Oğlu yaşında işverenin hakareti karşısında gözünün önüne evlatları ve ailesi gelir. Tepesi atmıştır ama aile ve çocukları her şeyidir. Gururunu bir köşeye koyup, içinden söverek o işi bitirmeye çalışır. Sırf evin geçimini sağlamak adına…

İnşaatlarda güneşin altında güvencesiz çalışan babalarımız, iş kazasıyla karşı karşıya kaldığında aklına çocukların dershane taksiti gelir. Sağlığını hiçe sayar hasta haliyle çalışarak çocuğunun dershane taksitini öder. Üç çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak o kadar zordur ki,  gündüz inşaatta, gece bekçi işinde çalışır. Tek isteği evlatlarına güzel gelecek sağlamaktır.

Nasırlanmış elleriyle, tarlada çaba sallayarak, evin kredisini ödemek için  canla başla çalışan babalarımız.. Ne bayramı var. Ne yıllık izini var. Ne de hafta sonu tatili var…

Madenin altında yerin binlerce kilometre altında madenci babalarımız var. Yaşam ile ölüm arasında gidip gelen babalarımız… Ev kirası, elektrik faturası, telefon faturası,  su faturası, doğalgaz faturası, ihtiyaç kredisi…. Bir ton borç…  Borcu ödemek için kara kara düşünür. Çare arar…  Ölümü göze alarak hayatını feda eder.

Nasırlı elleriyle ve alın teriyle bizlere güzel yaşamı sunan süper babam; Ahmet Kamalak,

Hele de gazeteci babası vardır. Oğlunun haber peşinde koşarken, başına bir şey gelecek endişesi var ya; işte o endişe bütün her şeye bedeldir.

Hayatta güzel insanlar vardır. Bu güzel insanlara manevi baba dersiniz. Benim manevi babam Rıfat Kor ve Zeynel Bulut’tur.

Baba gibi baba olanların, babalar gününü kutluyorum.

Elini öpeceğiniz bir babanız varsa, zaman kaybetmeyin yokluğunu kaybettikten sonra anlarsınız..