“Acı diyorum efendim, o da evrensel olmalı; Bir çocuğun eline diken batsa; İnsanoğlu yanmalı...”
Farid Farjad’ın da dediği gibi bütün mesele tam da burada aslında. Acının evrensel olabilmesinde. Fakat biz bunu bir türlü başaramıyoruz. Acıyı evrensel kılamıyoruz. Bırakın bir çocuğun eline diken battığında yanmayı, bazen ses dahi çıkarmıyoruz. Görmüyoruz, duymuyoruz adeta.
Yer değişiyor, zaman değişiyor, olaylar değişiyor ama sonuçlar hep aynı. Bir yerlerde insanlar ölüyor, çocuklar ölüyor. Ne zalimlerin zulmü bitiyor ne de masumların gözyaşları. Daha kısa bir süre önce şahit olduk bu duruma. Aksa’dan bahsediyorum. Müslüman âleminin ilk mescidi olan, dört bir yanı Müslümanlarla çevrili olan Mescid-i Aksa’dan. Gelen görüntüler insanı paramparça ediciydi. Fakat bizler ne yaptık? Tüm insan hakları savunucularının ses çıkartması gereken bir katliamda yeterince ses çıkarabildik mi? Atılan bombalardan dolayı çıkan yangın karşısında, sevinip kutlama yapan Yahudileri kınayabildik mi? Ne yeterince ses çıkarabildik ne de kınayabildik… Bir insanın ölümü başka insanları sevindirdiğinde nasıl ki o toplumda insanlıktan söz edilemiyorsa, zulme uğrayan masumları görüp bildiğimiz halde sessiz kaldığımızda da o toplumda insanlık söz konusu dahi olamaz.
Bunun için ne görmezden gelelim ne de duymazdan… Ne bugün, ne de yarın… Yaşananlara karşı hiçbir zaman sessiz kalmayalım.. Ve bir yerde acı varsa, o acıyı daima evrensel kılalım…