sahipliğinde Mersin’de gerçekleşti. TÜRKONFED’in ‘Yeni Dönem Yeni Ufuklar’ vizyon belgesi ile TÜSİAD’ın ‘Yeni bir Anlayışla Geleceği İnşa: insan, Bilim, Kurumlar’ raporunun iş insanları ile paylaşılacağı toplantı’nın açılışında konuşan ÇUKUROVASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kış, “Çukurova Bölgesi, Türkiye ekonomisinin en önemli merkez üslerinden biri olup, verimli topraklarıyla, insan kaynağıyla, sağlık, tarım, turizm, sanayi, lojistik gücüyle birbirini tamamlayan ve bu alanlarda yatırıma hazır, güçlü bir bölgedir. Çukurova, Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu’ya, Afrika’ya ve Avrupa’ya açılan bir kapı olarak deniz aşırı çalışmalar yürütüp, ithalat ve ihracat konusunda hedefleri olan bir bölgedir. Bizler bu bölgede Adanalı ve Mersinli olarak ayrı ayrı değil bir Çukurovalı bilinciyle adımlarımızı atıyor ve bölgemizin daha çok kalkınmasında güçlü bir metropol olarak hareket ediyoruz. Bölgemizde ki savaş tüm dünyayı olduğu gibi bizleri de ziyadesiyle tedirgin ve mutsuz ediyor. Temennimiz en kısa zamanda bu savaşın son bularak yeniden barışın sağlanması ve ekonomimizin bu süreçten en az hasarla refah düzeyine çıkmasıdır “ifadelerini kullandı.

 

“DÜNYADA OLAĞAN ÜSTÜ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”

Toplantıda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına yönelik Rusya’nın kabul edilemez saldırısı büyük bir insani drama neden oldu. Bu saldırı, caydırıcı girişimlerle durdurulmadığı takdirde hem insani açıdan, hem de kurallara dayalı liberal demokratik düzen ve bölge ülkelerinin güvenliği açısından yeni risklere yol açacak. Yeni küresel denklem, Türkiye açısından dış ilişkilerini transatlantik alem ve Avrupa Birliği üyelik süreci açısından tazeleme gereğini ortaya koydu. Türkiye hem Batı ile hem de bölge ülkeleriyle sorunlarını giderme yolunda adımlar attı. Montreux Sözleşmesi’nin bölge ülkeleri açısından sağladığı hassas denge daima gözetilirken, NATO ittifakının caydırıcılığının da ülkemiz güvenliğine sağladığı katkı göz önünde bulundurulmalı. Türkiye’nin yoğun girişimleri ile Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın yarın Antalya’da bir araya gelecek olmalarının, krize diplomatik çözüm arayışlarına büyük katkı sağlamasını umut ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

“RUSYA’NIN ATACAĞI ADIMLAR HEM KÜRESEL EKONOMİDE HEM DE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BELİRLEYİCİ OLACAK”

Avrupa ve çevre ülkelerle Rusya arasında var olan dengesiz ekonomik bağımlılık ilişkisinin yarattığı siyasi ve ekonomik maliyetlerin gündemde olduğunu hatırlatan Kaslowski, “Nitekim Avrupa Birliği, başta enerji alanı olmak üzere kaynak çeşitlendirme yolunda kapsamlı adımlar atmaya başladı. Bu dönemde öne çıkan konular: kural temelli ekonomik düzenin güçlenmesi ve savunma alanında yeni yapılanma. Yeşil ve dijital dönüşüm, enerji, tedarik zincirleri ve hammadde tedarikinde sorunların ortak bir yaklaşımla ele alınması da kaçınılmaz. Ekonomik ajandada son dönemde takip ettiğimiz enflasyon ve para politikası gibi öne çıkan başlıklar Rusya-Ukrayna savaşı ile beraber tamamen eksen değiştirdi. Hali hazırda artmaya devam eden global enflasyon ile tüm küresel tedarik zinciri ve enerji fiyatları daha da belirsiz bir patikaya girdi. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve bunların karşılığında Rusya’nın atacağı adımlar hem küresel ekonomide hem de Türkiye ekonomisinde belirleyici olacak” sözlerini kullandı.

