Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2021 Yılı Ekim Ayı Olağan Toplantısının 2. Birleşimi yapıldı. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Ana konteyner limanın fiziksel anlamda yer seçiminin 2017 yılında revize edilen Adana-Mersin Çevre düzeninde belirlendiğini belirterek, “Bizim de şu anda üzerinde tartıştığımız 10’uncu Kalkınma Planı’nda Mersin’de olacağı belirtilen ancak 11’inci kalkınma planında Doğu Akdeniz diye değiştirilen ama bizim Mersin’de yapılacağını beklediğimiz ana konteynır limanı 2017 yılında revize edilen Adana-Mersin çevre düzeni planında yerini belirlemişiz” dedi.
Haber – Barış Köksal
Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2021 Yılı Ekim Ayı Olağan Toplantısının 2. Birleşimi yapıldı. Mecliste gündemde olan ana konteyner limanı hakkında konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Limanın genişlemesi konusunda ilgi çekici gelişmeler yaşandığını, Büyükşehir Belediyesi olarak açtıkları davada Mersin 2. İdare Mahkemesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararının ardından söz konusu davanın, Adana Bölge Mahkemesi’nden de yürütmeyi durdurma kararı olarak çıktığını belirterek, “Bu süreçte davalı Mersin Liman İşletmeciliği AŞ. İstanbul Teknik Üniversitesi Konut Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, döner sermaye adına ücret de yatırarak, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Planlama Bölümü Öğretim Üyelerinden oluşan bir heyete kapasitesi artışının sorun teşkil etmediğine dahil bir rapor hazırlattı. Mahkemenin talebi üzerine yapılmadı bu. Ancak bu rapor yine mahkemenin hazırlattığı yasal olarak mahkemenin elinde olan hazırlatılan raporla birbiriyle çelişiyor. Burada Bölge İdare Mahkemesi 15 Eylül 2021 tarihinde bir ara kararı veriyor ve 5 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulması yönünde karar ortaya koyuluyor. Yani bu atanacak üyeler iki ayrı raporu bir mahkemenin yasal olarak düzenlettiği raporu, bir diğeri de muhatap kuruluşun kendince bir üniversitenin döner sermayesine para yatırarak hazırlattığı raporu bir inceleyin. Burada iki tane ayrı ve tuhaf konu var bana göre. Mahkeme talimatı olmadan raporunun hazırlanması ve ikincisi de mahkemenin bu raporu dikkate alıp kendi hazırlattığı raporla mukayese şansını yaratması bir kurul oluşturması ve tekrar incelemeye alınması. Bu da takip edilmesi gerekilen önemli bir konu diye dikkatinize sunmak istedim” diye konuştu.
“ANA KONTEYNER LİMANI 2017 YILINDA BELİRLENMİŞTİR”
Ana konteyner limanın fiziksel anlamda yer seçiminin 2017 yılında revize edilen Adana-Mersin Çevre düzeninde belirlendiğini belirten Seçer, “Bizim de şu anda üzerinde tartıştığımız 10’uncu Kalkınma Planı’nda Mersin’de olacağı belirtilen ancak 11’inci kalkınma planında Doğu Akdeniz diye değiştirilen ama bizim Mersin’de yapılacağını beklediğimiz ana konteynır limanı 2017 yılında revize edilen Adana-Mersin çevre düzeni planında yerini belirlemişiz. Daha sonra bu bölge özel endüstri bölgesi olarak ilan edildi. Akabesinde de polipropilen tesisi kurulması amaçlı çet raporu hazırlandı. polipropilen tesisinin çet raporunu mahkeme kararıyla iptal edildiği bilinmektedir. Belediyemiz dava açtı, odalar, STK’lar müdahil olarak katıldı. Mahkemeden çet raporu iptal edildi. Daha sonra söz konusu bölge Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 15 Eylül 2021 tarihinde Özel Güvenlik Bölgesi olarak ilan edildi. Bu durum sonrasında söz konusu bölge 1/100.000’lik ölçekli çevre düzeni planında hem özel endüstri bölgesi hem de özel askeri bölgesi haline getirildi. Yani üzerinde şu anda iki karar var. 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında askeri yasak ve güvenlik bölgesi ilan edilmesi ardından planın askı süreci tamamlanmıştır. Ancak söz konusu işleme Büyükşehir Belediyesi olarak itirazımızı yaptık. Özel endüstri bölgesinin onaylanan planlarına ve yer seçimine karşı açılan davalar devam ederken bu değişikliğin amacının ne olduğunu sorunun cevabını Mersin kamuoyu merak etmektedir” ifadelerini kullandı.
