Benli: “Eşitsizlikler, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir”

Benli: “Eşitsizlikler, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir” cukurovagazetesi.com

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve STK’lar, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İHD adına basın açıklamasını okuyan Zeynep Benli, “İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz” dedi.


 

Haber – Vecdi Yenigül

 

1 Eylül Dünya Barış Günü için düzenlenmiş olan ortak basın açıklamasına İnsan Hakları Derneği, Mersin Kadın Platformu, Mersin Emek ve Demokrasi Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkevleri, Türkiye İşçi Partisi Mersin İl örgütü temsilcileri, KESK ve diğer STK’ların katıldı. Özgecan Barış Meydanı’nda toplanan STK’lar, Türkiye’de Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül dolayısıyla barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini belirterek, “Savaşların son bulmasını istiyoruz” çağrısını yaptılar. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi adına basın açıklamasını okuyan Zeynep Benli, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 28’inci maddesinde barış ve barışın temellendirileceğini, uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerektiğini belirterek, “Birleşmiş Milletler, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. 1 ve 2. maddelerinde Birleşmiş Milletler’ in barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanıyor. BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır. BM Genel Kurulunun 19 Aralık 2016 tarihli kararı ile Barış Hakkı Bildirisi kabul ve ilan edilmiştir. BM İnsan Hakları Konseyinin 22 Haziran 2017 tarihli kararı ile de barış hakkının desteklenmesi gerektiği üye ülkelere hatırlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

 

“ÇOĞULCULUK DEMOKRASİNİN DE TEMELİDİR”

Türkiye’nin etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu belirten Benli, “Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla olduğu kadar ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile de ilişkisi bulunuyor. Bu metinlerde İHD’nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD’nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, ‘herkes farklı, herkes eşit’ sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur” diye konuştu.

 

“SİLAHLI ÇATIŞMALARDA SİVİLLER ÖLÜYOR”

Türkiye’nin kürt sorunu gibi temel sorunları diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülke olduğunu belirten Benli, “Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun çözülebilmesi için yeni barış sürecine ve böylelikle çatışma çözümüne ihtiyacı var. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir. Derneğimizin, 2015-2020 yıllarını kapsayan 6 yıllık bilançosunda Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve yeniden başlayan silahlı çatışmalar nedeni ile yaşamını yitirenler ile ilgili oldukça ağır bir bilanço mevcuttur. Buna göre, silahlı çatışmalar nedeni ile çatışma bölgesinde sivillerden 90 ölü, 302 yaralı, asker/polis/koruculardan bin 322 ölü, 2 bin 702 yaralı, silahlı militanlardan 2 bin 599 ölü, 194 yaralı bulunmaktadır. Bunların dışında yargısız infazlarda öldürülen sivillerden bin 55 ölü, bin 255 yaralı, saldırıya uğrayanlardan 184 ölü, bin 258 yaralı bulunmaktadır. Yasa dışı örgüt saldırılarında ise 523 ölü, 2 bin 786 yaralı bulunmaktadır. Toplamda ise 5 bin 773 ölü, 8 bin 497 yaralı bulunmaktadır. Bu bilançoya Suriye ve Irak’ta (2020 hariç) silahlı çatışmalar ve sınır ötesi askeri operasyonlarda yaşamlarını yitirenler dahil değildir. Milli Savunma bakanının açıkladığı bilanço ise durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koymaktadır. Açıklanan rakamlar orta büyüklükte bir savaş bilançosudur. Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması ve beraberinde nefret dilinin zehrini akıtması kaçınılmaz olmuştur” şeklinde konuştu.

 

“TÜRKİYE’DE BARIŞA GİDEN YOLUN BARIŞ HAKKI MÜCADELESİ İLE OLACAĞINI BİLİYORUZ”

Türkiye’nin siyasi partileri ve toplumsal muhalefeti barışa odaklandığı taktirde yeni bir barış sürecinin önünün açılabileceğini belirten Benli, “Kadın cinayetlerinin önlenememesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzün artması böylesi bir şiddet ortamı da izah edildi. Nefret ile artan ırkçı saldırılarda ise yükseliş eğilimi vardır. Bu sürecin ekonomiye verdiği telafi edilemez ağır kayıplar mevcuttur. Denilebilir ki sürekli bir ekonomik kriz hali oluşmuştur. Bu sürecin Türkiye’yi getirdiği rejim değişikliği ve otoriter bir yönetim anlayışının yarattığı sürekli bir baskı ortamı oluşmuştur. İnsan hakları savunucuları olarak Türkiye’de barışa giden yolun barış hakkı mücadelesi ile olacağını biliyoruz. İHD olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için barış hakkı mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.