Haber – Erol Kamalak

Sait Derviş oğlu, 1979’da Develi’de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimimi Mersin Özel Türkmen Lisesi’nde tamamlayarak 2002 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi’nden Tekstil Mühendisi olarak mezun oldu. Aile şirketleri olan Dervişoğlu Tarım’da yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapmakta olan Dervişoğlu, “Şiir gönülden gelen duyguların en yalın, öz ve en derin anlatımıdır. Edebiyat türleri içerisinde belki de en zarif, en duygusal ve en eski türdür. Şiirin tarihi Sümerlere kadar dayanmaktadır. Bilinen en eski şiir türü Gılgamış Destanı’dır. Şiir, insan gönlünün aynasıdır. Şiir insanlığın duygu mirasıdır. Nesilden nesile kültürün taşıyıcısıdır. Zihin çoğunlukla sözleri unutur ama şiiri unutmaz. Aşk oldukça şiir yaşayacaktır.

“RUHUMA MEKTUPLAR YAKLAŞIK 4 AYLIK EMEĞİMİN ÜRÜNÜDÜR”

Aşka dair hüzünlü şiirler kaleme aldığını söyleyen Dervişoğlu, “Cemal Süreyya, ‘Mutluluğun şiiri yazılamaz’ diyor. Şiirimin adı mutluluk ama içinde yine hüzün var. Yani üstat çok haklıdır. Özgecan Aslan’ın olayı beni etkiledi. Mezarının yanındaki ağaçta Özgecan Aslan anısına yazdığım şiirim vardır.  Şiirlerimi yazdığım an paylaştığım birkaç eski dostum var. Onların yorumlarını hep önemsiyorum. Ruhuma Mektuplar, yaklaşık 4 aylık emeğimin ürünüdür. Çok yoğun duygularla ve kısa sürede yaklaşık 450 sayfalık bir eser ortaya çıktı. Önceleri kitap fikri aklımda yoktu fakat yazdığım şiirleri ve mektupları dostlarımla paylaştıkça bunun bir kitap haline getirilmesi gerektiğini söylediler. Yazar bir dostum kendi yayınevi ile görüştü ve ruhuma mektuplar için kolları sıvadık” diye konuştu.

“TABLET BİLGİSAYARA SIMSIKI SARILMIŞ BİR KIZ ÇOCUĞUNUN O FOTOĞRAFI BENİ ÇOK ETKİLEDİ”

Ruhuma Mektuplar kitabının sonuna “Bu kitabın tüm gelirleri ve telif hakları, yazar tarafından kız çocuklarının eğitimi için bağışlanmıştır” şeklinde yazı yazdığını belirten Dervişoğlu, “Kitabın çıktığı ilk hafta hem yazar hem de ilkokul öğretmeni bir dostum kitabın gelirleri ile ne yapacağımı sordu. Daha çok başında olduğumuzu ve henüz çocuklara nasıl bir yardım yapacağımı bilmediğimi söyledim. Ekonomik durumu sebebiyle bilgisayar alamayan ve çok hevesli bir kız öğrencisine tablet bilgisayar alıp alamayacağımızı sordu. O günlerde okullar tamamen kapalıydı ve bilgisayarı olmayan birçok çocuk maalesef EBA ortamında derslerine giremiyordu. Elimde hazır olan ve hiç kullanmadığım bir tablet bilgisayarı o çocuğumuza gönderdim. Ertesi gün ofisimde otururken bir STK başkanımız ziyaretime geldi.  Tam o esnada bir gün önce tablet bilgisayar gönderdiğim çocuğumuzun ailesi çocuğumuzun gönderdiğim tablet ile fotoğrafını bana gönderdiler. Tablet bilgisayara sımsıkı sarılmış bir kız çocuğunun o fotoğrafı beni çok etkiledi. Çok doğru bir iş yaptığımı anlamıştım.

“BİR ÇOCUK BİN UMUTTUR”

Ziyaretine gelen bir STK başkanına kitabı hediye ettiğini belirten Dervişoğlu, “Karşılığında bana tablet bilgisayar vermesini rica ettim. Sağ olsun beni kırmadı ve böylece kampanyamız başlamış oldu. O gün Mersinimizin sanayici iş İnsanlarından başlayarak 2 buçuk ayda 400’ün üzerinde ziyaret gerçekleştirdim ve başta Milli Eğitime bağlı okullarımız olmak üzere birçok şehir, ilçe ve dağ köyü okullarında, derneklerde engelli çocuklarımıza, otistik çocuklarımıza, kimsesiz yetim çocuklarımıza, roman çocuklarımıza, istismara uğramış çocuklarımıza, şehit ve gazi çocuklarımıza tablet bilgisayar dağıtımı yaptık. Ağrı Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nde tablet dağıttıktan sonra beraberimizde sanatçı dostlarımızla mini konser verdik. Çocuklarımızın mutluluğu bizim mutluluğumuzdur. Bir çocuk bin umuttur” ifadelerini kullandı.

“UMARIM ÇOCUKLARA AZ DA OLSA BİR UMUT OLMUŞUZDUR”

Çocukların gözlerinde Türkiye’nin geleceğini, umudunu gördüğünü vurgulayan şair Dervişoğlu, “Bin 500’ün üzerinde tablet bilgisayarı ellerimle teslim ettim ve tüm çocuklar pırıl pırıl ve umut doluydu. Sanırım yorulmamamın sebebi de onlardan aldığım o güzel enerjiydi. Her çocuğumuza tableti verirken büyüyünce ne olacaksın diye sordum ve yüzlerce değişik cevap aldım. Umudun en saf hali sanırım çocukların cevaplarıydı. Rahmetli dedem şöyle derdi: ‘Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir ulağı, bir ulak bir orduyu, bir ordu bir milleti kurtarır.’ Umarım bu güzel çocuklara az da olsa bir umut olmuşuzdur ve karanlıkta kaldıkları o günlerde vazgeçmemelerini sağlamışızdır. Kitabıma internette neredeyse tüm online satış siteleri üzerinden ve Mersin'deki kitapçılardan ulaşabilirler.