“SÖZ KONUSU BÖLGE 1 MİLYON 92 BİN 551 METREKARELİK BİR ALANI KAPSIYOR”
Ana konteyner limanı için söz konusu bölgenin yaklaşık olarak 1 milyon 92 bin 551 metrekarelik bir alanı kapsadığını ve bunun 400 dekar alanının bu tesisi kuracak firmaya şartlı olarak hazine tarafından tahsisi yapıldığını kaydeden Seçer, “Bölgenin özel endüstri bölgesi ilan edilmemesi durumunda bu alan ana konteynır kara sahasını oluşturacak. Bizim istediğimiz ana konteynır limanın kara sahasını oluşturacak alanı olacak ve biz Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak o bölgede 2’inci etap 5 bin Nazım Plan çalışmalarında bu alanı da içerimize alıp, düzenleme yapacağız. Biz bu düzenlemeleri yaparken, yapacağımız işlemleri de imar tekniğine uygun yapacağız. Bize oradan 382 metrekarelik bir belediye hizmet alan, resmi hizmet alanı çıkarma imkanımız olacak. Yüzde 35 civarında bir kesinti yapsak, 382 dekarlık bir alan çıkacak, bu alan önemli bir alandır. İşte burası mahkemenin tesis olmaz dediği noktada ikinci karar devreye girecek ve özel güvenlik bölgesi olarak biz buraya müdahale edemeyeceğiz ve bu alan devletin hüküm ve tasarrufu altında olmaya devam edecek. Biz belediye olarak orayı sadece izleyeceğiz o zaman. Bütün bu alınan kararlar öyle anlıyorum ki bunlar öngörüdür. Umut ederim ki bir olguya dönüşmez. Ne yapıp, edip ana konteynır limanı projesini Mersin’in gündeminden düşmesi lazım diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“NUTUKLAR ATARAK MERSİN’İ KALKINDIRAMAYIZ, GELİŞTİREMEYİZ”
Mecliste bütün partilerin meclis üyelerinin bulunduğunu, bütün üyelerin ilin geleceği için karar almasını isteyen Seçer, “Tekrar bir talebimi yinelemek istiyorum, ben Meclisteki ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkanıyım. Ancak meclisi oluşturan meclis üyelerimiz parlamentoda grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partileri temsil eden meclis üyelerinden oluşuyor. Yani burada Türkiye’nin siyasi haritasında yer alan tüm görüşler ve partiler var. Tekrar teklifimi yineliyorum. Bu iş burada oturmakla olmaz. Biz burada nutuklar atarak Mersin’i kalkındıramayız, geliştiremeyiz. Bizim ağzımıza bir parmak bal sürerler otururuz kalırız yerimizde. 10 yıldır bitmeyen havaalanı gibi. Devam etmesi gereken Çeşmeli-Taşucu otoban bağlantı yolu gibi. Antalya- Taşucu arası, Gazipaşa-Taşucu arası sahilde yapılan yol gibi. Bunun gibi ana konteyner limanı gibi birçok konuyu biz kendi aramızda tartışırız. Bir şey yaptığımız zannederiz, taraftarlarımız bizi alkışlar. 3,5 ufak tefek proje yaparız oysa biz Türkiye’nin en yüksek vergi tahakkuk edilen beşinci, altıncı, yedinci ili olamaya devam ederiz. Ama hizmetlerde hep 20. sıralarda oluruz. Tekrar teklifimdir. Bir an önce Cumhur İttifakı’na mensup arkadaşlarımıza özellikle grup sözcülerine buradan seslenmek istiyorum, alalım dosyaları bölgenin sorunlarını beklentilerini başta ben olmak üzere tüm aktörler siyasi ya da bürokratik tüm aktörlerin bir anda gidip bu konuları muhatabıyla birebir konuşmamızı ben tavsiye ediyorum. Birinci ağızdan yani bizlerden dinlesinler. Ankara’da işler buradan görüldüğü gibi olmuyor. Daha önce parlamento deneyimlerimden alıntılar yaptım. Bir başka ilin siyasileri böyle davranmıyor. Onlar sürekli bir araya geliyor. Haftada bir Ankara’ya geliyor. A partisi, B partisi, C partisi ayırt etmeksizin bir araya geliyor herhangi biri isim vermeyeyim, o ilin menfaati varsa gidip beraber onu talep ediyorlar. Talep etmezseniz alamıyorsunuz. İşinizi takip etmezseniz kimse sizin adınıza işi takip etmiyor. Belli imkanı var Ankara’nın, belli bütçeler belli kaynaklar var. Kimi işini takip ederse onarın elinde kalıyor. Bu teklifimi de yinelemiş olalım. Hadi beraber Ankara’nın yolunu tutalım” dedi.