 

“DÜNYADA ENFLASYON SON 20-30 YILIN EN YÜKSEĞİNDE”

Yaşanan gerilim Türkiye ekonomisini enflasyon, beklentiler, finans, dış ticaret ve turizm kanalları üzerinden etkilediğini belirten Kaslowski, “Rusya’nın önemli miktarda enerji arzını sağladığı Avrupa’da da enerji kaynaklı yavaşlama riski mevcut. Öte yandan, petrol, hububat ve metal gibi emtia fiyatları artmaya devam ediyor. Ülke ekonomimiz için hızla tedbir almamız gereken ve son derece maliyetli bir sürece girmiş durumdayız. Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11 gibi oldukça yüksek bir büyüme kaydetti. Yaklaşık 800 milyar dolara gelen bir milli gelirimiz ve 9 bin 500 dolar seviyesinde bir kişi başı milli gelirimiz mevcut. Fakat tüm bunların yanı sıra yüzde 55’lere gelmiş ve yükselmeye de devam eden bir enflasyonumuz var. Dünyada ise enflasyon son 20-30 yılın en yükseğinde olmasına rağmen halen yüzde 7-8 seviyesinde. Üzülerek belirtmeliyim ki bu enflasyon ortamında refah kaybı çok ciddi boyutlara varmış durumda. İşte bu yüzden en baştan bu yana enflasyon yüzde 20’lerdeyken çok dikkatli olmamız gerektiğinden bahsediyorduk. Hali hazırda iktisadi çerçevede enflasyon ile tam mücadele edemiyorken bir de bu krizle karşı karşıya kaldık. Keşke çokça konuşulduğu gibi vergi indirerek enflasyonla mücadele mümkün olsa, o zaman tüm dünyada herkes de bu yöntemi benimserdi. Ama bugün de görüyoruz ki enflasyonla mücadelede bilimin bize sunduğu iktisadi yöntemlere geri dönmemiz gerekmekte” diye ekledi.

 

“GLOBAL ORTAM BİZİ ÇOK DAHA RİSKLİ BİR SÜRECE SOKTU”

Türkiye’nin küresel para politikasında değişimin eşiğinde emsallerine göre tercih ettiği farklı patika, Rusya-Ukrayna savaşı ile riskleri daha da artırdığını söyleyen Kaslowski, “Savaşla birlikte küresel ölçekte artmaya başlayan fiyatları da göz önünde bulundurarak, enflasyona karşı atacağımız adımlarda çok daha temkinli olmamız gereken bir sürece girdik. Bugüne kadar bir şekilde geldik fakat bundan sonrasında global ortam bizi çok daha riskli bir sürece soktu. İktisadi olarak tam hazırlıklı değiliz. Hem dış finansman ihtiyacımız çok yüksek ve her geçen gün yükseliyor, hem dövize erişim maliyeti artıyor, hem de içeride şiddetli bir refah kaybı mevcut. Maalesef bu süreç de yüzde 11 gibi son derece yüksek büyüdüğümüz bir dönemde gerçekleşiyor. Nasıl bir büyüme tercih ettiğimizi tekrar değerlendirmeliyiz. Bugünkü gibi hızlı ve yüksek gözükürken aslında fakirleştiren bir büyüme mi istiyoruz, yoksa fiyat istikrarının öncelikli olduğu kalkınmayı sağlayan, refahı artıran sürdürülebilir bir büyüme modeli mi istiyoruz. Bugün itibari ile ekonomide temenni ettiklerimizden her geçen gün uzaklaştığımızı, halihazırda açıklanan tüm rakamlar net ortaya koymakta. Üstelik henüz bu rakamlarda savaşın da etkisini görmüş değiliz” dedi.

 

“ZOR BİR 2022 GEÇİRECEĞİMİZİ BİLMELİYİZ”

Rusya- Ukrayna Savaşı’nın ekonomiye olan etkisini değerlendiren Kaslowski, “Tüm bu gelişmeler ışığında zor bir 2022 geçireceğimizi bilmeliyiz. Türkiye ekonomisi, krizlerle mücadeleyi iyi bilen, doğru adımlar atıldığı takdirde esnek ve güçlü bir ekonomidir. Bu süreçten, ancak ve ancak doğru mücadele araçlarını doğru zamanlama ile kullanırsak en az hasarla çıkmamız mümkün olabilir. Şunu unutmayalım, savaş dolayısıyla tüm dünya ekonomileri hasar görecektir. Burada bunu en aza indirebilmekten bahsediyoruz. Pandemi sürecinde tecrübe ettiğimiz küresel tedarik zincirlerinin kritik yapısı, Rusya ve Ukrayna savaşı ile birlikte ülkelerin gündeminde üst sıralarda. Enerji arz güvenliği ve gıda güvenliği, bu hassas gündemde politikalarımızın sürdürülebilirlik temelleri üzerine inşa edilmesi ihtiyacını gözler önüne seriyor” şeklinde konuştu.