image Mehmet  Çetin
Ölümün rengi olmamalı…



Yazı Tarihi : 16.01.2022
 E-Mail : cetinmehmet603@gmail.com

 

Bir ailenin, kişinin, hayatta tadabileceği en büyük acı olay, ‘ölüm’ olsa gerek. Hatta ben şimdi ölüm üzerine bu yazıyı kaleme alırken bile tüylerim diken diken oluyor, o kadar ki kötü ve soğuk bir kelime… Ölüm; ‘bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir.’ Evet, ölüm gerçekten de kötü bir şey. Sen hayatta tanıdığın herkesi arkanda bırakıp gitmiş oluyorsun. Sanki daha önce hiç kimseyi görmemiş gibi, tanımamış gibi bırakırsın arkanda ve göçer gidersin; Kimisi ansızın, kimisi de hastalandıktan sonra artık ölümü kabullenmiş şekilde bekler, son nefesi. Ama sonuç olarak arkada hüzün, yas ve acı kalır…

Bir insanın bu hayatta isteyeceği son şey ölümdür. Çünkü insan ancak büyüdüğünde ölümün ne olduğunu, ne anlam ifade ettiğini ve ne kadar kötü bir şey olduğunu anlayabiliyor. Öyle ki insan onca yıl yaşıyor ki ancak büyüyüp anlayabilme derecesine geliyor, onca yıl sürüne sürüne büyüyüp de ölmek istemez herhalde insan. Evet, dediğim gibi ölüm acıdır. Hayatta yaşamak istenilen hatta hayatta yaşabileceğin son şeydir ölüm. Yine söylüyorum; Gerçekten ben şu anda yazarken öyle bir karamsarlık çökmüş ki içime, öyle bir hayattan soğuma duygusuna kapılmış şekilde yazıyorum ki, ‘Ölüm’ün gerçekten de kötü bir şey olduğunu tekrardan hissetmiş oldum…

Gel gelelim asıl konumuza… Ben yukarda yazdım ölümün acısını, yazarken bile nasıl bir karamsarlık içerisine düştüğümü vesaire. Ama zamanın Türkiye’sinde en anlamsız ve en basit bir kelimeden ibaret ‘Ölüm’. Neden mi? Yakınlarından birisi olmasa da her Allahın günü en azından bir kadın cinayeti ile uyanıyoruz güne. Bir gün istisnai durum olsa ve kadın cinayeti yaşanmamış olsa bu sefer de sosyal medyada ülkeyi sarsan bir intihar haberi görüp, okuyoruz. Ölüm, ölmek, ÖLDÜRMEK bu kadar basit olmamalı. Neredeyse her öldürülen kadının faili, katili ‘çok sevdiğim için öldürdüm’ diyor. Ya sen başkasının canını alamazsın, gerisinde ailesinin feryadını bırakamazsın. Sevdim dediğin kişiyi ailesi kadar seviyor olamazsın…

Ölümü görmezden geliyoruz… Bu zamanda en büyük bir diğer sorun ise; bağıra bağıra, kendisini göstere göstere, tehdit ede ede gelen ölümün ardından ortaya koyulan tepkidir… Kişi öldükten sonra, öldürüldükten sonra arkasından yas tutsan ne yazar, tepki göstersen ne yazar. Sen, ölümünden sonra tepki koydun diye o acı dinmeyecek, bunu da biliyorsun dimi. Önemli olan o acı yaşanmadan, kendisini gösteren o ölüm gerçekleşmeden önce tedbir almaktır, tepki koymaktır…

Ölüm hiçbir anlam ifade etmemekte artık… Dedim ya; zamanın Türkiye’sinde ‘ölüm’ çok basit bir kelime anlamından ibaret diye… Bizde ateş düştüğü yeri yakıyor çünkü. Herkes kendi ölüsüne ağlıyor. Nenemin, annemin dediğine göre eskiden yan köylerden biri bile vefat ettiği zaman 3 gün boyunca kendi evlerinde televizyon açmazlar, çocukların açmasına da izin vermezlermiş. Çünkü o zamanda ateş sadece düştüğü yeri yakmıyormuş. O zamanlarda ölümün rengi yokmuş… Şimdi kimsede empati duygusu kalmamış, kimse kimsenin halinden, acısından anlamamakta. Nerde ki akrabası, yakını ya da menfaati dokunan birisi vefat ediyor, işte o zaman üzülme gereği duyuluyor. Ölüye saygı duyulmalı, ölüme sebebiyet verilmemeli, ölüm sebeplerine göz yumulmamalı ve ölümün rengi gerçekten de olmamalı…




 
  GÜNCEL
 
 
  SOSYAL MEDYA

 
  GAZETEMİZ

 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. cukurovagazetesi.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. cukurovagazetesi.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA